Güncelleme Tarihi:
* Deniz Hanım, “Kayıp Şehir” ekibine katıldınız. Diziye nasıl dahil oldunuz?
- Görüştüğüm bazı projeler vardı, sonra “Kayıp Şehir”den de teklif geldi. Hemen karar vermem gerekiyordu, çekimler başlayacaktı çünkü. En iyi seçeneğin “Kayıp Şehir” olduğunu düşündüm.
* Neden?
- Başarılı bir dizi çünkü. Ayrıca oturmuş bir ekip. Karakter de farklı geldi bana. Bundan önce hep saf, aşık, sürekli ağlayan kızları canlandırdım. Şehnaz karakterinin bu anlamda beni geliştireceğini düşündüm.
* Daha önce diziyi takip ediyor muydunuz?
- Evet. En çok da annem sevindi bu olaya, o da takip ediyor çünkü. Beraber oturup ağlıyorduk televizyon karşısında, iyi oldu o yüzden.
ŞEHNAZ, İRFAN’A GÖZ KOYUYOR
* Şehnaz nasıl bir karakter?
- Kasabalı bir kız. Annesiyle babasını kaybetmiş, teyzesinin yanında yaşamaya başlamış. Gözü yükseklerde, oyuncu olmak istiyor. Meşhur olmak istiyor daha doğrusu. Bu nedenle annesinin ahretliği Meryem’in yanına geliyor, İstanbul’a. Sonra İrfan’a kilitleniyor; e çocuk futbol yıldızı sonuçta.
* Şehnaz ortalığı biraz karıştıracak sanırım?
- Evet. Zehirli sarmaşık diyorlar ona zaten.
* Neler yapacak peki?
- İrfan’a göz koyduğu için aradan Aysel’i çıkarması gerekiyor. Önce bu amaçla ortalığı karıştıracak. Aysel’le çatışmalar olacak arasında. Devamını da izleyip göreceğiz.
* Anladığım kadarıyla Şehnaz çok hırslı bir kız. Sizin için de aynı şeyi söyleyebilir miyiz?
- Yok, ben hiç öyle değilim. O yüzden de korktum hatta, “Ben böyle biri değilim, nasıl çıkaracağım rolü!” diye. Ama oyunculuğun da güzel tarafı bu zaten, hiçbir zaman yapamayacağın şeyleri oyuncuyken yapıyorsun. Gözü yükseklerde, hırsları uğruna kötülükler yapan bir kızı canlandırırken böyle birinin nasıl duygular içinde olduğunu görüyorsun ve bunların ne kadar kötü olduğunu anlıyorsun.
* Aileyi, çocukları tanıyor mu Şehnaz?
- Çok küçükken tanıyorlarmış birbirlerini ama aradan bayağı zaman geçmiş. Hatta evin çocukları görünce tanıyamıyorlar. Meryem bile ilk gördüğünde şaşırıyor, “Ne kadar büyümüşsün, ne kadar değişmişsin” diyor.
* Şehnaz, evi terk eden Seher’in yerine geçecek, evin yeni kızı olacak galiba...
- Evet... Zaten hamarat bir kız, ev işleriyle ilgileniyor, yemekleri yapıyor. Tabii ki evladın yeri doldurulmaz ama en azından evde bir kız var artık.
GÖKÇE BAHADIR’A BAYILIYORUM
* Ekibe katılmadan önce de diziyi takip ettiğinizi söylediniz, peki en çok kimin performansını beğeniyordunuz?
- Gökçe Bahadır’a bayılıyorum. Hepsi harika ama Gökçe Bahadır bu dizide kendini aştı.
* Oturmuş bir ekibe sonradan dahil olmak zordur, siz bunun sıkıntısını yaşadınız mı?
- Tabii insan başta korkuyor, sonuçta herkes birbiriyle kaynaşmış, sen sonradan geliyorsun. “Bana nasıl davranacaklar?” diye düşünüyorsun. Ama bana karşı herkes çok sıcaktı, sanki hep oradaymışım gibi davrandılar. Bir haftada kaynaştık. Hiç zorluk çekmedim, hiç yadırgamadım.
* Çekimler nasıl geçiyor sizin için?
- Yoğun geçiyor. Durmadan çalışıyoruz. Ama kimse şikayet etmiyor bu durumdan. Ben de sette olmayı çok seviyorum.
* Dizi ekibi Tophane halkıyla kaynaşmış durumda. Siz nasıl buldunuz o ortamı?
- Çok iyi. Herkes birbiriyle muhabbet ediyor, hâl hatır soruyor. Hiçbir oyuncuda da ego yok, “Selam vermeyeyim, başımı çevirip geçeyim” demiyorlar. Çok sıcak bir ortam var.
SİNEMA FİLMİNDE OYNAMAYI İSTİYORUM
* Siz oyunculuğa nasıl başlamıştınız?
- İlkokuldayken okulun tiyatro kulübü vardı, ben de katıldım. Oradaki Zekeriya Hocam beğendi beni, belediye tiyatrosuna aldı. İşe palyaçolukla başladım. Tiyatroya gelenleri karşılayıp yer gösteriyordum. Sonra yükseldim, oyunculuk yapmaya başladım. 11 yıl oynadım Karşıyaka Belediye Tiyatrosu’nda. Hocam sağ olsun Sihirli Anahtar’a yazdırdı beni zorla ve bu sayede dizi oyuncusu oldum.
* Hangi dizilerde rol aldınız?
- “Kalbim Dört Mevsim”in son üç bölümünde oynamıştım. Daha sonra “Babalar ve Evlatlar”ı yaptık ama o da dört bölüm sürdü. Reyting canavarına yenik düştük. Son olarak da “Deniz Yıldızı”nda rol aldım.
* Sinema filmi projesi var mı gündeminizde?
- Şu an için yok ama olacak, çok istiyorum çünkü. Her şey zamanı geldiğinde oluyor, öyle düşünüyorum. Olmuyorsa, olmaması gerektiği içindir. Biz de bekliyoruz zamanının gelmesini...
AYNA KARŞISINDA ÇALIŞIYORUM
* Mesleğinizde kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
- Ben genelde aynanın karşısına geçip çalışıyorum. Hayal gücüm biraz yüksektir, sürekli hayaller kurup oynuyorum. Bu bana çok yardımcı oluyor. Kitap okumayı da seviyorum, kitaplardan besleniyorum.
AŞK ACISI ÇEKMEDEN ÖLEN İÇİN ÜZÜLÜRÜM
* “Kayıp Şehir” için çok yoğun çalıştığınızı söylediniz. Bu tempoda aşka zaman ayırabiliyor musunuz? Var mı hayatınızda biri?
- Yok... Aşk sadece bir insana duyulan bir şey değil bence. Ben işime aşığım, aileme aşığım, kitaplara aşığım, arkadaşlarıma aşığım. Bunlar bana yetiyor şu an.
* Peki ideal ilişki nasıl olmalı size göre?
- Aşk bir bütün olmaktır, “sen-ben” kavramının yok olmasıdır, “biz” olmaktır. Herkes aşkı da acısını da tatmalı bence. Aşk acısı çekmeden ölen için üzülürüm.