Güncelleme Tarihi:
Tiyatronun iki farklı jenerasyonunu temsil ediyorsunuz. Peki kaç yıldır tanışıyorsunuz?
- Zihni Göktay: Aşağı yukarı 30 yıldır... Radyo döneminden de en az 20 senelik geçmişimiz vardır. Çünkü Levent de bayram skeçleri ve oyunları çekiyordu. Birlikte çalışmamız ise 5-6 sene önce “Cennet Mahallesi” sayesinde oldu.
- Levent Tülek: Benim yazarlığım radyoda gelişti. Fazıl Hayati Bey’in çıraklarındanım... Lise sonu daha yeni bitirmiştim. O yıllarda Zihni Abi, Suna Abla (Pekuysal), Sezai Altekin radyonun ağır toplarıydı.
Zihni Bey’in en çok hangi yönünü beğenirsiniz?
- L.T: Zihni Göktay, o anda hayatta ne varsa odur... Kar varsa sahnede kar, kriz varsa kriz olur. En çok o yönünü severim. Tiyatro yıllarca halktan kopmuştur, ama Zihni abi hep halkla tiyatro arasındaki bağ olmuştur.
“Lüküs Hayat”ın 26 yıldır sürmesinin sırrı da bu belki...
- L.T: Belki de. Kimse kızmasın ama “Lüküs Hayat”ı 26’ncı yılına sokan Zihni abi ve Suna ablanın bu oyunda yer almış olmalarıdır.
- Z.G: Allah sağlık verirse biraz daha devam ederiz.
BURGER VİKİNG’İN SALAK KIZLARI
Oyun sürekli yenilenerek seyirciye sunuluyor zaten...
- Z.G: Oyunun yönetmeni Haldun Dormen ile kavga edecek noktaya geldik bu yüzden... 1963’te yazılan espriler, 80’lerde bile eskimişti. Dünya coğrafyası değişti, Berlin Duvarı yıkıldı, sosyoekonomik koşullar değişti. Bunların hepsini senaryoda güncelledik. Bunları kısık ateşte, altını yakmadan taze tutmayı becerdik.
Senaryo değişimlerinde nelere önem veriyorsunuz?
- Z.G: Arabam olmadığından sürekli otobüslerdeyim, gazeteleri takip ediyorum. Oyunda yanımda iki kız oluyor, onlara hep bir lakap takıyorum. Önceden “Badem şekerleri” diyordum, sonra onun da modası geçti, “Burger Viking’in salak kızları gibi” dedim. Bana sürekli “Elmaslar nerede?” diye sordukları bir sahnede ise “one minute” diyorum. Daha da ısrar ettiklerinde “Daha da bu köşke gelmem, bu da böyle biline” diye tersliyorum. Böyle güncel düzeltmeler yapmak gerek. Haldun Dormen ile hâlâ didişiyoruz tabii. Ama kendisine sevgim saygım sonsuz.
Bugüne kadar “Lüküs Hayat”tan kimler geldi, kimler geçti?
- Z.G: 25. yıl şerefine yapılan istatistiğe göre bugüne kadar 89 kişi değişmiş. Hem kendi istekleri hem de Allah’ın emriyle gidenler oldu. Son olarak beş gün önce oynadığımız oyundaki Arda Aydın askere gitti.
En büyük kaybınız Suna Pekuysal oldu?
- Z.G: Tabii... Birsen Kaplangı, Necdet Yakın, Fatoş Balcı gibi 5-6 kişi daha var.
RAHMETLİ OLMADAN SAYGI GECELERİ YAPILMAZDI
Levent Tülek sizin için bir saygı gecesi düzenlemek istediğini söylediğinde ne düşündünüz?
- Z.G: Artık bu işler başka bir ivme kazandı. Eskiden rahmetli olduktan sonra yaparlardı, şimdi hayattayken de bu tip geceler organize ediyorlar. Geçen yaz Faruk şuyun Beşiktaş’ta bir gece düzenledi. 26 Ocak’ta da Levent bu işe imza atacak. Çok hoş tabii...
- L.T: “Yaşayan Çınarlar” adını verdiğimiz ilk gecede Erol Günaydın’ı konuk ettik. ıkincisinde Zihni Göktay var... Küçük sürprizlerle önemli ustalarımızı halkla buluşturmaya devam edeceğiz.
“Yaşayan Çınarlar”a başka kimler konuk olacak?
- L.T: ıki ay sonra yapmayı düşündüğümüz gecede ünlü bir televizyon sunucusu olacak. Sonra sporun çok sürpriz bir çınarını ağırlayacağız.
Katılım nasıl oluyor?
- L.T: Normalde böyle geceler sıkıcı olur. Ama biz bu etkinliği protokol gecesi olmaktan çıkarıp halkla buluşma geceleri haline getirdik. Bu da katılımı büyük ölçüde etkiledi. Halk gerçekten çok ilgi gösteriyor.
- Z.G: Son zamlardan sonra, bir paket sigara parasına oyun izleyebiliyor insanlar.
- L.T: Bakırköy Belediye Tiyatrosu 4-6 lira, şehir tiyatroları 5,5-7 lira, devlet tiyatroları 10 lira yaptı. Küçükçekmece Belediye Tiyatroları 1-3 lira. Hâlâ para bahane edildiğinde çok kızıyorum. Bir fastfood menü parasına 2-3 kişi tiyatroya gidebilir. Yağmur yağsa kaçmak için girersiniz bir kere.
ZİHNİ GÖKTAY ÇIKMAZI
Adınız bir sokağa verilmiş...
- Z.G: Evet, Üsküdar’da benim adımı bir sokağa verdiklerini duydum. Doğruymuş da, ama beni çağırmamışlar. Sokağın adını bir görün, “Zihni Göktay Çıkmazı”... Başkana telefon açıp bunun nedenini sordum, bana “Abi bundan alınma, senin sohbetine dalan insan bir daha çıkamaz” dedi. Geçenlerde beni arayıp, o sokağın sonundaki evi yıktıklarını ve sokağın adının “Zihni Göktay Sokağı” olduğunu söyledi.
BİZ BİLGİSAYARLA DEĞİL LEYLA SAYAR’LA BÜYÜDÜK
Teknolojiyle aranız nasıl?
- Z.G: Geçenlerde Okan Bayülgen de sordu aynı soruyu, “Biz bilgisayarla değil Leyla Sayar’la büyüdük” dedim. Bir de telefonla oynarken fark ettim, kulaklık olmadan da müzik çalabiliyormuş bu telefon. Kendi kendime “Aaa teknolojiyi keşfediyorum” dedim.