Güncelleme Tarihi:
Ebru Cündübeyoğlu fotoğrafları
Kelebek’e konuşan Cündübeyoğlu, "Şöhreti de yokluğu da gördüm. Aynı anda çok farklı dünyalarda bulunma fırsatım oldu. Bu durum bana ciddi bir denge sağladı, hayat dersi verdi" dedi.
n Meslek hayatınızda 15’inci yılınızı geride bıraktınız...
- Evet, 15 yıl... Şu anda düşündüğüm zaman aslında çok ciddi bir süre ama bunun yanı sıra 33 yaşındayım. Yani daha yolun yarısında bile değilim. Genç bir yaşta bu kadar ciddi bir süreyi doldurmak keyif veriyor.
n Peki, o zamandan bu yana neler değişti?
- Her dönemin ayrı bir ruhu, enerjisi olduğuna inanıyorum. Değişmemek mümkün değil. Kendi adıma baktığım zaman değişmeyen tek şey benim duruşum. Bu da beni keyiflendiriyor. Küçücük yaşımda belirlediğim çizgimde, ödün vermeden ilerlemişim.
n Çizginizi bozmadan devam etmenizi zorlaştıran etkenler oldu mu?
- Ben kendimi çok şanslı görüyorum. Mesleğe başladığımda Uludağ Üniversitesi İktisat Bölümü’nde okuyordum. İlk yılımda güzellik yarışmasına katıldım ve meslek hayatım böylece başlamış oldu. Okuduğum dönemde yurtta kalıyordum. 6-8 oda arkadaşım vardı. Onların arasında ben şöhretli biriydim. Bu durum da bana ciddi bir denge ve ders verdi. Hiç unutmuyorum, Zeki Triko’nun defilesi için Cindy Crawford Türkiye’ye gelmişti. Ben de o defileye katılmıştım. Ben podyumdan indim, Uludağ otobüsüne binerek yurda döndüm. Arkadaşlarım gece çok açıkmışlardı ve soğan kırıp yemişlerdi. Ben dünyaca ünlü bir modelle aynı podyumda yürüdükten sonra oda arkadaşlarımın dertlerine ortak oldum. Çok farklı dünyalarda aynı anda bulunma fırsatım oldu. Bunun bana kattığı çok özel şeylerin olduğu inancındayım. Bu iki dengeyi karıştırmamak herkesin harcı değildir. Ben küçük yaşıma rağmen bu dengeyi tutturdum. Hayata bakış açım da, karakterimde önemli izler bıraktı.
n Sizin de hayatınız girdiğiniz güzellik yarışmasıyla birlikte mi değişti?
- 1993 yılında güzellik yarışmasına katıldım. Yarışmanın akabinde Türker İnanoğlu’ndan sunuculuk teklifi geldi. "Bir Başka Gece" adlı programda Çetin Çeki’nin yanında sunuculuk yapmaya başladım. Zaten yarışmaya giriş nedenim de televizyona geçebilmekti. Beni en çok tanıtan "Sabah Şekerleri" oldu. Akabinde dizi furyası başladı. Rahmetli Samim Değer benim için çok önemlidir çünkü ilk sunuculuk yaptığım programın da, ilk dizimin de yönetmeni Değer’di. Benim için meslek seçiminde önemli noktalardan biri de Osman Sınav’ın "Deli Yürek"iydi. Sınav, gerçekten bir okuldur.
DİZİLERİ HARCIYORLAR
n Tiyatro nasıl girdi hayatınıza?
- 1999 yılında hayallerimi gerçekleştiren bir adam daha oldu ki, o da Hakan Altıner... Tiyatro benim hep hayallerimi süsleyen bir şeydi. Gerçek olabileceğine inanamadım. 9 senedir Hakan Altıner ve eşi İpek Altıner’le birlikte çalışıyoruz.
n Peki, oyunculukla ilgili neler söyleyeceksiniz?
- Şu anda piyasada bir şımarıklık var. Her şey çok çabuk harcanıyor. Bir dizi yayına giriyor ve 3’üncü bölümün yayınlanmasına hak tanınmıyor. Dizinin ilüzyonunu sağlaması için, devamlılığının olması gerekiyor. 15 yıldır bu piyasanın içindeyim ama neyin tutup tutmayacağını kestiremiyorum.
n En son "Kuzey Rüzgarı" adlı dizide Kadir İnanır, Oktay Kaynarca, Çağla Kubat gibi isimlerle rol almıştınız ve o dizide de problemler yaşandı...
- Evet, o da düşünüldüğü gibi olmadı. Biz çok kalabalık bir kadroyduk. Çok iyi oyuncuysanız, muhakkak her bölümde olmanız gerekir diye bir düşünce var. Yurtdışındaki dizilere baktığımız zaman böyle bir şey yok. Bu senarist için de çok zor bir şey... Sadece oyuncu gözüksün diye bakkala gidip çıktığı sahneler bile kullanıyorlar. Yine de bir sezon tamamladı. Yarım kalmış bir iş değildi, yani...
İyi ki tiyatro zehri kanıma bulaşmış
n Yıllar sonra yeniden tiyatro sahnesine merhaba dediniz. Hem de Haldun Dormen’in de rol aldığı "Kibarlık Budalası"yla...
- Doğumdan sonra tiyatroya hemen dönemedim. Özellikle prova dönemi çok zaman aldığı için bu anlamda gelen teklifleri de değerlendiremedim. Yaklaşık 4 yıl sonra İpek (Altıner) telefon açtı: "Artık bebeğini büyütmüşsündür, tiyatroya dönme vakti geldi" dedi. "Haldun Dormen’le bir projemiz var" dedi. Ben zaten Haldun Dormen adını duyduktan sonra ne oynayacağımı bile sormadım. İyi ki tiyatro zehrini kanıma bulaştırmış. Oyunda bir hizmetçiyi canlandırıyorum. Halktan, bildiğini söyleyen, kim ne der diye düşünmeyen bir karakter. Çok renkli bir karakter. Evin hizmetçisi mi yoksa idarecisi mi belli değil.
Duru’dan sonra hayatım değişti
n 2004 yılında yapımcı Güçlü Mete ile evlendiniz. Bir de kızınız oldu. Çocuk sahibi olmak hayatınızı nasıl etkiledi?
Kızım Duru şimdi 2.5 yaşında. Çocuktan sonra her şey değişiyor. Bulunuduğunuz yer, hayata bakış açınız... Şimdiye kadar hep kendimi düşünerek hayatımdaki kararları aldım. Hayatıma Duru girdikten sonra herşeyi unuttum. Ben kendime bile daha çok dikkat etmeye başladım. Sorumlu olduğum başka biri var artık... Dünyalara değiştiremeyeceğim bir şey bu...