Güncelleme Tarihi:
*Pilates konusunda kendinizi aştınız. Kendinizi düşünerek bu spora başlamıştınız, derken işi uzman hocalığa kadar vardırdınız. Bu ne hız...
- Evet, öyle oldu. Çünkü ben gönül koydum bu işe, insanlar da sevdi. 5 tane DVD yaptım, hepsi büyük ilgi gördü, kulaktan kulağa yayıldı.
*Tamam insanlar sevdi, ama sizin hamileyken de pilatesi bırakmamanız çok eleştirildi...
- Evet, hamileyken pilates yapmam çok konuşuldu, “Ne olup bitecek, tehlikeli midir” gibi sorular vardı akıllarda. Ama ben eleştirilere hiç cevap vermedim. Onun yerine hamile pilatesi DVD’si çıkardım. Türkiye’de olmayan bir şeydi bu.
*Gerçekten hiç mi sakıncası yok?
- Sağlıklı olduğunuz sürece, tıbbi anlamda herhangi bir sıkıntı söz konusu değilse, hamilelik normal seyrinde devam ediyorsa, sıkıntı yok.
*Adınız ne zaman, nerede anılırsa anılsın, insanların aklına hemen pilates geliyor. Memnun musunuz bu durumdan?
- Tabii... Çok hoşuma gidiyor çünkü sporla anılıyorum, tatsız bir şeyle değil.
BEREN ŞİMDİDEN KENDİ PİZZASINI PİŞİRİYOR
*Bu arada duyduğuma göre oğullarınız da şimdiden başlamış pilatese...
- Evet, Beren de Pars da yapıyor.
*Hangisi daha iyi bu konuda peki?
- Beren tenis de oynadığı için çok fazla zaman ayıramıyor. Ama Pars çok ilgili. “Annen nasıl pilates yapıyor?” diye sorduklarında “üff üff yapıyor” diyor (gülüyor). Evdeki pilates stüdyoma da sürekli girip çıkıyorlar. Alıyorlar topu, lastiği, başlıyorlar çalışmaya... Sporla büyüyor çocuklarım.
*Ya eşiniz?
- Harun da (Tan) fitness’ı bıraktı, son beş-altı yıldır sadece pilates yapıyor.
*Beren ve Pars’tan söz etmişken... Aralarında çok fazla yaş farkı yok. Birbirlerini kıskandıkları oluyor mu?
- Oluyor zaman zaman tabii... Beren, Pars için “Çok saçma bir bebek” diyor mesela. Ondan sonra da gidip sarılıyor, “Anne çok güzel kokuyor ya” diye.
*Sizin kıskançlık durumunuz ne? Oğullarını gelinleriyle paylaşamayan, sorun yaratan kayınvalidelerden olur musunuz acaba ileride?
- Bunu düşünmek için henüz çok erken ama evet, sanırım paylaşamam. Zor bir kayınvalide olacağım. Zaten ben olmasam da kızların işi zor ya...
*Neden?
- Beren şimdiden tam buğday unundan pizza yapıyor, bir de geleceğini düşünün! Bilmem anlatabildim mi. Her yemeği beğenmez, makarnasını, pizzasını evde kendimiz yaparız.
MUTFAĞIM LABORATUVAR GİBİ, DENEMELER BİTMİYOR
*Televizyon programınıza gelelim...
- Programda pilates yapıyor, konuklarımla sohbet ediyor, yemekler hazırlıyorum. Ayrıca küçük güzellik sırları veriyorum.
*Sizin bir yemek kitabınız da var. O tarifleri kimlerden öğrendiniz, nerelerden topladınız?
- Mutfağım laboratuvar gibi, sürekli denemeler yapıyorum. Mutfak işleri küçüklüğümden beri dikkatimi çekerdi zaten.
*Evde yemek işi sizden soruluyor yani...
- Kesinlikle... Severim yemek yapmayı, mutfak rahatlatır beni. Hatta bir tür terapi gibi gelir.
PODYUMDAN TAMAMEN KOPMADIM
*Podyuma çıkmayı özlediniz mi?
- Bazen özlediğim oluyor. Ama tamamen kopmadım zaten... Yakın arkadaşım Cengiz Abazoğlu arayıp “Gel Ebru, defile var” diyor mesela, koşuyorum. O işin de tadı ayrı. Gerçi şu sıralar tamamen yeni kitabıma konsantreyim.
*Ne kitabı?
- Türkiye’de çocuk yemekleri tarifleri bakımından büyük bir açık var bence. Olanlar da hep yabancı kitapların çevirileri... Anneler zorlanıyordu yani. O yüzden yetişkinler için hazırlayacağım kitap projesini rafa kaldırdım, çocuk yemekleri kitabına başladım.