Zeytinyağlı dolma heyecan yaratıyor

Güncelleme Tarihi:

Zeytinyağlı dolma heyecan yaratıyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 30, 1999 00:00

Haberin Devamı

Veliefendi Hipodromu'nda yapılan 73. Gazi Koşusu’nun at ve bahis ötesinde izlenim sonucu

Yirmibir İngiliz tayı çılgınca yarıştı, sahipleri hop oturup hop kalktı, binlerce bahisçi tırnaklarını yedi, paralar kazanıldı, kaybedildi ve 150 saniye sonra birinci belli oldu. Mehmet Kurt'un atı Bartrobel! Tribünler arası heyecan rekabetinde ise piknikçiler tarafı açık ara ile öndeydi.

Bir Gazi Koşusu daha geride kaldı. Benim aklımda ise bir tek şey kaldı: Halkımız eğlenmesini, yemesini, içmesini gerçekten çok iyi biliyor. Veliefendi Hipodromu’nun piknik alanında Türk mutfağının en seçkin örnekleri hanımlarımız tarafından canla başla sergileniyordu. Zeytinyağlı dolmalar, cızbız köfteler, pirzolalar, termosta çaylar... Kadın erkek, çoluk çocuk herkes ellerindeki yarış bültenlerine bakıp at seçiyor, bahis oynuyordu. Yarış sırasında piknik yerleri güvenilir bir aile ferdine teslim ediliyor, yarış izleniyor, sonra geri dönülüp tekrar yeme içmeye devam ediliyor.

Jokey atı tuttu!

Halk tribünü yarış sırasında müthiş eğlenceliydi. İlk iki ayakta yatanlar jokeylere habire küfür edip duruyorlardı. Kadınlar da etmeye çalışıyordu, ama en fazla ‘‘tüh terbiyesiz’’e kadar vardırıyorlardı işi. Tutturamayanların genel kanısı jokeyin son anda atı tuttuğuydu. Yani seçtikleri at doğruydu da jokey yamuk yapmıştı. İstisnasız bütün çocuklar yarış sırasında ağladılar. Sonra susup uslu uslu oturdular. İkinci yarışta yine hep beraber ağlayıp yine hep beraber sustular... Bu böyle sürdü durdu...

Sosyete tribünü

Aslında Şeref Tribünü denen ama ‘‘Sosyete Tribünü’’ olarak nam salan ve sadece Jokey Kulübü Asli Üyelerinin girebildiği yerde ise bu eğlenceden eser yoktu. Gerçi bazı at sahipleri yarış sonlarına doğru delirmiyor değildi. Özellikle iki atı birden yarış kazanan Selman Taşbek, yarış boyunca sekiz kere renk değiştirdi. Sonlara doğru o kadar morardı ki bir ara gidiyor sandım. Gazi Koşusu’nda çıldıran ise Ahmet Cemil oldu... Sonra ikisi de koşar adım uzaklaştılar tribünden. Atı öpmeye mi gittiler ne?

Sosyete tribününün diğer izleyicilerinin ise kaşları bile oynamıyordu. Kadınlar olaya kendilerini hiç kaptırmamışlardı. Öyle sakin sakin oturdular durdular. Demek ki neymiş: Zenginleştikçe heyecan azalıyor! Ya da: Zeytinyağlı dolma heyecan yaratıyor!

Şıklık konusunda bazıları hayli iddialıydı.. Louis Vuitton çantaları, Ferre güneş gözlükleri, topuklu şık ayakkabılar... Renkler ya kahverengi ya da beyazdı. Sanki atlarına uygun giyinmişlerdi. Ama çoğunluk vasattı.

En etkileyici sahneler padokta yaşandı. Padok yarış öncesi atların gezindiği yer. Padoka sadece at sahipleri ve jokeyler girebiliyor, bahisçiler ise tel örgülerin ardından bakıyor. At sahipleri işte bu noktada sevgili atlarına son kez bakıp onlara moral veriyor. Necmettin Eliyeşil'in güzel kızının atını okşayıp öpmesi ise tek kelime ile gözyaşartıcıydı.

Mankenler de düşer

Gazi Koşusu’nun en absürd olayı ise ünlü mankenlerimizin Kuvayi Milliye kıyafetleri ile yaptıkları defileydi. Koca kalpaklarıyla tribünlerin önünden geçip çılgınca alkışlandılar. Biz göremedik ama söylenenlere göre defile öncesinde mankenler ahır bölümünde küçük bir prova yapmış. Niyetleri sahaya atla çıkabilmekmiş ve bir binelim önce demişler. Ama halkımız orada da çılgınca alkışlamaya kalkınca olanlar olmuş ve manken Demet Akalın'ın bindiği at ürküp kızcağızı atmış. Demet’in canı fena yanmış... Atın da yaptığı yani... Düğüne iki üç ay kalmışken yapılır mı bu?

Nedir bu ‘Gazi Koşusu’?

Haftada üç gün Veliefendi'de koşular gerçekleşiyor. Her seferinde yedi koşu, yedi heyecan fırtınası... (Atlar çoksa bu sayı 8'e de çıkabiliyor.) İşte bu rutin koşulardan senede bir kere, 5. koşu olarak gerçekleşenin adı Gazi Koşusu. Diğer yarışlardan farklı olarak bir kereye mahsus olmak üzere üç yaşındaki taylar yarışıyor ve getirdiği prim çok daha yüksek oluyor.

Veliefendi atlı piknik günleri:

Cumartesi pazar günleri bir işiniz yoksa ve hem yiyip hem heyecan yaşamak istiyorsanız Veliefendi Hipodromu en ideal yer. Yapılacak iş çok basit. Hanıma bir gün önceden piknik mönüsünü hazırlaması için talimat veriyorsunuz, bir iki yarış bülteni buluyorsunuz, bütün gece atlarınızı seçip ertesi gün de çocuğunuzu, annenizi, babanızı ve hanımınızı alıp doğru Veliefendi'ye gidiyorsunuz. Sonra... Çocuğunuz midilli atlarının üzerine biner, hanımınız patates kızartmasını tüpgazın üzerinde kızartır, babanız ağaçların altında kestirirken siz de tüyolar toplayıp bahis oynarsınız. Ya da tam tersi adam şekerleme yaparken, kadın atların peşinden gider. Koşu sırasında tribünlere koşar, iki dakika heyecan yaşar, sonra geri dönüp ziyafete devam edersiniz. Yarım saat sonra tekrar tribüne... Böyle böyle akşama kadar yedi sekiz kere, bir heyecan bir heyecan... Daha ne ister ki insan ahir ömründe? Aile sevmezler için birahane bile var. Ve hatta köfte ekmekçi, kokoreççi, mısırcı... Yani kumanya illa evden gelecek diye bir şey yok.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!