Güncelleme Tarihi:
Djlik, sunuculuk, sinema oyuncuğu derken Meltem Cumbul, şimdi de Yılan Hikayesi'ndeki Zeyno karakteriyle televizyon izleyicisinin en sevdiği kadın kahramanlar arasına girdi. Hatta bu rol ona bir ödül bile getirdi. Nasıl mı? Açıklamalar için röportajı okumalısınız. Çünkü en iyi kadın oyuncu olma formüllerini burada bulabilirsiniz!
Altın Kelebek'te 1995 ‘‘En İyi Sunucu’’, bu yıl ‘‘En İyi Kadın Oyuncu’’ ödüllerini aldınız, gelecek yıl bu hangi alan olacak?
Yine oyunculuk olacak. Sunuculuğa artık devam etmiyorum. Bundan sonra eğitimini gördüğüm oyunuculukla devam edeceğim için böyle gözüküyor.
Altın Kelebek dışında aldığınız ödüller hangileri?
Sadri Alışık En İyi Sinema Oyunucusu Ödülü, Magazin Gazetecileri Derneği En İyi Radyo Dj Ödülü, Oriflame En İyi Sinema Oyuncusu Ödülü.
Meltem Cumbul dj'lik, sunuculuk yaptı, filmlerde oynadı, tiyatro yaptı, şarkı söyledi.. Fakat şu sıralar oyunculuğuyla ön planda. Oyunculuk hepsinin önüne mi geçti?
Oyunculuk hayatımda hep vardı, diziyle ortaya çıkmış birşey değil. Tiyatro hep vardı; Ayrılık Müziği, Dört Mevsim, Anlat Şehrazat... Ben 1994'de sinemaya başladım. Küçük rolleri tercih ettim, o sıralar gelen başrol tekliflerini kabul etmedim. Çünkü sinemayla tiyatro çok farklıdır, sinemadaki kamerayla ilişki çok önemlidir. Oyunculuk, eğitimini aldığım için hep hayatımdaydı. Sadece son 2,5 yıldır diğerlerini bırakıp sadece buna yöneldim. Ondan dolayı da bu yıl üç film çektim; Propaganda, Doğum Yere Absürdistan ve 31 Aralık'ta gösterime girecek olan Duruşma filmi. Tabi ki artık daha fazla göz önünde bunlar var, yoksa oyunculuk hep hayatımda vardı.
Sunuculuğa veda
Peki yeniden dj'lik ya da sunuculuk olacak mı?
Olmayacak. Malesef olmayacak çünkü ben radyoda 6 yıl her gün yayındaydım. Aslında benim radyoya başlamam çok ilginç. O sıra İngiltere'deydim, sonra 2 aylığına Türkiye'ye geldim fakat tekrar İngiltere'ye dönmek istiyordum ailem para veremedi ve o sıra Radyotek teklifi geldi. Yayına Londra'dan başlayacaktı, onun için kabul ettim. Ve sSonuçta, altı yıllık bir radyo hayatım oldu ve bir gün farkına vardım ki, ben artık insanlara bir şeyleri mikrofondan anlatmak istemiyorum. Buna devam etsem yapmacık olacaktım ve direk kestim. Şov hayatı da aynı şekilde. Televizyondan hala çok teklif alıyorum, taklitleriyle, şarkısıyla, dansıyla.. Fakat kabul etmiyorum çünkü o da haftada dört günümü alıyordu ve başka hiçbirşeye fırsatım kalmıyordu.
Meltem Cumbul'a oyunculuktan sonra en yakın olan hangisi?
Şarkıcılık. Şarkı söylemeye beni Ömer Karacan razı etti. Çünkü ben sahne üzerinde şarkı söylemeye bayılıyorum. Ama, kaset çıkarmayı hiç düşünmüyordum hiçbir zaman. Ömer Karacan razı etti, kasedi çıkardık sonra da Londra'ya taşındı sağolsun! Şimdi benim onun gibi inanacağım, müzik vizyonuna güvenebileceğim bir prodüktör bulabilirsem eğer belki tekrar bir kaset çıkartırım. Fakat çok zor, bunu başarılı olmak için yaparım ve başarı çok büyük emek ve doğru isimlerle çalışmayı gerektiriyor. Zaten şu sıra çok yoğun bir tempoda çalışıyorum.
Çalıştığınız alanlarda sizi en çok yoğuran, size en çok birşeyler kattığını hissettiğiniz hangisi oldu?
Oyunculuk tabii ki. Gerçi hepsi bana çok şey kattı. Sonuç itibariyle, oyunculuk eğitimini alırken, dans eğitimini de alıyorsun, şarkı söylemeyi de öğreniyorsun, insanlara hitap edebilme sanatını da öğreniyorsun. Oğuz Aral bize sadece bu dersi verirdi mesela. Konuşurken bir insanı nasıl etkileyebilirsin, vücudunu nasıl kullanmalısın. Bunları gördük derslerinde. Yaptığım tüm işlerin eğitimini görmüştüm. Ama pratikte, radyonun bana kazandırdığı çok şey vardır. Mesela, 30 saniye içinde bir şeyi, en kısa şekilde tüm ana hatlarıyla nasıl anlatabilirsin. Bu çok önemli çünkü hayat çok hızlı gidiyor. Televizyon şovlarında ise, kamerayla ilişki, insanlara hitap ediş ve onları yakalamak önemli. Çünkü orada bir karakter yaratmıyorum, ben Meltem'im ve beni şahsen seyrediyorlar. Oyunculuk ise bambaşka, karakter yaratıyorsun. Görüntün, tavrın herşeyin değişiyor. Tabii, kendinden yola çıkarak yakalıyorsun o karakteri. . Hepsinin içinde beni en çok heyecanlandıran oyunculuk. Çünkü bir role hazırlanırken, kendin olmadığım için çok daha fazla zorlanıyorum ve zorlandıkça daha çok hoşuma gidiyor.
Karışık Pizza farkı
Oynadığınız rollerde size en çok yakın olan ve en çok sevdiğiniz hangisi?
Hiçbiri bana yakın gelmedi. En çok sevdiğim, Karışık Pizza'da oynadığım Emel karakteri. Çünkü beni bayağı bir zorlamıştı, ne yapmak istediğini çok iyi bilen biriydi. Film bambaşka bir dünyayı anlatıyordu, mafya dünyasını. Emel de benim hiç bilmediğim bir dünyadan geliyordu. Dolayısıyla onu tanımak ve karakteri oynamak benim çok hoşuma gitti. Aslına bakarsan Propaganda'daki Filiz'i de çok seviyorum, Duruşma filmimdeki Nazan'ı da çok seviyorum, o da bambaşka bir karakter çünkü. Hepsini seviyorum, hepsi benim çocuğum gibi.
- ‘‘Yılan Hikayesi’’ kaçıncı diziniz, bu dizide insanlar Zeyno'nun neyini sevdiler sizce?
Bu ikinci dizim. Bundan önce TRT'ye 200 bölüm çekilen ''Sahte Dünyalar''da rol aldım. İlk kez sıkıldığım rol buydu. Çünkü gazeteci bir kızı canlandırıyordum, karakteri bana çok uydu, hiç zorlanmadan parmağımın ucunda oynadım bu da canımı çok sıktı. Yılan Hikayesi'nde Zeyno'nun içtenliğini, doğal hallerini sevdiler. İnsanlar karşılarında köylü kızı oynamaya çalışan birini değil, gerçek bir köylü kızı gördüler. Senaryo çok kuvvetli olduğundan dolayı da inandırıcılık payı da çok fazla. Karakterler diyaloglarıyla çok gerçekçi. Dizi sürprizlerle dolu, ağlatırken bir anda güldürmeye başlıyor. Bu diziyle şunu kanıtladık; tiyatro kökenli kişilerin bir araya gelerek yaptıkları dizi de reyting rekoru kırabilir. İlla bir türkücünün dizide oynaması gerekmiyor.
Dizide Zeyno'yu baştan yaratan Ayten Gökçer, peki gerçek hayatınızda rolü var mı?
Zeyno'yu baştan yarattı ama konuşmasını değiştiremeyecek! Ayten Hanım arada ‘‘Zeyno'nun konuşmasını da değiştirelim artık’’ diyor ama ben karşı çıkıyorum çünkü o zaman Zeyno olmaz. Ayten Gökçer benim çok takdir ettiğim ve çok beğendiğim bir oyuncuydu, diziye kadar şahsen tanışmıyorduk. Fakat dizide birbirimize çok alıştık, geçen gün sette kendisine ‘‘Anne’’ diye seslendiğimin farkına vardım. Annem kadar yakın bana, sette uyuyakalıyorum, üzerimi örtüyor, sürekli benimle ilgileniyor. O kadar güzel vakit geçiriyoruz ki, çok seviyorum kendisini. Bu projede iyi ki var. Ayrıca Mehmet Ali Alabora, çalışması bu kadar zevkli bir arkadaş ve bir oyuncu. Gerçekten çok iyi kalpli ve çok yetenekli. Kadrodaki herkes gülerek, eğlenerek çalışıyor.
Cumbul formülleri
Güne nasıl başlar?
Erken kalkıyor, corn flakes yiyor ve çekime gidiyor.
Çekimin olmadığı günlerde 10.00-11.00 gibi kalkıyor, ve yapmak istediği herşeyi yapıyor. Sinemaya gidiyor, alışveriş yapıyor...Haftanın bir günü tamamıyle kendine ait, bir günü basına ve beş günü çalışmak zorunda.
Nereden giyiniyor?
Özel gecelerde Bahar Korçan, günlük giysileri, İngiltere'den Top Shop, Almanya'dan H&M, Türkiye'de Vakkorama. Gece kıyafetleri, DKNY, Calvin Klein. Ayakkabıları, Dolce Gabbana, Prada, Türkiye'de Elle.
Nerelere gider?
Safran, Papermoon, Godeth, Cantina, Roxy, Paul, X-pace, Kristal Büfe
Kimleri örnek alır?
Babası, Müşfik Kenter ve Zeliha Berksoy. Babasının disiplini ve insancıllığı, Müşfik Kenter'in sahnede yaratık değil, nasıl insan olunacağını öğretmesi, Zeliha Berksoy'dan hoca olarak çok şey öğrendi.
Kaç kişiyle çalışıyor:
Menajeri: Birol Giray. Asistanı: Banu. Şoförü (sağ ayağı): Engin.
İnternet Danışmanı ve hayatında bir çok şeyi danıştığı: Celal Bey...