Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2004 00:00
Beş ay önce çalışmak için geldiği Türkiye'de fuhuş çetesinin eline düşen Rus kadının yaşadıkları tüyler ürpertici. Yediği feci dayağın izleri yeni yok olmuştu.Kadın ticareti mağduru 22 yaşındaki genç kadınla İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı’nın Taksim’deki ofisinde buluştuk. Adını gizli tutmak istedi. Tercümanın anlattığına göre insan tacirlerinden yediği feci dayağın izleri yeni yok olmuştu. Beş ay olmuştu Türkiye’ye geleli. Çalışmak için yola çıkmıştı. İki bin dolara birilerine satıldığını öğrendiğinde kaçacak, kurtulacak halde değildi. Elinden pasaportu alındı, tehditle ve dayakla Antalya, Sivas çevresinde erkeklere kiralandı. Şimdi insan ticareti mağduru kadınlar için açılan Sığınma Evi’nde, benzer durumdaki sekiz kadınla kalıyor. Psikoterapi görecek, pasaportunu alınca ülkesine dönecek.Rusya’nın taşrası denilebilecek küçük bir şehirde annesi ve ağabeyiyle yaşıyordu. Hukuk fakültesinden mezun olamadan çalışmak için okulunu terk etti. Orada burada küçük ücretlerle çalışıyordu. Türkiye’ye gidip gelen arkadaşı Lolita ona cazip bir alternatif sunduğunda çok fazla düşünmedi. Türkiye’de bilgisayar sektöründe, en kötü ihtimalle eğlence sektöründe çalışabileceğini, barmenlik, garsonluk yaparak iyi para kazanabileceğini söylüyordu arkadaşı. Kabul ederse, yardıma hazırdı.Lolita’yla geldi İstanbul’a. Havalimanında iki aylık turist vizesi aldı. Antalya’ya geçip, adını hatırlamadığı otele yerleştiler. Ertesi günü diskoya gittiklerinde Lolita ortadan kayboldu. Yanına bir adam yaklaştı. Akıcı Rusça’yla ‘Lolita otelde bekliyor, gel gidelim’ dedi. Fazla seçeneği yoktu zaten. Pasaportu Lolita’daydı. Türkçe bilmiyordu. Kenti tanımıyordu. Arabaya biner binmez, adam kapı ve pencereleri kilitledi. Ne olduğunu anlayamadan bir başka otelin kapısına yanaştılar. Direksiyondaki, kapıda bekleyen adamı gösterip ‘Bu senin yeni patronun. Kabul etmezsen başkasına verilirsin’ dedi. Adam, soğukkanlı bir şekilde genç kadının bundan sonraki yaşamını kısa ve net bir cümleyle özetlemişti.İSİM VERMEK İSTEMİYORUM AİLEME ZARAR VEREBİLİRLERTam bu konuşmalar olurken, kapıdaki adamın telefonu çaldı. Arayan Lolita’nın Türkiye’de yaşayan teyzesiydi. Genç kıza, ‘Seni kaçırdılar. Bizim suçumuz yok. Pasaportunu veremeyiz’ diyordu. Nasıl bir tuzağa düştüğünü anladı, ama geç kalmıştı. Olayı anlatırken teyzenin adını vermekten kaçınıyor. ‘Onların elleri her yere uzanır. Aileme zarar vermelerinden korkuyorum’ diyor.Sonradan ‘pezevengim’ dediği adamın Antalya’daki üç dairesinden birine yerleşti. Çoğunluğu Ukrayna’dan gelen genç kadınlar pazarlanıyordu buralarda. Yeni ev arkadaşlarının ilk uyarısı dikkat çekiciydi: ‘Dinlemezsen çok kötü döverler.’ Geçmişte taksiye atlayıp kaçmak isteyenler olmuştu. Ama şoförler kadın tacirini tanıyordu. Kaçacağını anladıklarını teslim ediyorlardı. Tacir ise feci bir dayakla cezalandırıyordu zoraki sermayesini.1 buçuk ay Antalya’da çalıştıktan sonra Moldovyalı bir kadınla Sivas’taki bir kadın tacirine satıldı. Önce bir apartmanın 8’inci katındaki bir dairede kaldılar. Akşamları satıldıkları erkeklere götürülüyorlardı. Kaçmayı düşünüyordu hep. Ama kapılar sürekli kilitliydi, daireden atlayıp kaçmak mümkün değildi.‘Psikopat’ diye tanımladığı yeni satıcısı, her müşteriden saat başı 100 dolar alırken, en ufak bir itirazda kadınları dövüyor, aç bırakıyor, hastalıktan korunmak için prezervatif alma isteklerini geri çeviriyor, hastalandıklarında ilaç dahi almıyordu. Elindeki altın künyesine bile el koymuştu. Evde Türk, Moldovyalı ve Gürcistanlı üç kadınla çalıştırılıyordu.TUVALET PENCERESİNDEN KAÇTIM AMA OLMADISudan nedenlerle evde alıkonulan kadınlara şiddet uygulanıyordu. Televizyon izlemek istememesi bile dayak yemesine yetmişti. Sıcak suyla banyo yapmak veya çamaşır yıkamak mümkün değildi. Sadece soğuk su vardı.
Yemek olarak da yumurta... Bir gün ‘Evime nasıl döneceğim’ diye sordu. ‘Sahibi’nin yanıtı netti: ‘Bir kelime daha söylersen seni öldürürüm!’ Söylediğini yapabilirdi. ‘Bir araziye götürür, gömerdi. Ne kimlik var ne başka bir belge. Kim beni arayıp soracak ki?..’Evde zorla tutulan Türk kızının ailesi gazetelerde
haber olunca kadın tacirleri yakalanmaktan korktu. Önce evi deÄŸiÅŸtirdi. BaÅŸka bir apartmanın ikinci katına yerleÅŸtiler. Daha sonra Türk kızını feci ÅŸekilde dövdüler. ‘İnanılmaz bir dayaktı. Yüzü dağıldı. Saçlarını çevirerek çektiler. Çizmeleriyle vurdular. Sonra da otobüse bindirip ailesinin yaÅŸadığı yere gönderdiler.’Tanık olduÄŸu bu vahÅŸet de kaçma fikrinden vazgeçirmedi onu. Bazen müşterileriyle konuÅŸmayı aklından geçirdi. Tokat’a bir müşteriye götürüldüğünde tuvalet penceresinden kaçtı. Bahçeye çıktı. Nerede olduÄŸunu bilmiyordu. Ne yapacağını da. Bir saat bekledikten sonra, müşterileri beklemekten sıkılıp gitmiÅŸtir ümidiyle geri döndü. Oysa bekliyorlardı. Onu Sivas’a geri gönderdiler. Paralarını geri istediler. Bunun üzerine yine dayak yedi.Derken bir Türk kızı daha getirildi kaldıkları eve. Kısa zamanda arkadaÅŸ oldular. Onu satan kocasıydı. ‘Korkma seni de kendimi de kurtaracağım’ sözü verdi arkadaşı. Nihayet 6 Kasım’da Türk kızı ikinci kattan atlayarak kaçtı. DoÄŸruca polise gitti. Eve baskın yapılmasını saÄŸladı. ‘Korkunç bir rüyaydı yaÅŸadıklarım. Daha doÄŸrusu kabus.’Genç kadın her ÅŸeye raÄŸmen yine de kendini ÅŸanslı görüyor: ‘Yıllardır bu koÅŸullarda çalışan baÅŸka kadınlar da var. Ben yine kurtuldum. Ya diÄŸerleri!!!’İNSAN KAYNAÄžINI GELÄ°ÅžTÄ°RME VAKFI NASIL ÇALIÅžIYOR?Ä°nsan Kaynağını GeliÅŸtirme Vakfı, insan ticaretini önlemek amacıyla İçiÅŸleri Bakanlığı’yla imzaladığı protokol çerçevesinde çalışıyor. Bu amaçla yerli ve yabancı sivil toplum örgütleri arasında iletiÅŸim ağı kuruyor. Polis, jandarma, hakim ve savcılara Uluslararası Göç Örgütü’yle birlikte eÄŸitim veriyor. Vakfın öncülüğünde kurulan sisteme göre, insan ticareti maÄŸdurları Türkiye’nin hangi ÅŸehrinde yakalanırsa yakalansın Yabancılar Åžubesi ya da Organize Suç Åžubesi’ne getiriliyor. GeçmiÅŸte fuhuÅŸtan yakalananları hemen sınırdışı eden polis artık kadınların arzusuyla mı, zorla mı çalıştırıldığını inceliyor. Dünya Göç Örgütü temsilcisi, kadının, kadın ticareti yapanların maÄŸduru olduÄŸunu saptarsa, vakıf kadını sığınma evine alıyor. Sosyal ve psikolojik destek saÄŸlıyor. Kadınlar, Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi’nin kirasını ödediÄŸi evde misafir edilirken, Uluslararası Göç Örgütü ülkelerine dönmeleri için gereken belgeleri hazırlıyor, uçak bileti alıyor. Vakıf, maÄŸdurun gideceÄŸi ülkenin resmi veya ilgili sivil toplum örgütüyle temasa geçip kurbanın havaalanında karşılanmasını ve tekrar mafyanın eline düşmemesini güvence altına alıyor. MaÄŸduru evine göndermek yerine kiÅŸinin rehabilitasyondan geçmesi, hatta meslek kazanması saÄŸlanıyor.TÃœRKÄ°YE’YE SINIF ATLATAN ÇABAABD’nin her yıl yayınladığı insan ticaretine yönelik raporda, Türkiye ‘hiçbir önlem almayan ülkeler’ kategorisindeydi. Gerek ABD’nin baskısı gerekse AB süreci nedeniyle Türkiye, 2003 yılının başından itibaren bu konuda dikkatli olmaya baÅŸladı. 9 Eylül 2003’te ABD listesinde ikinci gruba yükseldi. Bu geliÅŸmede İçiÅŸleri Bakanlığı ile vakfın ortak çalışma protokolünün rolü oldu. NATO’nun Ä°stanbul’daki zirvesine gelen dönemin ABD DışiÅŸleri Bakanı Colin Powell ile DışiÅŸleri Bakanı Abdullah Gül düzenledikleri basın toplantısında sığınmaevine destek verdi. Birçok uluslararası sözleÅŸmeye imza atan Türkiye, ÅŸu anda ABD listesinde çaba gösteren, ancak hálá önemli adımlar atması gereken ülkeler arasında.DEMET GÃœRAL (Ä°nsan Kaynağını GeliÅŸtirme Vakfı Genel Müdürü)Ä°nsan ticaretine maruz kalanların yüzde 80-90’ı fuhuÅŸ sektöründeÄ°nsan ticareti, insan kaçakçılığıyla karıştırılıyor. Göçmen kaçakçılığında kiÅŸilerin rızası var, diÄŸerinde ise ÅŸiddet kullanılıyor. MaÄŸdur kadınlar çok acı olaylar yaşıyor. Dünyada yılda 600-800 bin kiÅŸinin insan ticareti maÄŸduru olduÄŸu düşünülüyor. Türkiye’nin de içinde bulunduÄŸu Balkanlar bölgesinde bu sayının yılda 175 bine ulaÅŸtığı tahmin ediliyor. Ä°nsan ticareti maÄŸdurlarının yüzde 80-90’ı fuhuÅŸ sektöründe. Türkiye bu ticarette varış ülkesi. Kadınları satanlar, ‘Bu benim malım, sırtından para kazanıyorum’ diyorlar ama en temel gereksinimlerini karşılamaya bile zahmet etmiyorlar. Tam bir köle ticareti yaÅŸanıyor. ‘Ezerim garibanı, nasıl olsa arkasında koruyacak kimsesi yok’ diye düşünüyorlar.Â
button