Yüzme bilmeden denize daldım

Güncelleme Tarihi:

Yüzme bilmeden denize daldım
Oluşturulma Tarihi: Mart 12, 2013 00:00

“Ortaokul yıllarında haylaz bir öğrenciydim” diyor Burcu Gönder... Bu haylazlık onu farklı yerlere sürüklemiş ve bir gün çok severek yaptığı oyunculukla buluşturmuş. Lisede ayakkabıcılık okuyan, sonra bağlama çalmaya niyetlenen ama tesadüfen tiyatroyla tanışan Gönder’le rol aldığı “Hükümet Kadın”ı konuşmak için buluştuk...

Haberin Devamı

İstabul Üniversitesi’nde Dericilik okumuşsunuz, onun öncesinde neler yaptınız?    
   
- Ortaokulda biraz haylaz bir öğrenciydim. Ortalamam düşük olduğu için liseye girerken açıkta kalmıştım. Annem Endüstri Meslek Lisesi’ne gidip orada yeni açılmış bir bölüm buluyor. Puana bakmıyorlar, girdiğim bölüm ayakkabıcılık oldu.

Ne öğrettiler size o bölümde? 

- Ayakkabıya dair her şeyi... Tasarımından yapımına kadar...

Peki, lisede o bölümde okuyanlar daha sonra nerelerde çalışabiliyor?

- Mezun olduktan sonra ayakkabı fabrikalarında model üzerine çalışıyorsun.

O bölümü okumaya nasıl ikna oldunuz?

- İstemeye istemeye okudum. Üniversite filan aklımda yoktu. Meslek lisesinden mezun olup da üniversiteyi kazanmak zor diye düşünüyordum. O yüzden yurtdışına gitmeyi planlıyordum. Bir arkadaşım au pair olarak İngiltere’ye gitmişti, benim de aklıma soktu. Kalkıp vize almaya gittim.

Vize alamadınız mı?

- Bana vize vermediler çünkü görüşmeye Amerika’daki 11 Eylül olaylarından iki gün sonra gitmiştim. Bütün hayallerim yıkıldı tabii. Sonra üniversite sınavlarına hazırlanmaya karar verdim.

Hangi bölümde okumak istiyordunuz?

- O dönem bir sürü şey yapmak istiyordum. Bana çocukken “Ne yapmak istiyorsun?” diye sorduklarında her seferinde farklı bir şey söylüyordum.

İstanbul Üniversitesi Dericilik Bölümü’nü seçmek nereden çıktı peki?

- Aslında en son tercihimdi. İstemeye istemeye kayıt yaptırdım.

Bu süreçte aklınızda hiç oyunculuk yok muydu?

- Yoktu. Ne yapacağımı bilmiyordum açıkçası.

BKM’YE GİRDİKTEN SONRA DERİCİLİKTEN VAZGEÇTİM

E nasıl başladınız oyunculuğa?


- Üniversiteye girdiğimde bağlama kursuna gitmek istedim. Öğrenci kültür merkezinde kayıtlar vardı, görüşmeye gittim. Üç masa vardı; bağlama, halk oyunları ve tiyatro. Gittim tiyatro kursuna kayıt oldum. İlk sahneye çıktığımda yaşadığım duyguyu tarif edemem. “Buldum! Ben burada her şeyi olabilirim” dedim o an... Aradığım his buydu... Tiyatro hocam da “Sende bir şey var, tiyatroya yönel, konservatuvar sınavlarına gir” dedi.

Dericilik bölümünü bitirdiniz mi?

- Bitirmedim, BKM’ye başladıktan sonra bıraktım. Sonra konservatuvardan da vazgeçtim. Çünkü BKM’de de konservatuvar eğitimi aldık.

Konservatuara girme denemeniz nasıl geçti?

- Kimse çalıştırmıyordu beni, kendi kendime çalışmaya başladığımda da sınava 15 gün vardı. Olmadı tabii... Bir dahaki sene yine denerim dedim. Bir gün bir arkadaşım Yılmaz Erdoğan’ın kitabını tavsiye etti. Muhsin Kızılkaya’nın yazdığı Yılmaz Erdoğan’ın portre kitabını okudum. Bir gecede okudum, kahramanımı buldum dedim.

Sonrasında “kahramanım” dediğiniz Yılmaz Erdoğan’la BKM’de çalışma fırsatı yakaladınız. Bu nasıl oldu?

- Yılmaz Erdoğan’ın bir atölye açtığından haberim yoktu, sadece tanışmak istiyordum. Muhsin Kızılkaya’yı MSN’den ekledim. Oradan iletişime geçtim, derdimi anlattım. Ona üç sayfalık bir mail yazdım. 10-15 gün sonra “Şu gün şu saatte Akatlar Kültür Merkezi’nde ol” diye bir yanıt geldi. Buluştuğumuzda Yılmaz Erdoğan’ın bir atölye açtığını öğrendim. Ertesi gün Beşiktaş Kültür Merkezi’ne gitmemi söyledi bana... Eve nasıl gittiğimi hatırlamıyorum. İlk dersim Muhsin Kızılkaya, ikincisi de Yılmaz Erdoğan’laydı...

KOMEDİ YAPMAK ZOR İŞ BEN EN ZORUYLA BAŞLADIM

Kaç senedir BKM oyuncularındansın?

- Sekiz sene oldu.

Neler kattı o sekiz sene size?

- Ben yüzme bilmeden denize daldım, öyle diyeyim. Komedi yapmak zor bir iş. Ben en zoruyla başladım işe. İlk başlarda çok zorluk çektim. İki yıl eğitimden sonra sahneye çıkmaya başladık.

Peki aileniz bu süreçte neler söyledi size, desteklediler mi?

- Aslında çok desteklemiyorlardı. Onlar hep okulu bitireyim, sigortalı bir işim olsun istiyorlardı. Ben televizyona çıkana kadar düşünceleri değişmedi.

“Hükümet Kadın”a gelelim o halde. Xate’nin 8 çocuğundan birini, hatta tek kızı oynadın filmde. Bir oyunun içinde de olsa 7 ağabeyi olan bir kızı canlandırmak nasıldı?

- Çok gerginlik veren bir durum. Ama tek kız olmak değerli hissettirdi. Bir de hepsi zaten öz kardeş değil. Gule, annesinden de çok korkuyordu, abilerinden de...

Demet Akbağ BKM’de hocanızdı, hocayla karşılıklı oynamak zor muydu?

- Demet Akbağ’la daha önce “Bir Demet Tiyatro”da oynama şansım oldu ama onlar çok küçük sahnelerdi. Ben senaryoyu görmeden Demet Akbağ’ın adını duydum, direkt tamam dedim. Onunla anne-kızı oynamak çok heyecan verici bir şeydi. Benim için büyük şanstı gerçekten. Çok güçlü bir oyuncu. Karşındaki hocan olunca bir hata yapsan da sana doğrusunu göstereceğini biliyorsun, onun rahatlığı oluyor.

Gule karakterinde en sevdiğiniz şey ne oldu?

- Gule’nin saflığını da, aşkını da çok sevdim. Daha önce “Neşeli Hayat”ta da doğulu bir kızı oynadım ama bu daha eğlenceli bir karakterdi. Romantik olmasını çok sevdim.

YILMAZ ERDOĞAN BENİM HEM İDOLÜM HEM USTAM

“Hükümet Kadın”, Güneydoğu’daki ilk kadın belediye başkanının hikayesini anlatıyor. Gerçek bir hikayeden yola çıkılmış olması sizi nasıl etkiledi?


- Yılmaz Hoca bize hep “Komediyi Kripton’da aramayın, komedi içinizde” derdi. Sermiyan da (Midyat) kendi hikayesini yapmış, hakim olduğu bir coğrafya... Çok şanslı ki onun babannesi de Güneydoğu’nun ilk kadın belediye başkanı. Gerçek bir hikaye olması beni çok etkiledi tabii... Babaannesi gerçekten çok güçlü bir kadınmış. Okuma yazma bilmeden belediye başkanı olmuş, birçok “imkansızı” başarmış. Ben de onun gibi dimdik ayakta durmayı isterim açıkçası.

Yılmaz Erdoğan hâlâ idolünüz mü?

- Artık aynı zamanda ustam. Bu hayatta benim bir ustam var diyebiliyorum.

Haberin Devamı

BÜLENT İLE ÇOK SAĞLAM BİR İLİŞKİMİZ VAR

Gule için “romantik bir kız” dediniz. Siz de onun kadar romantik misiniz?


- Evet ama Gule’ninki çok başka bir romantizm. O dönemde en büyük romantizm bir bakışma, bir gülüşme. Bana dile getirilen, sözle ifade edilen şeyler romantik gelir.

Bülent (Parlak) Bey de romantik sürprizler yapıyor mu?

- Arada bir yapar.

Unutamadığınız bir sürprizi var mı?

- Var ama onun üzerine daha çıkamadı. İlişkimizin başlarıydı... Ya ilk doğum günümdü ya da sevgililer günü, emin değilim. Zerrin Sümer’in dersindeydik. Zerrin Hoca “Şimdi herkes çıkıp hip-hop yaparak atışsın” dedi. Bülent de bana bakarak bir şeyler söyledi, kulisten gül aldı getirdi. Benim için güzel bir sürprizdi.

BKM’nin bir de bu açıdan özel bir anlamı olsa gerek sizin için... Aşkı orada bulmuşsunuz...

- E tabii. Kaderimmiş diyorum.

Altı senedir birliktesiniz sanırım, evlilik planı var mı?

- Olabilir. Altı yıldır birlikteyiz, bundan sonra da devam eder diye düşünüyorum. Çok sağlam bir ilişkimiz var.                                       

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!