Güncelleme Tarihi:
Oktay Kaynarca: Sen zaten her şeye karşı çıkarsın. Ben bu ülkede ayrımcılık olduğuna inanmıyorum. Toplantıda birkaç Kürt hikayesi anlatıldı. Özcan Deniz, Kürt olduğunu, dayısına kız istemeye gittiklerinde “Biz Kürtler’e kız vermeyiz” dendiğinde öğrendiğini söyledi. Özcan, “Ben bu meselenin ayrımına o zaman vardım” dedi. Toplantıda söylenecek çok şey vardı ama fırsat olmadı. Verebilseydim, cevabım şu olurdu: Özcan Deniz’in şarkılarını sadece Kürtler mi dinledi? Sadece Kürtler mi onu Özcan Deniz yaptı? O toplantıya çağrılanların yüzde 70’ine yakını Doğu ve Kürt kökenliydi. Toplumda bilinen, tanınan, başarılı insanlardı...
Lale Mansur: Özcan Deniz, Kürt olduğunu dayısına kız istemeye gittiğinde öğrenmiş, bu bir sorun değil mi? Sekiz yaşında öğrenmiş. “Kürt’e kız vermeyiz” demişler. Bu cümle bile ayrımcılığı gösteriyor.
TAŞ ATAN ÇOCUKLARDAN BİRİ SENİNKİ OLABİLİRDİ
Oktay Kaynarca: Bu hatayı bütün ulusa mâl etmek doğru mudur?
Lale Mansur: Sorun bunun devlet tarafından da yapılıp yapılmadığıdır. Kart kurt söylemlerinden geliyoruz Oktay. Diyarbakır Cezaevi’ni biliyor musun mesela?
Oktay Kaynarca: Sadece Diyarbakır yoktu. Mamak, Ziverbey köşkleri vardı. O kadar çok cinayet ve işkence evleri vardı ki...
Lale Mansur: Bir Kürt sorunumuz olduğu kesin bence. Sayısı örnek verebilirim. Aslında bu taş atan çocuklara da ‘suça itilmiş çocuklar’ denmeli. 4 bine yakın çocuktan söz ediyoruz. Bunların yüzde 95’i Kürt. Çok az bilinen bir şey daha var. Bunların yarısı, taşı atıp atmadığı bile meçhulken, evlerinden ve okullarından polisin “evet ben bu çocuğu tanıdım, vücut dilinden biliyorum” demesiyle alındı, içeri atıldılar. Bu çocuklardan biri seni çocuğun da olabilirdi Oktay, bir düşünsene...
GERÇEK SORUNLAR ŞİDDET VE TÖRE
Oktay Kaynarca: Türkiye Cumhuriyeti kurulurken bazı detaylar göz ardı edilmiş olabilir ama Kürtler’e dönük bir tavır söz konusu değildi. Bu ülkede Kürt cumhurbaşkanları da oldu.
Lale Mansur: Böyle tek tek hikayelerle orada uzun yıllar inim inim inlemiş Kürtler’in sorunlarını yok sayamazsınız.
Oktay Kaynarca: O bölgenin gerçek sorunlarını görmek gerekir. Kadına şiddet var, çocuklar okula gönderilmiyor, erkek kardeşleri tarafından töre cinayetiyle öldürülüyorlar.
Lale Mansur: Az önce bakanlardan söz ediyordun tek tek. Bu nasıl çelişki?
Oktay Kaynarca: Biz bir şey yapmıyoruz ki! Bu milletin PKK’yla sorunu var, Kürtler’le sorunu yok ki.
Lale Mansur: Hayır öyle değil. Kürtler’e direkt PKK’lı olarak bakılıyor.
KARDEŞLİK DEĞİL EŞİTLİK GEREKLİ
Mirgün Cabas: Peki Kürtçe yayın yapılması, anadillerini öğrenmeleri, yerleşim yerlerine gerçek isimlerini verilmesi gibi adımlara bir itirazın var mı?
Oktay Kaynarca: Hayır yok, neden olsun ki? Benim itirazım sadece ayrımcılık yapıldığı iddiasıdır. Burada yaşayan bütün halklar kardeştir. Yokluk da, yoksulluk da her bölgede var.
Lale Mansur: Ne kardeşliği? Bunun içi boş. Kardeşlik değil, eşitlik gerekiyor. Eşit değiliz ki! O saydığımız adımlar da daha yeni atıldı. Bunca zaman ne oldu peki?
Birbirimize girmedik
Oktay Kaynarca: Toplantıda basına yansıdığı gibi bir tartışma olmadı. Ben salona dönerek, “Başarılı olmasına rağmen sadece Kürt olduğu için engellenmiş birini biliyor musunuz?” diye sordum. Lale “Biliyorum” dedi, ben de “şu anda Başbakan’ın yanında Hüseyin Çelik oturuyor. Eğer dediğin doğruysa, onları yok sayarız” dedim. Bakan’a dönerek, “Kürt olduğunuz için engellendiğiniz, utandığınız, korktuğunuz oldu mu?” dedim, “Hayır” diye yanıt verdi. O sırada Başbakan araya girip “Tartışma şeklinde olmasın, herkesin fikrini söylemesi doğrultusunda sonuçlandıralım” dedi. Kısacası biz birbirimize girmedik. Orada çok demokratik bir ortam vardı.