Kentlere göz kırpmak

KENTLERE artık daha çok para var. Çünkü, kentlerde seçim var... Gelecek martta, belediye seçimleri.

Son anda değişiklik olmazsa, TBMM genel kurulunda bugünden itibaren yeni bir yasa önerisi görüşülüyor. Genel bütçe gelirlerinden belediyelere ek kaynak aktaran bir öneri.

Merkezi hükümet sanki özveride bulunuyor. Genel bütçe gelirlerinin bir bölümünden vazgeçiyor. Belediye gelirleri yüzde 27.5 oranında artıyor.

Yüzde 27.5 ortalama oran. Büyükşehir belediyeleri gelirleri yüzde 30, diğer belediye gelirleri yüzde 25 artıyor.

PAYIN KAYNAĞI

Ek vergi yok. O zaman para nereden aktarılıyor?

Özel Tüketim, Özel İletişim Vergisi gibi vergi gelirlerinden bugüne kadar yerel yönetimlere pay aktarılmıyor. Şimdi, bu kural değişiyor. Yani, bu vergilerden belediyelere pay ayrılması öngörülüyor.

DAĞITIMIN ÖLÇÜSÜ

Pay neye göre dağıtılıyor? Öncelikle, nüfusa göre.

Şimdi, buna yeni bir ölçü daha getiriliyor. Gelişmişlik endeksi. Pay dağıtımında nüfusun ağırlığı yüzde 80, gelişmişliğin payı yüzde 20.

Ayrıca, nüfusu on binden az olan belediyelere bir fon ayrılıyor.

HAMZAÇEBİ’YE GÖRE

CHP Trabzon milletvekili Akif Hamzaçebi öneriye yazdığı karşıoy yazısında gelişmişlik endeksini eleştiriyor:

"Gelişmişlik seviyesi, belediyelerin sunduğu mal ve hizmet dağılımında eşitsizliğe yol açar. Bu durum ülke genelinde, bu mal ve hizmetlerden fayda sağlayan kişiler arasında eşitsizliğin kaynağıdır".

Dolayısıyla, az gelişmiş bölgelerin mali açıdan daha fazla desteklenmesi gerek. Oysa, pay dağıtımına gelişmişlik endeksini eklemek, bölgeler arasında varolan eşitsizliği biraz daha artırıyor.

Hamzaçebi nüfusla ilgili daha çarpıcı bir noktayı dile getiriyor:

"Turistik yörelerde yaz ve kış nüfusu arasında büyük farklar vardır. Örneğin, kış nüfusu 30 bin olan Marmaris’in yaz nüfusu 250 bindir. 30 bin nüfusa göre kurgulanmış pay sistemi ile yazın 250 bin kişiye hizmet sunmak mümkün değildir".

Ayrıntıdaki önemli eksiklikler bir yana, olayın özü belediye gelirlerini artırmaktan geçiyor. Bu elbette olumlu.

Ama, bunu yerel seçimlere sekiz ay kala yapmak, artık ezbere bildiğimiz politik bir manevra.

Yaşasın iki başlık açıldı

GEÇEN hafta bir sevinç, bir sevinç. Borazanlar çala çala bitiremiyor:

"AB’de iki başlık daha görüşmelere açıldı".

Görüşmelerde konular 33 başlık altında toplanıyor. Bunlar birer birer görüşmeye açılıyor. Her bir başlığın açılması ve daha sonra kabulü AB yolunda tam üyelik için bir adım daha atılması anlamına geliyor. O nedenle, ilk bakışta iki konunun daha görüşmeye açılması önemli.

Yalnız, bir karşılaştırma eksik. Gerçek, o karşılaştırmada.

Türkiye ve Hırvatistan AB ile görüşmelere aynı tarihte, 3 Ekim 2005’te başlıyor. O günden bugüne, Hırvatistan’la yirmi başlık açılıyor, Türkiye ile sadece sekiz.

Hırvatistan tam üyelik yolunun yarısını çoktan geride bırakıyor.

"İki başlık daha açıldı" gibi, aldatmacalara elin oğlu bıyık altından gülüyor.
Yazarın Tüm Yazıları