Güncelleme Tarihi:
Bugün sette nasıl bir gün geçirdiniz?
- Bugün enteresan bir gündü. Çok soğuktu ama buna rağmen çok güzel bir sahne çektik. Oyuna sadık kalınan her yerde, lezzet ve iştah dorukta oluyor. Bugün de öyle bir sahnenin çekimi vardı.
Hangi sahneyi çektiniz?
- Zilha’nın Sineklidağ’a geri dönüş sahnesi...
Bu akşam yayınlanacak bölümde izleyici Zilha’nın o çok konuşulacak değişimine tanık olacak mı?
- Evet... Zilha gerçekten çok büyük bir değişim yaşıyor. Çok uzaktan bakıp hep hayalini kurduğu, özlem duyduğu hayatların içinde buluveriyor kendini... Üstelik bu değişim resmen sihirli bir değnekle oluyor. Madam Olga, onu bir anda değiştiriyor. Kibar bir hanımefendi olabilmek için neler yapması gerektiğini bir bir öğretiyor.
Bu ani değişim, Zilha’nın ruh halini nasıl etkiler dersiniz?
- Zilha bu değişimi yaşarken gayet heyecanlı ve mutlu ama aklının bir köşesinde de Ali var. Belki de yıllarca özlemini çektiği hayatın aslında istediği şey olmadığını ilerde anlayacaktır.
ZİLHA BENİ ASABİLEŞTİRDİ
Karakterdeki değişikliklerin oyuncu üzerindeki etkisi nasıl oluyor?
- ıyi yazılmış her metinde, her senaryoda, karakterler büyük bir çatışma ardından değişim geçirir zaten. Ve bu da oyuncu açısından keyiflidir. Benim “Bu karakteri oynamam lazım” deme nedenlerimden biri de Zilha’nın değişim sahneleriydi. Hem fiziksel hem de ruhsal değişimi yansıtmak heyecan verici çünkü... Uzun soluklu dizilerde sürekli aynı tipi oynayınca karakterden sıkılıyorsunuz, kendinizi bazı şeyleri tekrarlarken buluyorsunuz. Kaçınılmaz bir durum bu. Tam bu paradoksal çukura düşmüşken bir anda Zilha’nın yaşadığı değişim bana çok iyi geldi.
Karakteri yaratma sürecinizden söz eder misiniz biraz da...
- Uzun soluklu işlerde karakteri yavaş yavaş örüyorsunuz. Bazı detayları yolda keşfediyorsunuz. Sinema filminde ise öyle bir şansınız olmuyor, her şeyi önceden kurmak gerekiyor.
Sizin zaman zaman Zilha’laştığınız oluyor mu?
- Galiba bazen oluyor. Zilha’nın o fazla reaksiyonel hali normalde bende hiç yoktur. Daha çok sessiz durup izlemeyi tercih ederim. Ama artık ben de kendimi bıdır bıdır konuşurken buluyorum, kendime yabancılaşıyorum. Zilha, beni olması gerektiği kadar asabi yaptı.
YENİ DÜNYALAR AÇAN ROLLER İSTİYORUM
İlk diziniz “Hatırla Sevgili”ydi. Ondan sonra da mutlaka pek çok teklif gelmiştir. Özellikle bu işi seçmenizin nedeni neydi?
- Evet, “Hatırla Sevgili”den sonra teklifler geldi ama ben bu işi gerçekten severek ve aşkla yapmak istiyorum. Bazı sahneler çekilirken cepten yiyorsunuz, o rol için düşünmeyi ve hayal etmeyi bıraktığınız zaman işin lezzeti kaçıyor. Dizide de o lezzetin uzun süre dorukta gitmesi için rolle özel bir ilişki kurulması grekiyor. Bu yüzden şimdiye kadar hiçbir işe yükselmemiştim ama Zilha’da durum değişti. Ben yeni dünyalar açan rollerde yer almayı tercih ediyorum.
Zilha, rolü size nasıl bir dünyanın kapısını açtı?
- Hayatla kurduğu acayip, net ve samimi ilişkisi, mücadeleciliği beni hayran bıraktı. Aslında yalnız, kimsesi yok... Sadece dışarıya gösterdiği o asabiyet ve fevrilikle kendisini koruyup var olabiliyor. Ama derinlerde hayalleri, özlemleri olan duygusal ve kırılgan bir kadın var. Bir yandan da çok aşık ve aşkı onu ayakta tutuyor. Hiç yılmıyor. Çok renkli bir karakter.
Oyuncu olmak istemenizin nedeni de bu renkli dünyalara girmek miydi?
- Tam da o yüzden. Bu işi yaparken çoğalıyorum, her karakteri oynarken başka bir şey keşfediyorum. Biraz sınırda bir çizgi gerçi işin bu kısmını sevmek ama çok büyük bir adrenalin bence.
Her oyuncunun akıllarda yer eden özel bir rolü vardır. Sizinkisi hangisi dersiniz? Bana “Aşk Tesadüfleri Sever”deki Deniz gibi geliyor mesela...
- Bana da o gibi geliyor. “Aşk Tesadüfleri Sever”, çok tatlı ve özel bir iş benim için.
FİLMİN ÇEKİMLERİNE HAZİRANDA BAŞLIYORUZ
“Kelebeğin Rüyası” filminin çekimlerine başladınız mı?
- Başlamadık henüz. Hem mevsimden kaynaklı bu gecikme hem de oyuncuların dizi tempoları çok yoğun. Haziranda başlayacağız, öyle planladık.
Oyuncu kadrosunda sizden başka kimler var?
- Kıvanç Tatlıtuğ, Mert Fırat, Farah Zeynep Abdullah. Yılmaz (Erdoğan) da Behçet Necatigil’i oynuyor. ıki şairin aşk hikayesini anlatıyor film... Hepimiz çok heyecanlıyız, bir araya gelip çalışmalara başladık.
Film nerede çekilecek?
- Hikayenin büyük kısmı Zonguldak’ta geçiyor, çekimler genellikle orada olacak. Bir kısmı da Heybeliada’da...
RODİN BANA KÜSTÜ
Dizi temposu ağırdır. Bu yoğunlukta oğlunuz Rodin’e zaman ayırabiliyor musunuz?
- Zor oluyor, tabii. Daha iki gün önce küstü bana, bu tavırla “Benimle daha fazla ilgilen” demek istiyor. Onu dengeleyemezsem ben de kendimi çok kötü hissedeceğim, o yüzden denge kurmaya çabalıyorum.
Pek televizyonda izliyor mu sizi?
- İzliyor, hatta bazı laflarımı ezberliyor bile. Televizyonun yanında gidip, “Anne gel gel, çık oradan “diyor.
BEREN’LE KENAN ARASINDA ÇÖPÇATANLIK YAPMADIM
Geçenlerde Beren Saat ile Kenan Doğulu’nun çöpçatanı olduğunuz yazıldı, doğru muydu o haber?
- Hayır... İkisi de benim arkadaşım, böyle bir şey yapmak isteseydim onları kameraların önünde bir araya getirmezdim. Art Shop İstanbul’un açılışında bir araya geldiler, bir anda olay buna dönüştü.