OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 09, 2000 00:00
YUVAM DÄ°YEBÄ°LECEĞİM YER Yuva yaÅŸayan her insanın sahip olmaya, sahipse korumaya çalıştığı herhangi bir "yer"dir. Sevgilinin koynundadır yeri kimine göre, bazıları için çocuklarının koÅŸuÅŸturduÄŸu yerdir. Bir kısmı da nohut oda bakla sofa, ama "tencerenin kaynadığı" yerdir.Dört duvardan, bir ocaktan oluÅŸmaz yuva. Onun sıcaklığı yürekten gelir, sevdiÄŸiniz müddetçe ısınırsınız orada. Yeterince sıcak olmasa da ısıtan, doyurmasa da asla aç bırakmayan yerdir. Hepimizin gizli gözyaÅŸlarını döktüğü, en kışkırtıcı kahkahaları attığı, sevdiÄŸi, sevildiÄŸi ve seviÅŸtiÄŸi yer...Ä°nsan hep hasret duyar yuvaya, gurbete gider bazıları, dönüp kurabilmek uÄŸruna. SevdiÄŸini kaçırır kimisi zalim bir babanın elinden, yuvasına yürek olsun diye. Kimileri asker yolu gözler, yuvasını kurmak için, kimileri okul yolu. Kışlalarda en çok bu hasretle yatar asker, bazı okul yurtlarında hıçkırıklar yükselir yorgan altından yuva özlemiyle.Bazen sevgiliyle yuva kurmak için büyük kavgalar verilir. Ne akan gözyaÅŸları umursanır, ne dökülen kanlar. Öylesine büyüktür ki arzu, daÄŸlar delinir, Mecnun olunur, Kerem olunur.Bir demet karanfille, soÄŸuk bir ayazda, dakikalarca beklenir yuvayı ısıtacak o yürek için. Yükler taşınır, omuzların kilolarca ağırlık altında ezilmesine aldırmadan. Ayakların ıslanmasına aldırılmaz derelerden geçerken. GüneÅŸin teni kavurduÄŸu hissedilmez, ellere batan dikenin acısını duyulmaz pamuk toplarken. Kiminde yuvaya dönüş hasretidir, kiminde yuvayı kurma hasreti bu acıyı yok sayan.Niyedir bunca dayanılmaz olan çekiciliÄŸi bilir misiniz?.. Bir çift göz arar bazen insan kendisine sevgiyle bakan, bir ezgili ses duymak ister mutfaktan ismini seslenen, en çok da çocukların oynayıp gülüştüğü bir odaya bakmak ister, kapı aralığından.Orada bir minik kedi sırnaşır mırıldayarak bileklerinize, kucağınıza alır seversiniz. Her okÅŸayışınızda bir dert kanatlanıp uçar gider yüreÄŸinizden. Penceresinden baktığınızda -kar da yağıyorsa dışarıda- bir çay demlersiniz. Kestane kavurursunuz yuvanın sıcağında.Çocuklar ayva koparmak, çaÄŸla düşürmek için üşüşür bahçesine güz öncesinde, yahut ilkyazda. Aldırmadan debdebeye, çocukların neÅŸeli gülücüklerine siz de katılırsınız.Bu sıcağı hiç tatmamış ve bilmemiÅŸ insanlar vardır. Anlayamazlar bu özlemi. Kocaman kocaman açarlar gözlerini anlayabilmek için insanların neden bu özlemle çırpındığına.Bir eve yerleÅŸip dayayıp döşeyebilirsiniz. Bambu koltuklar, cam vitrinler, süslü çerçeveler asabilirsiniz duvarlarına. Halılar serip duvardan duvara, oturup yuvam diyebilirsiniz bir mekana. Oysa sizi ısıtan ve gözlerinizin ışıldamasını saÄŸlayan ÅŸeyin, bir sevgilinin kalbi, yahut çocukların gülümsemesi olduÄŸunu bilmiyorsanız "yuva" sahibi olamazsınız.Ä°ster bombaların düştüğü, kurÅŸunların uçuÅŸtuÄŸu bir zamanda olsun, ister yer azgın bir ejder gibi silkinip üzerindekileri attığı zamanda, hep yuvadır insanlara yaÅŸama azmini aşılayan ve onları yaÅŸatan. Yuvayı yıkan ne bombadır ne kurÅŸun. Yuvayı yıkan her zaman insanın kendisidir.Bazen kendi yuvasını kendi yıkar, farkına bile varmadan. O insan ki kurtulamamıştır doÄŸduÄŸu ve büyüdüğü yuvanın sıcaklığından. KaybetmiÅŸtir umudunu ve hiç ulaÅŸamayacağına inanır kendi evinde o sıcaklığa bir daha. Elindekini güzelleÅŸtirmeyi bilmez, kendinden bir ÅŸeyler katmaz... Sahip olduÄŸu yuvada yitirmiÅŸtir o çocuk saflığını artık. "Ev" olmuÅŸtur o yuva, hiçbir yürek ısınmaz o yerde. Geri geri gider ayakları, ve aÄŸlar; içten içe yitirdiÄŸi yuvasına nedenini bilemeden.Oysa bir akÅŸam elinde bir demet çiçekle kapısına dayanıp, zili çaldığında kapıyı açan kiÅŸiye -onu birdaha hiç göremeyecekmiÅŸ bakarak- "seni seviyorum" dediÄŸinde evini yeniden yuva yapacak yangını baÅŸlatacaktır. Ama bunu yapmaya ne cesareti ne de umudu yoktur...EÄŸer bir yuvaya sahip deÄŸilseniz. YüreÄŸiniz her an uçacak gibi kanat çırpmıyorsa, yahut özlemiyle yanıp tutuÅŸmuyorsanız niye çabalıyorsunuz?..Çekilin ve ölmeyi bekleyin ki karanlığınız önümüzü tıkamasın.tutyolc@yahoo.com Cem CEM - 9 Åžubat 2000, ÇarÅŸamba Â
button