Zilliler albüm çıkarıyor
Güncelleme Tarihi:
Deniz İNCEOĞLU
Oluşturulma Tarihi: Ocak 05, 2008 00:00
Perküsyoncu, eğitmen ve besteci Engin Gürkey’in eşi Şirin Gürkey, kocasının perküsyon topluluklarındaki erkek egemenliğinden sıkıldı, sadece kadınlardan oluşan bir perküsyon grubu kurdu. Gürkey Perküsyon Atölyesi’nin aynı dönem mezunları olan 20 kadın, kendilerine Zilli adını taktı.
Grup, bir yılda Engin Gürkey’in diğer topluluklarından daha popüler oldu, Sezen Aksu’yla beraber sahneye çıktı, albüm teklifi aldı. Yenilenen grup, dokuz kişilik azaltılmış kadrosu ve yeni vokalleriyle, Nilüfer ve Nükhet Duru gibi isimlerle eski Türkçe pop şarkıları yorumlayacak.
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ve İTÜ İleri Müzik Araştırmaları Merkezi’nde (MİAM) çalışan perküsyoncu Engin Gürkey, 2000 yılında 20 kişiden oluşan Engin Gürkey Perküsyon Topluluğu’nu kurdu. Bir süre sonra topluluğu küçültmeye karar verince gruptaki kadın sayısı bir anda sıfıra indi. "O zaman kadın öğrenciler sadece Latin ritimlerini çalabiliyordu, dolayısıyla onları gruptan ayırmak zorunda kaldık" diyor Gürkey. Fakat bu durum karısı Şirin Gürkey’in hiç hoşuna gitmedi. Çünkü o da eşinin öğrencilerinden biriydi ve kadınların çoğunlukta olduğu bir atölyeden mezun olmuştu. Hepsi amatör de olsa bir gruba dahil olmak istiyorlardı ve Şirin Gürkey bu duruma hiç vakit kaybetmeden el koydu:
"Aslında Pera Güzel Sanatlar İç Mimarlık Bölümü’nden mezunum. Engin’le evlendikten sonra ben de müzikle ilgilenmek istedim ama ’Bir eve bir deli yeter’ dedi. Ben yine de onun derslerini izledim ve sonra çalmaya başladım. Genelde hep erkekler bu işe el atıyordu. Benim şansıma da ders aldığım atölye grubunda kadın sayısı daha fazlaydı. Aklıma sadece kadınlardan oluşan bir perküsyon topluluğu kurma fikri geldi. Aslında hepimiz çok amatördük ama başaracağımızı biliyorduk."
BOYNUZ KULAĞI GEÇTİ
Engin Gürkey de onları destekledi ve tanınmaları için elinden geleni yaptı. Önce onlara bir repertuvar hazırladı. Congo, bongo, büyük samba davulları, marakaslar ve teflerle Latin ritimlerinin ağırlıkta olduğu müzikler yaptılar. Onların tanınmasındaki ilk adımı da yine Engin Gürkey attı: "Bir gün birlikte çalıştığım ajansla konuşurken Zilli’nin varlığından haberdar oldular. Bağdat Caddesi’ndeki bir mağaza açılışına benim yerime onların gitmesini teklif ettim. Bu olaydan sonra işler bizim kontrolümüzden çıktı. Televizyon programlarından teklifler almaya başladılar. Çok fazla konser bile vermeden ünlü oldular."
Mağaza açılışıyla gelen şöhret, Ayvalık Festivali, İTÜ Bahar Şenlikleri ve yardım konserleriyle devam etti. Artık neredeyse prova yapmak yerine konser vermeye başlayan grup, Sezen Aksu’yla beraber geçen yaz Açıkhava’da üç konser verince ünü daha da arttı. Ossi Müzik’ten aldıkları albüm teklifiyle profesyonel hayata daha da yakınlaştılar.
Grupta albüm için hızlı bir yapılanma başladı. 20 perküsyoncudan oluşan Zilli’deki kadro azaltılarak dokuz kişiye indirildi. Ama bunun yanında halka daha da yakınlaşmak ve müziklerinde farklı bir tat yakalamak için gruba üç vokal eklendi. Şu sıralar gelecek aylarda çıkacak albüm için çalışmalar, Sadun Ersönmez’in aranjörlüğü ve Engin Gürkey’in sanat yönetmenliğinde devam ediyor.
PROVA ARALARINDA FAL BAKIYORLAR
Başlarda çaldıkları Latin müziğinden sonra farklı tarzlara da yönelen Zilli, şimdi dünya perküsyon ritimlerini çalıyor. Albüm için de Türkçe cover şarkılar hazırlıyorlar. Şimdilik kesinleşenler, Nükhet Duru’dan Mahmure ve Nilüfer’den Kim Arar. Bu sanatçılar albüm kaydına da katılacak. Albümde 15 şarkı olması planlanıyor. Zilli Grubu, provalarda ara verdiklerinde kahvelerini içip fal bakıyor, akşamları da birbirlerinde kalıyorlar.
FARKLI MESLEKTEN DOKUZ ZİLLİ
Zilli Perküsyon’un adı her birinin çaldığı enstrümana dayanıyor. Çünkü hem enstrümanlarında, hem de kıyafetlerinde ziller var: Şirin Gürkey (28 - iç mimar) timbal, Naz Zayıf (18 - tekstil öğrencisi) surdo, Zülal Elibol (17 - lisede öğrenci) bongo, Ebru Yenidoğan (21 - sanat tarihi okuyor) bendir, Yeşim Tonga (23 - iktisatçı) conga, Zeynep Bazlar (23 - felsefe okuyor) congas, Aslı Vuslateri (26 - Batı müziği mezunu) bongo, Bahar Arslangiray (22 - ekonometri okuyor) bongo, Nazlı Caf (18 - Üsküdar Amerikan Koleji’nde öğrenci) surdo çalıyor.
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ve İTÜ İleri Müzik Araştırmaları Merkezi’nde (MİAM) çalışan perküsyoncu Engin Gürkey, 2000 yılında 20 kişiden oluşan Engin Gürkey Perküsyon Topluluğu’nu kurdu. Bir süre sonra topluluğu küçültmeye karar verince gruptaki kadın sayısı bir anda sıfıra indi. "O zaman kadın öğrenciler sadece Latin ritimlerini çalabiliyordu, dolayısıyla onları gruptan ayırmak zorunda kaldık" diyor Gürkey. Fakat bu durum karısı Şirin Gürkey’in hiç hoşuna gitmedi. Çünkü o da eşinin öğrencilerinden biriydi ve kadınların çoğunlukta olduğu bir atölyeden mezun olmuştu. Hepsi amatör de olsa bir gruba dahil olmak istiyorlardı ve Şirin Gürkey bu duruma hiç vakit kaybetmeden el koydu:
"Aslında Pera Güzel Sanatlar İç Mimarlık Bölümü’nden mezunum. Engin’le evlendikten sonra ben de müzikle ilgilenmek istedim ama ’Bir eve bir deli yeter’ dedi. Ben yine de onun derslerini izledim ve sonra çalmaya başladım. Genelde hep erkekler bu işe el atıyordu. Benim şansıma da ders aldığım atölye grubunda kadın sayısı daha fazlaydı. Aklıma sadece kadınlardan oluşan bir perküsyon topluluğu kurma fikri geldi. Aslında hepimiz çok amatördük ama başaracağımızı biliyorduk."
BOYNUZ KULAĞI GEÇTİ
Engin Gürkey de onları destekledi ve tanınmaları için elinden geleni yaptı. Önce onlara bir repertuvar hazırladı. Congo, bongo, büyük samba davulları, marakaslar ve teflerle Latin ritimlerinin ağırlıkta olduğu müzikler yaptılar. Onların tanınmasındaki ilk adımı da yine Engin Gürkey attı: "Bir gün birlikte çalıştığım ajansla konuşurken Zilli’nin varlığından haberdar oldular. Bağdat Caddesi’ndeki bir mağaza açılışına benim yerime onların gitmesini teklif ettim. Bu olaydan sonra işler bizim kontrolümüzden çıktı. Televizyon programlarından teklifler almaya başladılar. Çok fazla konser bile vermeden ünlü oldular."
Mağaza açılışıyla gelen şöhret, Ayvalık Festivali, İTÜ Bahar Şenlikleri ve yardım konserleriyle devam etti. Artık neredeyse prova yapmak yerine konser vermeye başlayan grup, Sezen Aksu’yla beraber geçen yaz Açıkhava’da üç konser verince ünü daha da arttı. Ossi Müzik’ten aldıkları albüm teklifiyle profesyonel hayata daha da yakınlaştılar.
Grupta albüm için hızlı bir yapılanma başladı. 20 perküsyoncudan oluşan Zilli’deki kadro azaltılarak dokuz kişiye indirildi. Ama bunun yanında halka daha da yakınlaşmak ve müziklerinde farklı bir tat yakalamak için gruba üç vokal eklendi. Şu sıralar gelecek aylarda çıkacak albüm için çalışmalar, Sadun Ersönmez’in aranjörlüğü ve Engin Gürkey’in sanat yönetmenliğinde devam ediyor.
PROVA ARALARINDA FAL BAKIYORLAR
Başlarda çaldıkları Latin müziğinden sonra farklı tarzlara da yönelen Zilli, şimdi dünya perküsyon ritimlerini çalıyor. Albüm için de Türkçe cover şarkılar hazırlıyorlar. Şimdilik kesinleşenler, Nükhet Duru’dan Mahmure ve Nilüfer’den Kim Arar. Bu sanatçılar albüm kaydına da katılacak. Albümde 15 şarkı olması planlanıyor. Zilli Grubu, provalarda ara verdiklerinde kahvelerini içip fal bakıyor, akşamları da birbirlerinde kalıyorlar.
FARKLI MESLEKTEN DOKUZ ZİLLİ
Zilli Perküsyon’un adı her birinin çaldığı enstrümana dayanıyor. Çünkü hem enstrümanlarında, hem de kıyafetlerinde ziller var: Şirin Gürkey (28 - iç mimar) timbal, Naz Zayıf (18 - tekstil öğrencisi) surdo, Zülal Elibol (17 - lisede öğrenci) bongo, Ebru Yenidoğan (21 - sanat tarihi okuyor) bendir, Yeşim Tonga (23 - iktisatçı) conga, Zeynep Bazlar (23 - felsefe okuyor) congas, Aslı Vuslateri (26 - Batı müziği mezunu) bongo, Bahar Arslangiray (22 - ekonometri okuyor) bongo, Nazlı Caf (18 - Üsküdar Amerikan Koleji’nde öğrenci) surdo çalıyor.