Güncelleme Tarihi:
Uğurlu veda mesajında şu satırla yer verdi, "Dünya çapında bir oyuncuyu Nejat Uygur’u da kaybettik. Oyunculuğu Charlie Chaplin çapında, belki ondan daha ötedeydi.
Nejat Uygur, tüm gençlik yılları boyunca sıkıntılar yaşamıştı. O, her şeyi bilen “sanat guruları”nın dışladığı, küçümsediği bir isimdi. Tiyatrosunu Taksim, Harbiye yerine geleneksel hayatın yaşandığı eski bir İstanbul mahallesine, Kocamustafapaşa’ya açmıştı. Tiyatro salonu her gece yüzlerce insan tarafından dolar, seyircisi onu ön yargısı olmadan izler, coşkuyla alkışlar, sevgiyle kucaklardı. Nejat Uygur arada bir de olsa, dönemin gazetelerini, dergilerini ziyaret eder, gazeteciler de tiyatrosunu izlesin, iki satır yazsınlar diye davetiyeleri bizzat kendisi bırakırdı. Ancak gelen davetiyelere itibar edilmez, gazete çalışanlarına verilirdi. “Çaycılar, şoförler, matbaa çalışanları zaten benim seyircim, başımın üstünde yerleri var. Ancak arada sizler de gelin beni izleyin” diye gazetecilere sitem ederdi.
"HALKIN SESİ BASKIN ÇIKTI"
Sesini güçlüler arasında duyuramayan bu büyük sanatçı, özel televizyonlar açılıp, bilimsel izlenme oranları ile tanışmamızdan sonra zorunlu olarak baş tacı edildi. Halkın sesi baskın çıkınca tıpkı Orhan Gencebay gibi, “elitlerimiz” Nejat Usta’yı da yere göğe sığdırmaz oldu. Şimdi yıllarca “halkın sanatçısı” olarak küçümsedikleri usta oyuncu için kim bilir ne ağıtlar yakacaklar? Bakın okuyun, izleyin, herkes bir şeyler anlatacak onun için… Sayfa sayfa yazılar, methiyeler döktürecekler. Nejat Uygur ise göklerdeki mekânından onları gülümseyerek izleyecek.
Nejat Uygur içimizden biriydi, Türkiye’nin sessiz çoğunluğunun sanatçısıydı. Küçük insanın acizliğini, sıkıntılarını ve gerektiğinde kurnazlığını, geleneksel tiyatro üslubu içinde ustalıkla vermeyi bildi. Bize bizi anlattı, bizleri mutlu etti.
Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun."