Güncelleme Tarihi:
Kolunda Teksas dövmeleri, Harley Davidson’ının playlist’inde Amerikan rock klasikleri... Amerika etkisi sende kalıcı olmuş sanırım.
- Çocukluğumun orada geçmesinin etkisi... Ama şu an Amerika sadece kızımın doğduğu ülke benim için...
Çocukluğunun bir kısmı orada geçmiş. Geri geldiğinizde kimlik bunalımı yaşamadın mı hiç?
- Bunun adı kimlik bunalımı mı çok emin değilim. 70’lerin ortasında döndük ve o zaman bambaşka bir Türkiye vardı. Şimdiki Türkiye de Amerika gibi, istediğin her şey var. Amerika’yı o anlamda özlemiyorum, ama insana verilen değeri, düzeni özlüyorum. Ülkemi hiçbir yere değişmesem de bazı şeyleri aşamadık, bebek adımları ile ilerliyoruz.
Nedir sence bunun çözümü?
- Elbette eğitim... O da yetmez, global düşünmeyi öğrenmek zorundayız. Eğitimli insanlar da kırmızı ışıkta geçiyor, emniyet şeridine giriyor.
Senin sektörde ayrı bir yerin, ayrı bir duruşun var. Farklısın, daha özgür ruhlusun. Sana bir şeyleri dikte edemiyorlar, istiyorsan yapıyorsun. Bu özgürlüğü ne veriyor sana?
- Bilmiyorum, bunu bilinçli yapmadım piyasadan ayrı durayım gibi bir derdim de yok. Sadece kendime has kurallarım ve inanışlarım var, onlardan ödün vermiyorum. Kutup Yıldızı gibi ben de yerimden şaşmıyorum. Yetenekliysen zaten talebin olacaktır. Ne kimseden gider rol isterim ne yaltaklık yaparım.
Piyasadan uzak kalırsam unutulurum, yerime birileri gelir diye hiç korkmadın mı?
- Hiç öyle dertlerim olmadı. Bir dizi ya da film çekmesem, dünyada hiçbir şey değişmez, bunun bilincindeyim.
MANYAK MIYIM, SPORA GİDİP KALBİMİ YORAYIM!
Azeri kökenliymişsin. Oraya has bir özelliğin var mı?
- Büyükbabamdan Azeri kökenliyim. Azeriler şakacı adamlardır, hayatı gülerek yaşarlar. Ben de hayata pozitif bakarım, kolay kolay depresifleşmem. İnsanın her şeyi çok ciddiye almaması gerektiğine inanıyorum.
Saçın beyazladığında neden boyamadın?
- Rol bunu gerektirirse boyarım. Normal hayatımda saçımı boyayayım, spora gideyim, ince görüneyim gibi çabalarım yoktur.
Hiç spor yapmaz mısın?
- Hayır, ne işim olur. Ben spor salonuna sanırım en son 20 yıl önce gittim. Manyak mıyım ben kendimi yorayım, kalbimi zorlayayayım! Diyetisyene de gitmem, rejim yapman gerekiyor arkasından!
Kilo problemini nasıl hallediyorsun?
- Bilmem, tartılmıyorum ki. Bu yaştan sonra baklavalar olsun diye mi uğraşacağım? Öyle adamları da sevmiyorum, deli gibi spor yapıp Bebek’te genç kızlara “naber canım” diye laf atan yaşlılar.
KENDİMDEN ÇOK KÜÇÜK BİRİYLE BERABER OLMAM
Sen nasıl kadınları tercih ediyorsun?
- Ben herkesle konuşurum, sohbet ederim ama hayatıma biri girecekse 21 yaşında bir kız olamaz bu. Gönül bu, bilemezsin ama belli bir yaşın altında olmayacağı kesin.
Bu düşünceler Zeyno doğduktan sonra mı gelişti? Bana da korkunç geliyor o koskoca adamlarla genç kızların ilişkileri.
- Aslında tamamen alan memnun veren memnun durumu var. Parası olduğu için o kız o adamla beraber oluyor, o da onun karşılığında hediyeler alıyor, arabalar, evler alıyor. Bana ters ama...
Oyuncu olmayı düşünüyor muydun Amerika’dayken?
- Yok, hayır.
Ne olurum diyordun o zaman?
- Aşçı. Oldum olası damak tadı benim için önemlidir. Bir de TIR şoförü olmak vardı aklımda. Aslında bir sürü şey olmak istiyordum sonra baktım ki hepsini olmam imkansız, dedim ki oyuncu olayım da hepsini oynayayım.
Ve Türkiye’ye gelip tiyatro sınavlara girdin...
- Benim sahne tozu yutayım gibi bir hayalim de yoktu. Tiyatro falan sevmez, sıkıcı bulurdum. Film izlemeyi çok sevdiğim için oyuncu olmak istedim. Bunun için de mecburen sınavlarına girdim. Yüzlerce kitap ve oyun okudum. Ondan sonra tiyatronun keyfini çıkarmaya başladım. Yani başkaları gibi tiyatro aşığı değildim. Eğitimini aldım ama hiçbir zaman tiyatroda Hamlet oynama hayalleri kurmadım.
TÜRK ERKEĞİ ÇOK MU MODERN SANIYORSUNUZ!
“Çocuklar Duymasın”ı kariyerinin dönüm noktası olarak görüyor musun?
- Ben aslında okulu bitirir bitirmez Amerika’ya dönmeyi düşünüyordum, son anda vazgeçtim. O arada “Ferhunde Hanımlar”dan teklif geldi. 1400 bölüm çektim. Çocuklar Duymasın ise en inanmadığım işti!
Neden inanmamıştın? Ya da inandırmamışlardı?
- Tiyatrocularda oyuncu olmayan kimseyle oynamayız, şarkıcı, türkücü ile oynayamayız gibi bir durum vardır. Meğer bunların hepsi palavraymış! Pınar’la (Altuğ) oynamaya başladım, birçok tiyatrocudan daha iyi oyuncu olduğunu gördüm. Disiplinli, işine çok saygı gösteriyor, olaya hakim, zekasını kullanan bir kadın.
O diziden sonra “taşfırın” sözü, lakabın haline geldi. Meğer o karakterle benzer yönlerin varmış.
- Nasıl ki Bruce Wayne’nin alt benliği Batman’dir, Türk erkeklerinin alt benliği de taşfırın erkeği! Bunu Birol Güven söylemişti. O yüzden bu kadar beğenildi, ve o yüzden bugün bile “Haluk aynı babam gibi, aynı kocam gibi, aynı abim gibi” diyen bir sürü insanla karşılıyorum. Türk erkeği çok mu modern sanıyorsunuz?
Kendini teflon tavaya benzetmiştin bir ara. “Üzerime kimseyi yapıştırmayacağım, evlenmeye niyetim yok” demiştin. Sonra ne olda da evlendin?
- Öyle bir iddiam vardı o dönem. “Ben evlenmeyeceğim, kiminle olmak istersem olurum, beni tutacak ve kelepçeleyecek biri, böyle bir sorumluluk istemiyorum” diyordum. Hatta çocuk hiç istemiyordum ama şimdi keşke birkaç çocuk daha yapsaydım diye düşünüyorum.
Erkekler evlilikten neden korkar?
- Özgürlüğü kısıtlanacak, başka kızlara bakamayacak...
Öyle mi sence?
- Ben bu konuda çok şanslıyım. Arzu ile uzun süre birlikteydik, sonra evlendik, beş yıl sonra çocuk yaptık, sonra ayrıldık . Ama Arzu hâlâ hayatımda çok önemli bir yere sahip. Başka biriyle evlenmiş olsaydım bu kadar rahat olmayabilirdim.
Ne gibi rahatlıklar sağladı sana?
- Hakkını yiyemem, çok anlamda rahatlık sağladı. Başarılı olmam için kendini geride tuttu, benim için elinden ne geliyorsa yaptı.
BUGÜN BENİ BEN YAPAN OLGULARDIR HATALARIM
Arzu her türlü krizde yanındaydı. Ona haksızlık yaptığını düşündüğün oluyor mu? Pişmanlık duyuyor musun?
- Bunu haklılık/haksızlık olarak düşünmüyorum. Bazen insanlar bir şeyler yapıp karşısındakini üzebiliyor, ama bunu bilinçli yapmıyor. Dur şunu üzeyim, canını yakayım demiyor. Arzu’yu üzdüğüm için üzülsem de haksızlık yaptığımı düşünmüyorum. Hiçbir şeyden pişman değilim. Bugün beni ben yapan olgulardır hatalarım.
Büyüdüğünü hissediyor musun?
- İçimizde bir çocuk var, her gün büyüyoruz. Saçım sakalım ağarsa da, kızım beni, ben kızımı büyütüyorum.
Hâlâ “teflon tava gibiyim, evlenmem” diye düşünüyor musun?
- Evet, hâlâ biraz öyleyim. Herhalde benim ağzım biraz fazla yandı, ilişki moduna geçmeyi düşünmüyorum. Yalnızlıktan korkan biri değilim, kendi kendime yeterim.
Yaşlanınca yalnız kalırım diye korkar insan ama... Yanında bir nefes, bir yol arkadaşı ister.
- Yarın ne olacağımız belli mi? Uzun vadede planlar yapmamalı insan. Benim öyle bir sabrım ve isteğim de yok artık. El ele tutuşalım, Bebek’te yürüyelim, bir balığı paylaşalım, yatmadan önce birbirimize iyi geceler mesajı yollayalım; bunlar pek yaşayabileceğim şeyler gibi gelmiyor.
OYUNCULUK SIKICI BİR İŞ
Televizyon mu sinema mı daha çok keyif veriyor sana?
- Sinema filmi izlemeyi seviyorum. İçinde olmayı ise hayır... Sıkıcı ve yorucu bir şey.
Nesi sıkıcı?
- 10 saat bekliyorsun, 3 dakika çekim yapılıyor. Sıkıcı ve boş bir iş oyunculuk. Yönetmenlik dersen o başka ama, gayet keyifli.
Yönetmenliğini yaptığın “Süpertürk” sende hayal kırılığı yarattı mı?
- Yok, izlenmedi ki hayal kırıklığı yaratsın. Ben kendim için çektim o filmi ve eleştirilerin birçoğunu kaale almadım. Gişesi 80 bin küsur oldu, ben 50 binlerde kalır diye düşünüyordum hatta. Yani beklentilerimin üzerinde bir geri dönüş aldım. Keyifli bir film çektim, ne yapabileceğimi ve ne yapmamam gerektiğini öğrendim, yönetmenliğin ne kadar yorucu olduğunu gördüm, eski eşimi ve kızımı oynattım. Bundan güzel şey olabilir mi?
BEN MOTOSİKLET DEĞİL HARLEY DAVIDSON SEVERİM
Kemerburgaz yollarında tur attık seninle ve ne yalan söyleyeyim korkmama rağmen müthiş keyif aldım. Tüm dertlerimi unuttum. Bana da bulaştırdığın bu motosiklet tutkusu nereden çıktı?
- Ben motosiklet seven bir adam değilim, Harley Davidson severim. O başka bir ruh, başka bir his, başka bir dünya. Her şeyi farklı, sıradan olan bir şeyi yok.
Korkmuyor musun Türkiye’de motor kullanmaya?
- Korkuyorum çünkü Türkiye’de trafik kavramı diye bir şey yok.
Hiç kaza geçirdin mi?
- Geçirdim. Allahtan büyük kazalar değildi.
Neler yapıyorsunuz mesela motosikletten indiğinizde? Amerikan filmlerinde Harley’ciler bir bara girer, içer ve...
- Ben bara gitmek için geziye gitmiyorum, amaç sürüş yapmak. Yaptığım yolun keyfi önemli, gittiğin yer neresi çok da fark etmez.
Zengin sporu mu bu?
- Hayır. Golf oynamaktan daha ucuz. Her bütçeye göre de araç var.
Felsefesi var mı?
- Özgür olmak, keyifli vakit geçirmek. Şarj olmak için motor kullanıyorum ben, deşarj olmak için değil. Bir de psikiyatriste vereceğim parayı motora veriyorum, çok daha iyi geliyor.
Nasıl bir eğitim aldın motosiklet kullanmak için?
- Yaklaşık 27 yıldır motorsiklet kullanıyorum ve hâlâ eğitimime devam ediyorum. Şu anda bu röportajı yaptığımız yer, yani GIS Akademi’de ileri sürüş teknikleri üzerine sık sık çalışmalar yapıyorum. Her zaman kaskımı takarım, korumalı kıyafetleri ihmal etmem.
ZEYNO ABSOLUT KULAK ÇIKTI
Kızın Zeyno bir yana dünyalar bir yana... Ne anlam ifade ediyor Zeyno senin için?
- Her şey...
Zeyno konservatuvarı kazandı ve annesi ile birlikte Ankara’ya taşındı. Üzgün müsün, mutlu mu?
- Onun adına çok mutluyum. Kız kardeşim şan mezunuydu, müzikoloji üzerine master yaptı. Kanada’da müzik teorisi üzerine doktorasını bitirdi. Anne ve babamın da sesi/kulakları çok iyidir ama herhalde daha çok halaya çekmiş bizimki. Zeyno’da absolut kulak çıktı (duyulan bir notayı bir referans almadan, başka bir notayla karşılaştırmadan tanıyabilme yeteneği). Ondan uzak olduğum için arada mahzunlaşıyorum ama her hafta görmeye gidiyorum zaten.
Sence Zeyno hâlâ evli bir çiftin kızı gibi mi?
- Biz evliliğimizi sonlandırdık ama ilişkimizi sonlandırmadık. Kızımın çok akıllı bir annesi var. Ben çok iyi bir kocaydım gibi bir iddiam olamayabilir ama çok iyi bir baba olmak için uğraştığımı söyleyebilirim. Çocuğu olan anne-babalar “hayatım değişti, her şey değişti” der ya, çok doğru... Kızımın olması kadınlara bakış açımı bile değiştirdi, eskisinden çok daha saygılıyım. Şimdi her kadının gerçekten çiçek olduğuna inanıyorum.
KARŞI CİNSLE HER ZAMAN İYİ ANLAŞTIM
Nasıl bir gençlik geçirdin? Çapkın mıydın?
- Çapkınlığın nasıl olduğunu bile bilmiyorum. Popüler bir adamdım ama bu daldan dala konuyorum anlamına gelmesin. Karşı cinsle hep iyi anlaşan bir adamdım ama...
Bazı erkeklerin en yakın arkadaşları kadınlardır. Sende durum nasıl?
- İkisini de seviyorum. Kadının bakış açısı farklıdır ama erkek arkadaşlarımla eşek muhabbeti yapmayı da severim.
Prof.Dr. M. Özkan Pektaş (Psikiyatr): Narsisistik özellikleri ön planda
Özgür bir ruh, arkasına bakmayı sevmiyor ve aidiyet hissini sevmiyor, her şeyle kolayca vedalaşabileceğini ima ediyor. Risk almayı da seviyor; özellikle söz konusu olan özgürlüğüyse... Başkalarının kendisi hakkındaki düşüncelerini önemsemiyor, özgüveni yüksek, narsisistik özellikleri ön planda... Gerektiğinde istenilenleri yapabileceğini, gerekmediğinde kendi yaşantısını dilediğince sürdüreceğini ifade ediyor.