Güncelleme Tarihi:
Batman’da bir ticaret merkezi açılmış, bu ticaret merkezinde bir yürüyen merdiven varmış.
“Açılış kurdelesi kesilmeden alıveriş merkezine akın eden çocuklar, içeri girmek için saatler öncesinden merkezin önünde büyük bir kalabalık oluşturdu. Açılış saati geldiğinde ise toplu halde içeri girmeye çalışırken izdiham yaşandı ve çocuklardan bazıları ezilme tehlikesi geçirdi. Yürüyen merdiveni karşılarında gören çocuklar, merdivene binmek için birbirleriyle yarıştı. Alış veriş merkezinin içinde bulunan eşyalardan daha çok ilgi gören yürüyen merdiven, aşırı yükten dolayı bozuldu. Kimi çocuklar, ilk kez yürüyen merdivene bindiklerini ve çok eğlendiklerini söyledi” diyordu haberler.com...
Ben de bu yaşlardaydım ilk kez bir yürüyen merdiven gördüğümde.
İstanbul’da, Bahçekapı’da bir Atalar Mağazası vardı. Giyim kuşam satardı. O tarihte bizim gözümüzde dev gibi bir mağazaydı çünkü, bir defa, iki katlıydı. Ve ikinci katına... bir yürüyen merdivenle çıkılırdı.
Biz Yeşilköylüler için ‘İstanbul’ Sirkeci garında başlardı. (Bakırköy’e de trenle alışverişe gidilirdi ama, Bakırköy ‘şehir’ değil ‘kasaba’ idi...)
Sirkeci, Eminönü, yukarıda Cağaloğlu ve Beyazıt banliyö treninden indikten sonra, yürüyerek ulaşılan ‘alışveriş merkezleri’ idi. Taksim’e (yani Beyoğlu’na) ulaşmak için ikinci bir ‘vasıta’ gerekirdi. Otobüs, troleybüs ya da dolmuş. Bu hatta ‘kaptı-kaçtı’ yoktu. Kadıköy de ‘karşılarda’ bir yerdeydi ama, daha uzaktı, vapura binmek gerekirdi.
Kırk yılda bir şehre inilir de, annelerimizin, teyzelerimizin, ninelerimizin yolu Atalar’a düşerse (düşmese düşürtürdük) mutlaka yürüyen merdivene iki üç kere ‘binerdik’.
Bu dediğim 1960’ların başıydı.
Demek ki, zaman bilimi olarak ‘yürüyen merdiven’ alınacak olsa...
Batman, 1960’ların İstanbul’unu ancak bugün, 2007’de yakalamış.
Yarım yüzyıl sonra...
Not: ‘En iyi okurum’ bakalım bu yazıya ne diyecek. Yeşilköy’le, Sirkeci’yle, nakil vasıtalarıyla ve Atalar’la ilgili bu söylediklerimin ne kadarı gerçek, ne kadarı ‘çocuk Serdar’ın hayal gücünün eseri.