Zımbamania

Moladayım: Yazı yazıyorum resim yapıyorum, dans ediyorum

Ne dizi, ne de sinema filmi! Berrak Tüzünataç bu yıl kendine bir mola vermeyi planlamıştı. Severek takip ettiği zımba modasıyla ilgili özel bir çekim yapmayı planladığımızı söyleyince bizi kırmadı, şahane pozlar verdi ve molasını anlattı

BERRAK TÜZÜNATAÇ ÖZEL POZLAR VERDİ / FOTO GALERİ

Ne molası bu? Niye bu yıl?
- Çok uzun zamandır çalışıyorum. Bu yıl sürekli ertelediğim şeylere vakit ayırmaya karar verdim. Hayatımda oyunculuk dışında ilgilendiğim şeyler var, onları çok ihmal etmiştim.
Ne gibi?
- Tekrar resim yapmaya başladım. Bana ne kadar iyi geldiğini unutmuşum. Oyunculuk eğitimime vakit ayırıyorum. Dizi çekerken başka hiçbir şey yapmaya vaktin kalmıyor. Şimdi vücuduma bakabiliyorum, düzenli spor yapabiliyorum. Yazmak istediğim bir şey var onun üzerinde saatler harcayabiliyorum. Bu vakti satın alabildiğim için çok mutluyum.
İnanılmaz formda görünüyorsunuz. Neler yapıyorsunuz?
- Çok düzenli spor yapıyorum. Şunu kabullendim ki artık spor yapmadan olmuyor. Çünkü ben yemek yemeyi seven biriyim, özellikle çikolataya düşkünüm. Spor yapmadığın zaman bunlar kiloya dönüşüyor.
Ne tip spor?
- Evde çalıştığım özel bir spor eğitmenim var. Birlikte cardio dans ediyoruz. Vücut ağırlığıyla kasları çalıştırıyor. Çünkü kaslarım şişsin istemiyorum. Dans bana çok iyi geliyor. Aksi halde koşu bandında çok sıkılıyorum. Bir de tenis oynarken çok eğleniyorum ve spor salonundaki en baba aletten bile daha çok kalori yakıyorum.

Instagram’da koyduğunuz fotoğraflara ve altına yaptığınız yorumlara bakıp bakıp “Yahu Berrak Tüzünataç ne komik bir insanmış” deyip duruyorum...
- Ben de Instagram’da çok eğleniyorum. Ana konu fotoğraf, ben olmuyorum yani ve olduğum gibi davranabiliyorum. Başlarda hiç anlamadım çünkü gerçekten teknoloji özürlüyümdür. Mail atılır, mail’ine bak diye haber verilir. Zamanla çözdüm. Fotoğraf çekiyorum, onlarla uğraşıyorum, insanların fotoğraflarına bakıyorum, kasmadan, germeden, eğleniyorum.
Hep seksi ve cool fotoğraflar da koymuyorsunuz. Sıfır makyaj, sıfır ego, pörtlek göz fotolarınız var...
- E çünkü tembelim, hep bakımlı görünmek bir efor meselesi. Yapılı şeyleri kendime yakıştırmıyorum. Yapılı gibi olmayan saç, yapılı gibi olmayan makyaj takıntım var. Naturel halimi daha çok beğeniyorum. Gözlerimi de pörtletiyorum çünkü gülmeyi, komik olmayı, güldürmeyi çok seviyorum.
Giyinmek sizin için ne ifade ediyor?
- Giyinmek bir ara çok ciddi şekilde vazgeçtiğim bir şeydi. Bir dönem röportaj resimlerime bakıyorum elime geleni giymişim, yüzümde hiçbir şey yok. Sonra bunun bana iyi gelmediği fark ettim. Giyinmek insanı kadınsılaştıran zevkli bir şey. Mesela takı takmayı çok seviyorum. İncik boncuk ama asla pahalı değil. Aksesuvarın insanı çok başkalaştırdığına inanıyorum.
Çekimin ana konusu olan zımba trendi hakkında ne düşünüyorsun?
- Bayılıyorum. Punk, rock tam bana göre akımlar. İnsanlar kendilerini etkileyen insanların, kahramanlarının giyim tarzını benimsermiş. Birazcık köşeli insanları seviyorum, onlardan etkileniyorum. Çünkü cesur buluyorum. Punk benim için yargılanmaya meydan okuyan bir durum. Bir tavır, bile bile takınılan bir tavır, sakin bir isyan. Bu tavrı çok seviyorum. Bence ilham veren de bir şey. Bir zımbalı deri mont çok ters köşe tütü eteğin üzerinde bile güzel durabiliyor.

Onlar ne düşünüyor?

Kollara, botlara, montlara

Tuvana Büyükçınar
Şu anda hayatımıza imparatorluk kuran zımba serüveni kurukafalarla başladı. Hepimizin içinde gizli bir çocuk var ya, bu kurukafalar ve zımbalar da yetişkin çağımızın oyuncakları. Aksesuvar piyasasını tamamen zımbalar ele geçirdi. Şu an seninle telefonda konuşurken bir taraftan zımbalı bileziğimle oynuyorum. Deriye de çok yakışıyor. Evet biraz cılkını çıkardık ama ben bu trendi çok seviyorum. Leopar gibi bu da uzun süre etkisini kaybetmeyecek. Kendi koleksiyonumda zımbaları kurukafalar ve çengelli iğnelerle birlikte kullanıyorum. Bence ikisi de soğuk materyaller ve tasarıma cool’luk katıyorlar. Özellikle kollara, botlara ve montlara.

Hem süslü hem cool

Tülin Şahin
Şu anda Koç Üniversitesi’ndeki öğrencilere bir konuşma yapmaya gidiyorum ve üzerimde zımbalı ceketim ve zımbalı şalım var. Trendin bizi ne kadar ele geçirdiğini siz düşünün. Benim çok hoşuma gidiyor çünkü mevcut tasarımların hepsi çok modern. Bir de payetlerle bir arada kullanılan versiyonunu çok seviyorum. 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Hem süslü, hem cool. Moda tasarımcıları 1950’li yılların payetlerini, 1980’li yılların rock zımbalarıyla harmanladılar. Severek kullanıyoruz. Zımbalı ceketimi Zara’dan, kırmızı zımbalı şalımıysa iki hafta önce Barcelona’dan 9 Euro’ya aldım.

Bunun için özel aksesuvarcım var

Çağla Şikel
İlk defa iki buçuk yıl önce internette bloglardan keşfedip, zımba çivi sipariş edip, delik açıp ayakkabılarıma takıyordum. O rock halleri seviyorum. Renkli de giyinsem o tarzı yakalıyorum bir yerinden. Şimdi de birlikte çalıştığım bir aksesuvarcım var. Birlikte zımba modellerini ve renklerini seçiyoruz. İstediğim bot ya da deri ceketi zımbalıyor. Benim ruhumdaki modası geçene kadar da zımbalamaya devam edeceğim.

Sona ermesini diliyorum

Arzu Kaprol
Zımba tasarıma rock-şık hava katan bir materyal. Bu sezon özellikle Christian Louboutin’in zımbalı ayakkabıları favorilerim arasında. Ancak her aksesuvar veya kıyafette kullanılması artık son derece yorucu. Kemer, ayakkabı, yaka gibi aksesuvarlarda kullanmayı ve görmeyi tercih ediyorum. Ve tez zamanda da bu çılgınlığın sona ermesini diliyorum.