OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 01, 2004 00:00
Halk arasında kulak çınlaması olarak bilinen tinnutus hastalığına karşı uygulanan yüksek basınç, dolaşımı hızlandıran enfüzyon, manyetik dalga ve akupunktur tedavilerinin ortak yanı, hepsinin tamamen etkisiz oluşu.Mehmet E. dokuz yıl önce kulağında tiz bir çınlama sesiyle uyandığında ‘sanki tarlada zıplayan bir çekirge sürüsünün sesini’ duyar gibi olmuştu. O zamanlar 53 yaşında olan E. bir yolcu gemisinin mühendisiydi. KBB doktoru tinnutus teşhisi koydu ve kan dolaşımını hızlandıran iğneler yaptı. Fakat iğneler işe yaramadı ve doktoru başka hiçbir tedavinin etkili olmayacağını itiraf edince E’nin bundan sonraki yaşamı cehenneme döndü. Sürekli gergin ve sinirli olan mühendis kulak çınlamasından asla kurtulmayacağı gerçeğiyle sürekli huzursuzdu. Oysa nelere başvurmamıştı ki? Amalgam dolgusunu çıkarttırdı.Yatak odasında detektörle formaldehit sızıntısı aradı,Ortopedistine boyun omurunu kontrol ettirdi ve boyunluk kullanmaya başladı. Ozon terapisi ve magnezyum terapisi gördü. Ama hiçbiri fayda etmedi. Hastane boşuna!Günlerden birinde diğer kulağında da bir çınlama sesi duyunca nihayet hastaneye yatmaya karar verdi. Damarlarına kan dolaşımını hızlandıracak litrelerce enfüzyon sıvısı aşılandı, tabii yine hiçbir etkisini görmedi. ‘Hatta durum git gide kötüleşiyordu’ diye anlatıyor E. ‘Çınlama sadece bir kez bir saatliğine, komşumun güzel bir arkadaşıyla birlikte elinde bir demet gülle beni ziyarete geldiği sırada yok olmuştu.’Ama ne var ki bir yıl sonra durumu iyice kötüleşti. Emeklilik vakti geldiğinde antidepresan almaya başladı ve kendisi gibi tinnutus hastalarından oluşan bir gruba katılarak derdine çare aramaya başladı. Grubun yöneticisi iki yıl sonra kendisini daha iyi hissettiğini anlattığında ilk kez bir umut doğmuştu içime, diyor. Bugün kulak çınlamasını hala duymasına rağmen hiç rahatsız olmuyor, tıpkı buzdolabının sesi gibi kulağındaki tiz sese de alışmış ve uzun bir süreden beri antidepresan da kullanmıyor. Yaşamayı öğrenmekGerçekten de tinnutus hastaları için kulak çınlamasıyla yaşamayı öğrenmek tek çıkar yol. Şiddeti yaşla birlikte artan tinnutus hastalığı toplumun %17’sinde görülürken, yaşlı nüfusun %33’ünü etkilemekte. Tinnutus erkeklerde ve kadınlarda eşit oranda görülmekte ve hastaların %50’sinde çift taraflıdır. Tabii ki kulak çınlamasıyla yaşamaya alışmak hastalar için pek kolay olmuyor ve birçok hastanın yakınmasından yararlanarak mucizevi ilaçlar hakkında
haberler yayımlayan medya sayesinde örneÄŸin Almanya’da ‘tedaviye dayalı bir endüstri’ geliÅŸti diyor tinnutus konusunda uzman Alman KBB doktoru Eberhard Biesinger. Alman Cochrane Merkezi, Cochrane Library projesi çerçevesinde tinnutus hakkında bugüne deÄŸin yayımlanan tüm bilimsel makaleleri bir araya toplayacak. Bugüne kadar elde edilen sonuçlar bile ilgi çekici. Kan dolaşımını destekleyen enfüzyon veya tabletler uzun bir süredir varlığını koruyan tinnutus hastalığında tamamen etkisiz. Akut kulak çınlamasındaki etkileri de henüz kanıtlanmamış. Ä°laçlar buna raÄŸmen hala yaygın olarak hastalara verilmekte üstelik bunlara Novocain gibi lokal anestezi ilaçları veya Lidocain enfüzyonu da dahil. Ä°laca dikkatOysa tam da bu iki ilaç uzmanları endiÅŸelendirmekte. Çünkü Lidocain ve Novocain, tinnutus hastalığı için onaylanmamış ve yaÅŸamı tehdit eden yan etkilere neden olabiliyorlar. Basınçlı oksijen tedavisinin de ne kronik ne de akut kulak çınlamasında etkili olduÄŸu kanıtlanmış deÄŸil. Bununla birlikte piyasada alternatif tıp tedavileri olarak önerilenler kuÅŸkusuz en anlamsızları. Mesela tepili sinyal terapisi gibi. Bu aletler özellikle de arterit ve osteoporoz tedavilerinde de uygulandığı ortopedi alanında kullanılmakta. Ãœreticilerin açıklamalarına göre bu aletler sözde atımlı elektromanyetik alanlarla dokuyu uyarıyorlar. Oysa uzmanlar bu yöntemin de kesinlikte kanıtlanmadığını söylüyorlar. Lazer terapisi, cilde yapıştırılan renkli plasterler, akupunktur ya da ‘kulak mumu’ adlandırılan aletle yapılan tedaviler ÅŸarlatanlığa sınır tanımıyor. Sevilen yöntemler arasında gevÅŸeme terapisi de var. Kulak çınlamasının strese baÄŸlı olarak arttığı düşünülürse aslında bu tedavi akılcı olabilir. Fakat çınlamayı tamamen yok etmek için tek başına yetersizdir. Bu deneyimi, on yıl kadar önce evinde bir vızıltı sesi duyan Ufuk U. da yaÅŸamıştı. U. önce evindeki aletlerden kuÅŸkulandı, ne olabilirdi buzdolabı mı, kalorifer mi? Uzun arayışlardan sonra vızıltının aslında kulağından geldiÄŸini fark etti. U., Qihong ve Tai Chi de dahil olmak üzere akla hayale gelmeyecek UzakdoÄŸu kökenli alternatif terapi yöntemlerini öğrendi ve uyguladı. ‘Tüm bu terapiler kulak çınlamasını her an hatırlatmak dışında baÅŸka hiçbir iÅŸe yaramadı’ diye anlatıyor Ufuk bey. Sonunda depresyona giren hasta intiharın eÅŸiÄŸine geldiÄŸinde ya ÅŸimdi teslim olacaksın ya da bununla yaÅŸamaya alışacaksın diyerek kulak çınlamasıyla yaÅŸamaya karar verdi ve o andan itibaren kendisini çok daha iyi hissetmeye baÅŸladı. Bir psikomatik hastalıklar kliniÄŸinin yöneticisi, hatalı tedavi yöntemleri yüzünden hastaların tinnutusun ne ÅŸekilde geliÅŸtiÄŸini bile doÄŸru dürüst öğrenemiyorlar diyor. Bazı hastalar içkulakta bir dolaşım bozukluÄŸu olduÄŸunu sanıyorlarsa da hastalığın dolaşım bozukluÄŸuyla ilgisi çok ender görülen bir durumdur. Bazı uzmanlara göre tinnutus beyinde oluÅŸmakta. Kökeni beyinde mi?ÖrneÄŸin gürültü, iÅŸitme kaybı ya da ilaçların yan etkisine baÄŸlı bozukluklar veyahut da iyi huylu bir tümör nedeniyle iÅŸitme sinirinde geliÅŸen hasarlar yeni tinnutus modeline göre hastalığın kökenleri olarak kabul edilmekte. Ä°lginç olan ise beyindeki geliÅŸme. Yeni modele göre organik bozukluk ilk baÅŸta iÅŸitme kanalındaki (kulaktan beyne giden yol) sinir liflerindeki etkinliÄŸi bozuyor. Ve beyin, bu bozuk sinir hücresi etkinliÄŸini gürültü olarak deÄŸerlendirmeye baÅŸlamasından itibaren tinnutus geliÅŸiyor. Küçük hasarlara baÄŸlı olarak azalan uyartıların azalışı tıpkı bir bacağın veya kolun yokluÄŸundaki etkiyi yaratıyor, bu açıdan bakıldığında tinnutus bedensel bir aÄŸrı türü olarak tanımlanabilir. Beynin dışarıdan gelen seslerin yokluÄŸuna ne derece duyarlı bir ÅŸekilde tepki verdiÄŸini üniversite öğrencileriyle yapılan bir deney göstermekte. Ses yalıtımlı bir odada on denekten dokuzu birden bire kulağında bir çınlama sesi duymaya baÅŸlamış. Kulak çınlamasının gerçek bir soruna dönüşmesinde özellikle de beynin duyu merkezi olan limbik sistem sorumlu. Limbik sistem uyartıları negatif olarak deÄŸerlendirerek duyulmamasını engellemekte. Amerikan Hastanesi’ndeTinnutus oluÅŸumuyla ilgili bu karmaşık model gerçekten de yeni bir terapinin yolunu açtı. Tinnutus Retraining Terapi olarak adlandırılan yöntem, kulak çınlamasının açtığı ruhsal sorunları hafifleten bir tedavi türü. Bu yöntemde iÅŸitme sistemi, limbik sistem ve otonom sinir sistemi arasındaki refleksler bir iÅŸitme cihazı ya da sürekli ses üreten bir ‘maske’ yardımıyla yeniden eÄŸitilmeye çalışılır. Hastanın kulak çınlamasıyla daha kolay yaÅŸaması ve tinnutusun zamanla ortadan kaldırılmasına dayanan tedaviyle hastanın düşüncelerinin belirlenmesine ve bu düşüncelerin geçerliliÄŸi ile savaÅŸmasına ve daha yapıcı düşünceler oluÅŸturmasına yol gösterilir. Kısacı TRT olarak da bilinen Tinnutus Retraining Terapi ülkemizde ilk olarak VKV Amerikan Hastanesi’nde uygulanmaya baÅŸlanmış. Uzmanlar bununla birlikte Retraining terapisinin de beklenildiÄŸi kadar iyi sonuç vermediÄŸini söylüyor. Tinnutus hastalığındaki en büyük sorun aslında gerçekten etkili olan bir terapinin bulunmamasından kaynaklanmakta. Bu ÅŸekilde kendilerini ihmal edilmiÅŸ hisseden hastalar kulak çınlamasından baÅŸka hiçbir ÅŸey düşünemez oluyorlar. Oysa en etkili tedavi bile kiÅŸinin bu rahatsızlığı aklından çıkartmaması halinde iÅŸe yaramıyor. Bu yazının kaynakları: Spiegel 26/2004, http://kbb.atauni.edu.tr/doc/Tinnutustedavisi/doc, www.amerikanhastanesi.com.trÂ
button