Güncelleme Tarihi:
1. Yazının başlığında niye ‘ders’ sözcüğü geçiyor? Barış İnce’nin ilk kitabı ‘Çelişki’yi (Can Yayınları, Haziran 2017) hem okuyup hem düşünmekteyken, bu genellikle kitabın sayfalarına notlar alarak gerçekleşen bir eylem, yapıtın ‘ne’liğini de merak ediyordum. Alıştığımız romanlara pek benzemiyordu diyerek, ‘alıştığımız’ romanları kötülemek istemem elbette. ‘Çelişki’ de tıpkı öyküsü olan ‘yol’a benzer biçimde, yolunu bulmaya, anayola çıkmaya çalışan bir kitap gibi ilerliyordu. Kısa süre sonra da tıpkı kahramanları gibi anayola çıkıyordu. Yazar da kahramanlarıyla aynı kaderi paylaşabilir bazen ve hepsi bundan gerekli dersi çıkarabilir. “Yol değil, yolculuk önemlidir” düşüncesi, romanın kurgusu için de geçerlidir bence ve Barış İnce, bu tedirginliği, kararsızlığı, kıvranmayı kişileriyle olduğu gibi okurla da paylaşmıştır.
2. ‘Çelişki’nin ‘roman’ olduğunda anlaştık. Roman günümüzde ‘sınır tanımayan yazılar’dan biri olarak genişliyor, dönüşüyor, zenginleşiyor. ‘Anlatı’ demek de mümkün, ama öte yandan klasik roman öğelerini, kişilerini, kurgusunu da taşıdığı için ‘Çelişki’, hem romanı deniyor hem de farklı bir roman denemesi, deneyi.
3. Bazen de ‘anlattığı’ kadar, hatta anlatmaktan da çok, ‘anlamayı dener’ yazar; bu, öykü ve roman için geçerlidir. Ve bunun için de okuru ‘dilin yolları’nda gezdirir kendisiyle beraber. Böylece bu yol anlatısı, hikâyesi, serüveni ve romanında adsız anlatıcı, Savaş’la, Gizem’le, onun anne ve babasıyla, ağabeyiyle, definecilerle beraber dilden dile dolaştırıyor bizi de.
4. ‘Çelişki’de kayıp zamanı buldum. Yaşamda yitirdiğini yazıda bulmak. Yazının gücüne, büyüsüne ve şaşırtıcılığına bir kez daha inandım. Aslında Türkiye yazlarının da renginin solmaya başladığı yıllardır 90’lar. Plajlar, kamplar, yazlık tanımının değişmeye başladığı, Özal’ın satışa getirdiği yıllar. Son görüntüleri yakalamış Barış İnce. Kayıp zaman o görüntülerde saklı.
5. Uzun bir konuşma gibi ‘Çelişki’. Aklı karışıklar için kılavuz gibi. Kılavuz seni sonuca götürmez, ama bir başka aklı karışığa götürür. O yüzden konuşmada içbükey bir dönüş, yolda da labirent duygusunu yoğun olarak yaşatan bir çıkamayış söz konusu.
6. Sorular kitabı olarak da okunabilir ‘Çelişki’. Baştan sona soran ve yanıtını yine kendisinden alan, ama her yanıtta daha beter sorulara uzanan bir kitap. İçeriden dışarıya, insandan evrene, toplumdan dine, dilden ülkeye her şeyi soran bir merak kitabı olarak da okunabilir.
7. ‘Yurdum insanı’ deyimi de sanıyorum 90’lardan miras. ‘Çelişki’de hem mebzul miktarda ‘yurdum insanı’ tanımı, resmi var hem de Ege dolaylarından yazlıkçı manzaraları. ‘Çelişki’nin adı ‘Sıkıntı’ da olabilirmiş, çünkü hem anlatıcının hem çevrenin sıkıntısı, içi dışıyla, bazen derinliğine ama çoğu kez de şaşırtıcı bir keskinlikle ve yalın bir biçimde duyuluyor.
8. ‘Çelişki’, yolda olduğu için ‘sürükleyici’ demem yadırganmaz elbette, ama yazar dört duvar arasında geçen bir roman da yazsa, sözcükler kendilerini hep yoldaymış gibi hissederlerdi bence. İlhan Berk kendisine ‘anlatı doymazı’ derdi, Barış İnce’de de durmadan bir konuşma isteği ve paylaşma gereksinimi var. Sözcükleri dürtüyor gibi, onları konuşmaları, daha çok şey anlatmaları, adeta bildikleri her şeyi söylemeleri için yüreklendiren, kışkırtan, harekete geçiren bir yazar tutumu bu.
9. Biraz Ahmet Mithat Efendilik de var ‘Çelişki’de. Bilgiçlik değil, güzel olanın faydalı da olmasına yönelik bir düşünce. Romanın sınırsızlığından dem vururken bunu da söylemek istedim. Günlük meselelere dair akıl yürütmelerden çeşitli durumlara ilişkin fikir beyan etme, tarihi olaylar, insanlar ve sorunlar hakkında bilgilendirici, öğretici anlatımlar, masallar, meseller, hikâyeler derken, hayli zengin bir biçimde kalkıyoruz kitaptan. Doğrusu neredeyse 40 yıldır, modern sonrası pek çok romanda, özellikle çeviri, nice radikal kurgular, teknikler, alıntılar gördüğüm için, bu durumu yadırgadığımı söyleyemem. Aksine, bazen romanı deneme gibi, bazen şiir, bazen mektup gibi okumak da hoşuma gidiyor. ‘Çelişki’de bu daha saf ve doğal bir durum olarak belirdiği için ben de tabiatıyla sevdim.
10. Ezcümle: Savaş ve Barış. Yani ‘Çelişki’. Zıtların Birliği de ‘zıtların ikiliği’nden doğmaz mı! Bu hem içsel hem dışsal hem de düşsel yolculukta diyelim, toplumsal haleti ruhiyemiz içinde bireysel temayüllerimiz, ‘persona’mız, yani ikiyüzlü olmadan da farklı, zıt, karşıt kişiliklere bürünmemiz, paranoya, travma, şizofreni, 32 kısım tekmili birden değilse de, ekonomik davranıp mekânları, kişileri, zamanları sınırlı tutarak, taze, yeni ve sonrası beklenen iyi bir başlangıç yapmış Barış İnce ‘Çelişki’yle.
ÇELİŞKİ
Barış İnce
Can Yayınları, 2017
112 sayfa, 11.50 TL.