Yüzme korkumu nasıl yendim?

Güncelleme Tarihi:

Yüzme korkumu nasıl yendim
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 17, 2005 00:00

Toplantıdan çıkar çıkmaz, Akıllı Balık’ın baÅŸantrenörü ve patronu Didem Uras’ı aradım. Kısaca durumu anlattım. ‘Hemen yarın akÅŸam Talimhane’deki Elite Otel’e gelin ve baÅŸlayın. 10 seansta sorununuzu çözeriz’ dedi. Ok yaydan çıkmıştı. O gece sabaha kadar sulu rüyalar gördüm. Okyanusta büyük dalgalar tarafından yutuluyordum.Gemiler batıyordu da bir ben kurtulamıyordum. Karayipler’de devasa köpekbalıkları üstüme atlıyordu. Ä°ÅŸte böylece, sabaha kadar debelenip durdum. Uyku ile korku arasında gidip geldim. Ertesi gün havuza gitme vakti yaklaşırken hafiften bir telaÅŸ baÅŸladı bende. Bir terleme. Acaba bir mazeret uydurup da bugün (ve hatta mümkünse hiçbir gün) gitmesem mi diye düşündüm. Derse iki saat kala aradım Didem Hanım’ı, yalanlar uydurmaya çalıştım ama olmadı. Didem Hanım bir başöğretmen tonlamasıyla, ‘Ersin Bey, ÅŸimdi hemen arabaya atlayın ve bir saat içinde burada olun’ dedi. KilitlenmiÅŸtim. ‘Oldu öğretmenim. Tabii. Hay hay. Hemen...’BÄ°RÄ°NCÄ° GÃœNHerkes kendi su kábusunu anlatıyorSoyundum ve havuzun kenarında beklemeye baÅŸladım. Bencileyin öğrenciler vardı ve güzel tarafı da her aceminin başında bir antrenör bulunuyordu. Rahatladım. Aslında iki metre civarında bir derinliÄŸi olan bu havuzda kaybolmak mümkün deÄŸildi ama bir bardak suda boÄŸulma korkusuyla yaÅŸayan benim gibi biri için, bu havuz dipsiz bir kuyu gibiydi.Hoca, havuzdakilere mola verdi ve benim etrafımda toplanmalarını istedi. ‘Anlatın bakalım arkadaÅŸlarınıza’ dedi Didem Hanım, ‘Neden girmezsiniz denize, nedir sizin hikayeniz?’ Åžimdi ben ne diyecektim, nasıl anlatacaktım meseleyi? EÅŸek kadar adam olduÄŸum halde neden hálá tatillerimin çoÄŸunu kıyıdaki kumlarla oynayarak geçirdiÄŸimi nasıl anlatacaktım! ‘Kısaca anlatacak olursam, sudan sebeplerle...’ KursdaÅŸlarım kahkahalarla güldü, ama baÅŸantrenör için bu cevap tatmin edici deÄŸildi. Anlattım. Åževket diye bir arkadaşım vardı. Üç-dört yaşından itibaren hep yan yanaydık. Fener’de birbirine sırtını dayamış iki tarihi evde büyüyorduk. Ä°lkokulu birlikte okuduk. Ä°kimiz de terzi çırağı olduk. Haliç’in henüz kirlenmemiÅŸ sularında beraber yüzdük. Sekiz-on kiÅŸiden oluÅŸan mahalledeki arkadaÅŸ grubuyla Kınalıada’ya gittik bir gün. Ve sularda kaybettik Åževket’i. Ben tam dört yıl boyunca ayağımı suya sokmadım. Bırakın denize girmeyi, ne zaman yıkansam Åževket’in yüzü geldi gözlerimin önüne ve nefessiz kaldım. Dört sene sonra suya girdiÄŸimde ayağımın toprakla temasının kesilmemesine dikkat ettim.Dinlediler. Ama hiç etkilenmiÅŸ görünmediler. ‘Seninki ne ki?’ dedi hocamız, ‘Bak üniversitede öğretim üyesi olan bu beyfendi anlatsın hikayesini.’ Åžu anda 58 yaşında olan kursdaşım anlatmaya baÅŸladı: Genç bir bilim adamıyken dalgıçlık brövesi alacak kadar iyi yüzme bilirmiÅŸ. Bir burs kazanmış ve büyük balıklar üzerine araÅŸtırma yapmak üzere Amerika’ya gitmiÅŸ. Devasa havuzlardan birinde araÅŸtırma yaparken kafesinden kurtulan bir köpekbalığının saldırısına uÄŸramış. Ä°ÅŸte benim rüyamda tıpkısını gördüğüm o köpekbalığı, adamcağızın sol ayağının baldırını kaptığı gibi koparmış. Tam 30 yıldır deniz korkusu sürüyormuÅŸ bu yüzden. Artık yüzmeyi de unutmuÅŸ. Ama iki yıl önce minik bir torunu olmuÅŸ. Geçen yıl Assos’ta tatildeyken bebeÄŸi suya sokmuÅŸlar. O gece rüyasında torununu boÄŸulurken görmüş. Minik kız boÄŸuluyor, dede kıyıda bir ÅŸey yapamamanın çaresizliÄŸiyle aÄŸlıyor. Karar vermiÅŸ ve kursa gelmiÅŸ.Herkes kendi hikayesini böyle anlatmaya baÅŸladı. Birkaç hikaye daha dinleyince cesaretlendim ve sonunda suya girdim. Ä°lk gün, havuzun kenarında ayaklarımı oynatmayı ve düzenli nefes alıp vermeyi öğrendim. Bir de kayma hareketi yaptırdı hocam. Suyun üzerine kendinizi bırakıyorsunuz ve ayaklarınızla duvardan güç alarak beÅŸ kulaçlık mesafeyi hiç kulaç atmadan bir boydan diÄŸerine katediyorsunuz. Yaklaşık üç metrelik bu mesafe bitmek bilmedi. Gittim, geldim, iki saat boyunca suda kaldım. Ä°lk derste su bana alıştı ama ben alışamadım.Ä°KÄ°NCÄ° GÃœNSuda ölmeyi pardon donmayı öğreniyorumÄ°kinci gün, kaldığım yerden kaymayı sürdürdüm. Artık sudayken nefes alıp vermekte bir sorunum kalmamıştı. Yarım saat sonra Didem Hanım, ‘Şimdi öleceksiniz’ dedi. ‘Nasıl yani? Ben suda saÄŸ kalabilmek için buraya geldim...’ Suyun üstünde sabit kalmaktan bahsediyordu. ‘Ha... Donmamı istiyorsunuz.’ Kavramlarda anlaÅŸtıktan sonra isteneni yaptım. Ama hemen donamadım. Birkaç kez dibe inip çıktım. Her batışta hocam hızır gibi yetiÅŸip beni kurtardı ama ben o saniyeler içinde yaklaşık iki litrelik klorlu suyu gövdeye indirdim. Yarım saat sonra artık donabiliyordum.ÜÇÜNCÃœ GÃœNCesaretimi kırmaya çalışıyorlarKöpekleme yüzmeyi öğrenmeye baÅŸladım. Artık suda kendimi daha rahat hissediyordum. Henüz atamadığım kulaç aralarında kursdaÅŸlarımla muhabbetlere baÅŸladık. Köpekleme denilen stilde, köpek yavruları gibi el ve ayaklarınızla suda debeleniyorsunuz. Ama debelenirken hem gayet rahat suyun üstünde kalabiliyor hem de mesafe alabiliyorsunuz. Genç hocamız Orçun oldukça ÅŸakacı. ‘Sizin ÅŸu anda yaptığınız köpeklemeden çok eÅŸeklemeye benziyor’ diye takıldı bana. Didem Hanım, ‘ÇocuÄŸun cesaretini kırmayın’ diye sertçe uyardı genç hocayı. Çocuk dediÄŸi bendim. Ya Rabbim, ne zaman yüzme öğrenip de büyüyecektim! ‘Acele ediyorsunuz’ dedi Didem Hoca, ‘Henüz ilk basamaklara adımınızı attınız, merdivenin tepesine hemen sıçrayamazsınız.’ Evet, acele ediyordum. Hiç gerek yoktu.DÖRDÃœNCÃœ GÃœNÄ°ÅŸ teklifi alıyorumSu da bir maddeydi neticede, insanın bedeni de. Bu iki madde arasında dengeyi kurdun mu iÅŸ bitiyordu. Benden daha acemi olan bir kursdaşıma tavsiyelerde bulunacak kadar rahatlamıştım artık. ‘Kendini suya gerçekten bıraktın mı batmıyorsun’ dedim arkadaşıma bilgiç bilgiç. ‘70 kiloluk biri için bunu söylemek kolay. Ben tam 130 kiloyum’ dedi. Ben itiraz ettim: ‘BeÅŸ tonluk balinalar bile yüzebiliyor...’ Ters ters baktı: ‘Balinaların yüzgeçleri ve bin tane palete bedel kuyrukları var. Ãœstelik balinalar balık olarak doÄŸmuÅŸlar!’ Ben üstüne gitmeyi sürdürdüm: ‘Peki ya mandalar da mı balık olarak doÄŸmuÅŸ?’ Durdu, biraz düşündükten sonra, ‘Evet, ya... Ben hep kocaman gövdeleriyle göllerde valsler yapan mandalara gıpta etmiÅŸimdir’ deyip kendini suya bıraktı ve suyun üzerinde kalmayı baÅŸardı. Didem Hoca bu muhabbeti dinliyormuÅŸ. ‘Ersin Bey, sizi kursa psikolojik danışman olarak alalım isterseniz’ dedi ve ödül olarak o gün bana suda sırtüstü durmayı öğretti.BEŞİNCÄ° GÃœNKarşıdan karşıya geçtim!Kimsenin yardımı olmadan, havuzda ilk defa karşıdan karşıya geçmeyi baÅŸardım. Artık tamamdı. ‘Hayır, henüz tamam deÄŸil’ dedi Didem Hanım. Sekiz-on kez karşıdan karşıya geçince daha bir çiçek gibi oldum. Tam bu sırada havuzun ortasındayken hocam gelip derin nefes almamı istedi. Aldım. Eliyle başımın üstünden bastırarak beni sulara gömdü. Ayağım dibe varınca bir hamle yapıp suyun üstüne fırladım ve ardımda köpük dalgaları bırakarak kıyıya doÄŸru hamle yaptım. Biraz sonra cesaretimi toplayıp tekrar geçtim karşıya. Ä°kinci geçiÅŸte karşımda yine hoca vardı. Aynı hareketi yaptı. Batıp çıktım. Üçüncüsünde artık iyiydim. Sonra suda kendi kendime batıp çıkmayı öğrendim.VE ARTIK YÃœZÃœYORUMAltıncı derste havuzun geniÅŸ tarafından diÄŸer kıyıya yüzmeyi baÅŸarmıştım. Nizami olarak kulaç atmayı öğrenmemin, yani serbest stilde kendime ÅŸekil vermenin zamanı gelmiÅŸti. Üç kulaç atıyorsunuz ve baÅŸlarken hangi yanınızdan nefes alıyorsanız başınızı aynı yöne çevirip nefes alıyorsunuz. Üç kulaç bir nefes, üç kulaç bir nefes... Oluyor oluyor... Ä°ÅŸte bu dersten sonra da stillere baÅŸladım. 10 derste suların piri olmuÅŸtum.Akıllı Balık Yüzme Okulu’ndan mezun oldum. Åžimdi milli yüzücü ve baÅŸantrenör Engin SönmezoÄŸlu’ndan teknik dersler alıp lisansüstü yapacağım. Mayıs başında ise dalgıçlık kurslarına gidip dalgıç brövesi sahibi olacağım. Sonbaharda Kızıldeniz’e gidip kimsenin yardımı olmaksızın mercan adalarına dalacağım. Bende biraz yükseklik korkusu da var. EskiÅŸehir’e gidip paraşütle atlamayı ve bunu da haber yapmayı teklif etsem mi acaba?Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!