Güncelleme Tarihi:
İçinde yaşadığımız zaman, gürültü zamanı. Ama ara sıra da olsa, hepimiz kafamızı dinlemeye gerek duyuyoruz. Eğer nerede kafamı dinleyeceğim diyorsanız, işte size psikologların önerileri. Yani, kendi zamanınızı kendiniz yaratıyorsunuz...
Sabahları çalar saatin sesiyle uyanıyoruz. Ve yataktan kalktığımız dakikadan itibaren beynimizi oyan seslerle günü geçirmeye hazırlanıyoruz. Sokağa çıktığımız zaman trafiğin gürültüsü, insan sesleri birbirine karışıyor ve bu kadar yoğun gürültü içinde düşünmeye bile fırsat bulamıyoruz. Günlerini evde geçirenler, kullandıkları makinelerin gürültüsüne katlanmak zorunda. İş yerlerinde çalışanların ise bilgisayar motorunun vınlamasından tutun da ayak seslerine, bağırışlara kadar çeşitli seslere katlanmaktan başka çareleri yok.
Kentlerdeki gürültü kirliliğinin insanların sinir sistemleri üzerindeki olumsuz etkileri saymakla bitmiyor. Çoğumuz günün sonunda sessiz bir ortamda kafamızı dinlemek istiyoruz ama televizyon, telefon, radyo derken bu masum isteğimizi de gerçekleştiremiyoruz. Oysa sessizliğin yatıştırıcı sesini dinlemeyi öğrensek, stresten, bunalımlardan uzak kalacağız.
Doğayla başbaşa kalın
Sessiz bir ortam bulabilmek gerçekten çok güç. Issız bir sahilde arasıra kıyıya vuran dalgaların sesini dinleyerek on dakika yürüyebilseniz, sessizliğin günümüzün insanı için ne büyük bir nimet olduğunu anlayacaksınız. Doğayla başbaşa kaldığınız zamanlar, gözlerinizi kapayıp sessizliği dinleyin. Bir süre sonra endişelerinizin, korkularınızın yavaş yavaş azaldığını hissedeceksiniz.
Kent içinde yaşayanların doğayla başbaşa kalma şansları çok az. Ama sessizliği gerçekten isteyenler, evlerinde de böyle bir ortam yaratabilirler. Uzakdoğu'nun kendine özgü terapilerini Batılılar'a benimsetmeye çalışan guru'ların sessizlik konusundaki önerileri gerçekten ilginç. Örneğin, gece karanlık bir odaya çekileceksiniz. Gözlerinizi kapatıp değişik konularda düşüncelere dalacaksınız. On dakika sonra gözlerinizi açıp tekrar sesli ortama döndüğünüzde, gürültünün, sizi üzen olayların ve hatta öfkelendiğiniz kişilerin de sizi artık eskisi kadar etkilemediklerini farkedeceksiniz. Hergün, süreyi yavaş yavaş artırarak sessizliği dinlemeyi alışkanlık haline getirirseniz, ruhsal sorunlarınızdan kurtulmaya başlayacaksınız.
Sesi kendiniz yaratın
Sessizliğin de bir sesi var. Bu sesi siz yaratacaksınız. Derin derin nefes alıp verirken nefes sesleriniz sizi etkileyecek. Bazı sesleri de eskisi kadar rahatsız edici bulmadığınızı farkedeceksiniz.
Sessizlik, insanın kendi kendisiyle başbaşa kalması açısından çok önemli. Fazla gürültülü ve çok yoğun bir faaliyet ortamı içinde yaşıyoruz. Sessizliğin ne olduğunu bile unutmaya başladık. Sessizliğin değerini onu kaybettikten sonra anlamaya başlamamız da büyük bir şanssızlık. Ama istersek onu her yerde bulabiliriz. Sessizlik, yorgun sinirleri yatıştırıyor, üzüntüleri hafifletiyor. Sorunlarla dolu geçen hayatımıza aslında sessizlik renk katıyor, huzur veriyor.
Gençler, yaşlarının gereği sessizliğe ihtiyaç duymayabilirler. Onlar gürültülü ve hareketli yaşamayı gençliğin bir gereği olarak görebilirler. Fakat bir süre sonra onlar da sessizliğin özlemini duymaya başlıyorlar. Genç, yaşlı, kadın, erkek, hepimiz için zaman zaman sessizliği yaşamak gerekiyor. Ruh sağlığımızı korumak, hayatı daha iyi anlamak, insanları daha çok sevmek için sessizliğin yatıştırıcı sesi hepimize gerekli...