Kendimize bir rol biçelim

ÖNCE Colin Powell ardından Wolfowitz. Her ikisi de önümüzdeki dönemde Türkiye'nin Ortadoğu'ya örnek olabileceğini söylediler.

Amerikalılar ve bazı batılılar Türkiye'nin laik bir İslam devleti olduğunu düşünüyorlar. ‘‘Bir İslam devleti laiklik ile İslamiyet'i nasıl bağdaştırdı, demokrasiyi öğrendiyse diğerleri de ona bakarak ders alabilirler’’ diyorlar.

Yanılıyorlar. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti bir İslam devleti değil, laik bir devlet ve daha da önemlisi ‘‘Batılı’’ kimliği kazanmak için yola çıkmış olan, Batı değer yargılarını kurumsallaştırmaya çalışan bir devlet.

Türklerin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının büyük bir çoğunluğunun Müslüman olması bu gerçeği değiştirmiyor.

Devletin yapısına, ideolojisine uymayan talepler yükseliyor, tartışmalar, çatışmalar yaşanıyor ama bunlar iktidara yaklaşmış olsalar, hatta iktidar olsalar bile esas çizgiyi değiştirecek toplumsal desteği sağlayamıyorlar.

Türkiye'nin gücü ve tek oluşu da bundan kaynaklanıyor.

Halkının çoğunluğu Müslüman batılı bir ülke olmasından. Bu nedenle Türkiye, Washington'daki politikacıların önerdikleri rolü yerine getiremez, Arap ülkelerine ‘‘İslamiyet ile laikliği bağdaştırma’’, ‘‘İslamiyet ile demokrasiyi uzlaştırma’’ örnekleri oluşturamaz.

Ama başka bir konuda bölge ülkelerine tek örnek olabilecek ülke Türkiye'dir.

Neyin örneği olabilir Türkiye?

* * *

ABD Başkanı Bush, önceki gün South Carolina Üniversitesi'ndeki mezuniyet töreninde Irak savaşından sonraki ikinci adımı açıkladı.

Diğer Amerikan başkanları gibi Bush da, Amerikan politikalarının kritik dönemeçleri ve yeni yaklaşımlarına ilişkin ipuçlarını üniversite mezuniyet törenlerinde yaptıkları konuşmalarda veriyorlar. Örneğin Marshall, 1947'de Harvard'da mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, ‘‘Avrupa'nın yeniden inşaası’’ hedefini koymuş.

İşte ABD Başkanı'nın bu yılki konuşması da yeni hedefi açıkladı:

Ortadoğu'da ‘‘ekonomik gelişme ve hukuk düzeni.’’

Terörizme karşı mücadelenin en önemli ayağı Ortadoğu'da geniş kitlelerin memnuniyetsizlik, yoksulluk ve dilsizlikten kurtarılarak, terörizm batağının kurutulması.

Savaş ile, dayatma ile bu amaca ulaşılabilir mi? Bence ulaşılamaz. İnsanlık dikta rejimlerini değiştirecek yeni bir yöntem bulabilmeliydi bu yüzyılda. Ama ben bu hedefe tam destek veririm.

İşte Türkiye, tam bu noktada bölge ülkelerine örnek teşkil edebilir.

Çünkü hem serbest piyasa ekonomisini, hem de hukuk düzenini benimseyen bir bölge ülkesi Türkiye.

* * *

‘‘DEMOKRATİK hukuk devleti’’ rolü, bölgenin gelişme sürecinde Türkiye için en uygun roldür. İslamiyet ile demokrasiyi uzlaştıran Müslüman devlet rolü değil.

Ortadoğu için demokrasi eğitimi dönemi başlatıyor Washington.

Önümüzdeki aylarda Amerikalı hukukçulardan oluşan bir grubun Bahreyn'e giderek hukuk reformuna yardımcı olması öngörülüyor.

Neden Türk hukukçuların da bulunduğu karma gruplar oluşturulmasın? Kadın örgütleri bu büyük proje için harekete geçirilmesin? Örnekler çoğaltılabilir.

Üstelik, Ortadoğu'da demokrasi kurumlarının oluşturulması amacıyla bulunmak, askeri amaçlı var oluşlardan daha da etkilidir. Irak savaşından önce, ‘‘orada mutlaka bulunmamız gerekir’’ diyenler sadece askeri anlamda var oluştan söz ediyorlardı. Bence, ‘‘Orada, esas bu anlamda bulunmamız gerekir.’’

* * *

TÜRKİYE, Ortadoğu'nun yeniden yapılanma sürecinde örnek rolü oynayabilir. Ama bu, Kürt meselesinin tamamen çözümlenmiş olmasını, serbest piyasa ekonomisinin tüm kurallarıyla -rekabet iklimini bozan en ufak hortumculuğa izin vermeden- uygulanmasını, insan haklarının garanti altına alınmasını gerektirir.

Evet, kendimize bir rol biçmek istiyor muyuz? Ortadoğu'nun yeniden oluşumunda var olmak istiyor muyuz? Önce bunu yanıtlayalım.

Yazarın Tüm Yazıları