OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 16, 2005 00:00
Yeşilçam’ın unutulmaz yıldızları TV dizileriyle teker teker geri dönüp, hayatımızdaki eski yerini alıyor. Dünün filmlerinde gönülsüzce vamp kadın, şımarık kız rolüne çıkan oyuncular bugünün dizilerinde sorumluluk sahibi anne, tecrübesini çevresiyle paylaşan bilge kadın rolünde. Severek oynuyor, bir kez daha milyonların hafızasına kazınıyorlar.İşte Perçem’de izlediğimiz Sevda Ferdağ, Haziran Gecesi’ndeki Nebahat Çehre ve Çemberimde Gül Oya’nın yıldızı Selda Alkor. SELDA ALKOR (62)Geri döndü ama yoncaya giremediSes Dergisi’nin ‘artist’ yarışmasında dereceye girmek için genç kızların can attığı yıllardı. Birinci seçildi. Sonra ürktü. Fotoğrafını geri almak için yazı işleri müdürü Çetin Emeç’e gitti. Emeç ısrar eder. Selda Alkor’un 40 yıllık oyunculuk hayatı böyle başlar. Sonra kararlı adımlarla ilerler. 1980’in tek kanallı TV’sinde, Kartallar Yüksekten Uçar dizisindeki Hanımağa rolüyle hafızalara kazınır. Sinemanın parsellendiğini, parselleyenlerin alanına girmenin zor olduğunu düşünür. Gerçekleşmeyen hayallerinden söz ederken ‘Eğer ben ilk senede Selda Alkor olduysam, bunun yanında yapamadıklarım bir başarısızlık değildir’ der. Hayatının sinemadan ibaret olmasını istemez. Evliliğini korumak, iyi bir aile kurmak için bir süre sinemaya ara verir. Hiçbir şeyden pişmanlık duymadım derken, 10 yıllık arayı bundan muaf tutar. Derken, ‘Böyle mi Olacaktı’ dizisiyle ekranlara döner. Hanımağa çağrışımı yapan Sümbül Hanım rolüyle Asmalı Konak’ın başarısına katkıda bulunur. Senarist Meral Okay hikayeyi ona anlatırken rol ilgisini çekmiştir: ‘Senaryoyu okudum. Oynarsam yeni bir hanımağa doğacak dedim. Eşim çok şaşırdı. Bilir ki tevazu sahibiyim ve böyle iddialarda bulunmam. Son derece özel projelerde yer almam, benim başarımın yansımasıdır.’YAPRAKLARDAN BİRİYİMAsmalı Konak’tan kısa süre sonra 12 Eylül dönemini anlatan Çemberimde Gül Oya dizisiyle tekrar ekranda görünür. Yurdanur’dur artık. ‘Onu kendimle özdeşleştirdiğim için seviyorum. Daha önce oynadığım hiçbir karakter bu kadar bana benzemiyordu’ der. Sadece 12 Eylül’ü değil, 12 Mart darbesini de yaşamıştır. 16 yaşında Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolu Başkanlığı yapması, siyasetle arasında hiç zayıflamayacak bir bağ kurulmasını sağladığı için bu dönemleri unutamaz. Evinin ne zaman basılacağını, kitaplarına ne zaman el konulacağını düşünmüştür günler boyu: ‘Evlerimizi basanlar, Barbara Cartland’la Yaşar Kemal’i ayırt etmekten acizdi. Dizide o günleri yeniden yaşıyorum.’ Starlık sistemini oyunun kuralı olarak benimser. Ama yönetmenin değerinin bilinmemesine de içerler. Bir de Fatma Girik, Türkan Şoray, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit’in anlatıldığı Dört Yapraklı Yonca kitabına kırılır. Çünkü yoncanın beşinci yaprağı olduğuna inanır: ‘Bu arkadaşlarım hayatlarını verdiler sinemaya. Ben de emek verdim, ilk filmimden son filmime kadar, istenilen, beğenilen bir başrol oyuncusuydum. Star muamelesi yapıldı, filmlerim ismimle anıldı. Evlilikle kalbimi ikiye böldüm. Belki sinemada kalsam daha farklı olacaktı. Yoncanın beşinci yaprağı olduğumun görülmemesi beni müteessir etti. Belki söylememem gerekirdi. Herhalde yanlış bir ifade kullandım.’SEVDA FERDAĞ (63)Nihayet selam verirken yüzüne bakmaya başladılar‘Vamp kadın’ yaftası yapıştırıldığında hiç üstüne alınmadı, ‘O ne öyle vampir gibi bir şey’ diyerek dalga geçti. Yine de ne yaparsa yapsın bu etiketten kurtulamadı. Kurtulamadığı başka şeyler de vardı elbet; mesela Sevda yerine isminin ısrarla Sevdağ yazılması. Dikkatsizleri eleştirirken gözünü budaktan sakınmadı: ‘Aptal onlar...’ Zaten bu takma ismiydi. ‘Gerçek adımı hiç sevmediğim için söylemeyeceğim. Soyadımız Dumrul. Ablam Ferda Ferdağ ismini aldı. Beni de Sevda diye tanıştırıyordu. Yönetmenler bana, sen de büyü gel, derdi. Ferda sayesinde hem ismime hem de sinemada hazıra kondum.’ Sinemaya aşıktı ama hiçbir zaman ablası kadar tutkulu olmadı: ‘Benim öyle dertlerim yoktu. Sinemayı değil, Yeşilçam’daki arkadaşlarımı sevdiğim için bu işi yaptım’ diyordu.VAMPLIK PEŞİNİ BIRAKMADISevda Ferdağ, ilk filmini 1958’de çevirir. Ardından sinemadan kaçar. Dağ tepe tırmanmalar, setlerde pat küt patlayan silahlar çocuk yaşta ‘özgürlüğüm elimden gitti’ duygusuna kapılmasına sebep olmuştur. Hayallerinde dünya sineması vardır. Ablasıyla birlikte Almanya’da yaşadığı yıllarda oralardaki sevgisizliği görür, ‘Ne yapacaksam ülkemde yaparım’ deyip Türkiye’ye döner. Peki, bu vamplık niçin hiç peşini bırakmaz? ‘Ben Moda’da büyümüştüm. Bikini giymek sıradan bir şeydi benim için. Yönetmenler saflığımdan faydalandı. Şeffaf giysiye arkadan ışık vurduğunda içimin gözükeceğini düşünemezdim. Bir filmde yanlışlıkla göğsüm açıldığında, yönetmen çevredekilere kaş göz işareti yapmış. Bana durumu çaktırmamalarını istemiş. Doğal olduğu için de çok estetik olmuş. Dünyada ilk kez Fransız Martine Carol’un göğsü gözükmüş, ikinci benim, aslında dünya çapında bir şey yapmışım yani!’ Yıllarca onun manalı derin yüzünü kimseler fark etmez, selam bile boynundan aşağısına verilir. Çevresinden zor olanı, ruhunu görmelerini ister ama kimse bunu umursamaz. HUYSUZLUK YALAKALIKTAN İYİMaskeli baloya dönüşmüş bir cemaatte maskesiz dolaşma cesareti ona yeni bir şöhret kazandırır: Huysuz. Bu sıfatı kullananlara okkalı bir cevabı vardır: ‘Kişilikliye huysuz diyorlar. Huysuzluk yalakalıktan iyidir.’Gerçek starlığın ruhta yattığına inanır, sıfatların özlemini duymadığı gibi savaşını da vermez. Stüdyo kapısından çıktığında sıradan insan gibi yaşamak ister. Genç kızlık döneminde sokakta yürürken caddenin durup ona bakmasına alışıktır. Hayat hep öyleymiş zanneder. Şöhrete kavuştuktan sonraki tek fark, durup bakanların adını bilmeleridir. Her şeye sahip olduğunu hissetmektedir. Mücevherlerin yanından geçerken, bunlar çakıl taşı da olabilirdi deyip, yürüyüp gider. Peki kararları isabetli midir? ‘Rollerimden flörtlerime hayatımdaki hiçbir karar isabetli olmadı. Yanlışlarım tabii ki var ama çok saftım.’Seks filmleri furyası gelince sinemadan kaçar. Edith Piaf değilim diyerek başladığı şarkıcılığı geliri nedeniyle 20 yıl sürdürür. Artık arka koltuğuna oturabileceği bir otomobili bile olur. Fakat bir gün
trafik sıkışır. Belediye otobüsüyle yan yana gelirler. Yolcularla göz göze geldiğinde öyle utanır ki, bir daha asla arka koltuğa oturmaz. Şimdilerde anlamakta zorlandığı şeylerden biri de küçücük bir çantayı sekiz kişiye taşıtılmasıdır.Aradan yıllar geçer. Osman Sınav, geçmişteki vamp imajını umursamayıp Sıcak Saatler dizisinde Cahide Sultan rolünü teklif eder. Benimsenir. Nitekim, 8. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde Uçan Süpürge Onur Ödülü’ne değer bulunur. Şimdilerde incitilmekten korkmayan bir kaldırım serçesi gibi, sade ve alımlı. Sokakta yürürken nihayet yüzüne, gözlerine bakılarak selam veriliyor...NEBAHAT ÇEHRE (62)İltifat duymak bugün bile yüzünü kızartıyor15 yaşında güzellik kraliçesi olmak için başvurur. Aslında onun öyle bir derdi yoktur. Aday arkadaşına eşlik ederken, kayıt yapanlar güzelliğini fark etmiş, adını ekleyivermişlerdir listeye. Ne olduğunu anlayamadan birinci seçilir, kendini Londra’daki finalde bulur. Kraliçe olduktan sonra
sinema teklifleri alır. Ben o iÅŸi yapamam, der. Sekreterlik yapmaya baÅŸlar. Israrlar üzerine ilk filmi Yaban Gülü’nde rol alır. Zengin ve şımarık bir kızı oynayacaktır. Rolüne öyle inanır ki, herkesin ona kötü davranacağı endiÅŸesiyle sinemadan çekilir. Kısa süre sonra avukat rolüyle geri döner. Yılmaz Güney’le beÅŸ yıllık evliliÄŸinde sinemadan kopar. Geriye geldiÄŸinde ‘Yılmaz Güney’in eski eÅŸi’ne dönüşmüştür. Önce umursamaz. Aradan 35 yıl geçtikten sonra Güney sorulunca kırgınlığını ifade etmekten de kaçınmaz: ‘Yılmaz’la tanışmadan önce Nebahat Çehre’ydim zaten. KiÅŸiliÄŸim yokmuÅŸ gibi davranılmasına çok üzülüyorum.’BoÅŸanması, sinemada seks filmleri furyasına denk gelmiÅŸtir. Sahneyi tercih eder. Böylece ‘para yüzü görmeye’ baÅŸlar. Ä°kinci evliliÄŸi sahneyi bırakıp, modaya adım atmasına vesile olur.Ä°kinci ayrılığın ardından sahne ve sinemaya sığınır. 1990’lara kadar sürdürür sahne çalışmalarını: ‘Dinleyici artık izleyici haline gelmiÅŸ, yozlaÅŸmıştı, o yüzden bıraktım.’ Tek istediÄŸi kendiyle baÅŸ baÅŸa kalmaktır. Teklifleri reddeder. Derken ÅŸeytan tüyü taşıdığına inandığı bir dostu çalar kapısını. Selim Ä°leri, Yedi Kuleli Mihriban dizisinde oynaması için ikna eder. Diziler peÅŸ peÅŸe gelir. En son Haziran Gecesi dizisinde anne rolündedir. Nebahat Çehre, starlık konusuna fazla kafa yormayanlardandır. ‘Star olmak nedir, nasıl olunur, star nasıl davranır bilmem. Ben o konularda biraz saf kaldım. Ä°ltifat hálá yüzümü kızartır.’ Hayatının en büyük piÅŸmanlığı, Haldun Dormen’in Hisseli Harikalar Kumpanyası’ndaki rol teklifini reddetmesidir. İçinde ukde kalan tek ÅŸey budur. ‘Hayatı çok dolu dolu yaÅŸadım. Her ÅŸeyimi sevgi üstünde kurdum ve sevgiye doydum. Uzun yıllardır yalnızım ve hálá o sevgilerden beslenebiliyorum. Yalnızlığın sıkıntısını hiç çekmiyorum.’Yaşına raÄŸmen su damlası kadar güzel olmayı baÅŸarabiliyorsa, gittiÄŸi her yerde gözler ona çevriliyorsa, hepsinden önemlisi ilgiden mahcubiyet duyup, başını öne eÄŸiyorsa sevgiye hiç aç kalmayacak Nebahat Çehre.Â
button