Röportaj: Sema DENKER Fotoğraflar: Yaşar ANTER (DHA-BODRUM)
Oluşturulma Tarihi: Nisan 19, 2008 00:00
Boynundan aşağısı felç olan işadamı Ahmet Bayer, bacaklarını hareket ettirmeye başladı.
Önceki yıl Bodrum'da yaptığı dalış sırasında vurgun yiyen ve boynundan aşağısı felç olan işadamı Ahmet Bayer, vücudunun üst kısmından sonra bacaklarını da hareket ettirmeye başladı. Aylar sonra yeniden otomobil kullanmaya başlayan, geçtiğimiz hafta sonu gittiği Bodrum'da sürat teknesiyle tek başına dolaşan Bayer, "Ne kadar sağlıklı olduğumu resimlerden de görebiliyorsunuzdur. Artık tek başıma bir yere tutunarak kalkabiliyorum. Paralel barda tutunarak yürüyebiliyorum. Gördüğünüz gibi tekneyi tutunarak tek başıma kullanabiliyorum. Arabamı da öyle. Kısmetse bu yaz yürüyüşümü hep birlikte kutlayacağız" diyor.
Yaklaşık iki yıl önce Bodrum'da dalış yaparken vurgun yiyen ve boynundan aşağısı felç olan Ahmet Bayer, önce Almanya'daki "B.G" adlı rehabilitasyon kliniğinde tedavi görmüş, ardından da Türkiye'de fizyoterapist Nazan Güney'le
Ahmet Bayer, gaz ve frene basmak için bir Türk ustanın hazırladığı düzenek sayesinde arabasını rahatlıkla kullanıyor. |
birlikte çalışma yapmıştı. Ve bu sayede vücudunun üst kısmını kullanmaya başlamıştı. Her geçen gün hızla iyileşen Bayer, yaz yaklaşırken yeniden Bodrum'da sahibi olduğu Club Flipper'a yerleşti.
Yanında fizyoterapistini de götüren işadamı, her gün altı saat fizik tedavi hareketleri çalışarak yaza kadar yürümeyi hedefliyor. Bir yıl önce vücudunun üst tarafını hareket ettirmeye başlayan ünlü işadamı, şimdi bir yere tutunarak ayağa kalkabiliyor, paralel barda tek başına yürüyebiliyor. Otomobil ve tekne kullanmaya da başlayan Bayer, hem bu keyfini hem de engellilerin Türkiye'de karşılaştığı sorunları Kelebek'e anlattı:
VERGİ ÇOK AĞIR
"Ne kadar sağlıklı olduğumu resimlerden de görebiliyorsunuzdur. Artık tek başıma bir yere tutunarak kalkabiliyorum. Paralel barda tutunarak yürüyebiliyorum. Gördüğünüz gibi tekneyi tutunarak tek başıma kullanabiliyorum. Arabamı da öyle... Yalnız araba konusunda bir şey söylemek istiyorum. Türkiye'deki yasalara göre sadece 1600 cc olan engelli arabaların ithalinden vergi alınmıyor. Ancak 1600 cc sınırı olması engellilerde sıkıntı yaratıyor. Çünkü bizim yanımızda taşıdığımız malzeme çok fazla. Tekerlekli sandalyemiz var, rampalarımız var, yanımızda birisi bulunuyor vs... O yüzden bizim araçların geniş ve büyük olması gerekiyor. Mesela benim şu an kullandığım, bir engelli cipi... Bunu ben yurt dışından 50 bin dolara aldım. Ama 70 bin dolar da vergi ödedim. Her engelli bunu alamaz, gücü yok. O yüzden yasanın değişmesi gerek. Bu arada resimlerde gördüğünüz elimdeki aparat, gaz ve frene basmam için yapılan bir aparat. Bu aparat Türkiye'de Halis Usta tarafından yapılıyor ve fiyatı da
800 YTL. Engelli ruhsatına da kaydedilebilen, yasal bir aparat bu. Onun sayesinde arabamı çok rahat kullanıyorum..."
YASA YÜRÜRLÜKTE AMA İCRAAT YOK
"Birçok yerde ve alışveriş merkezinde engelliler için park yeri yok. Olanlar da amaca hizmet etmiyor. Çünkü engelliler için ayrılan park yerlerinin, iniş ve binişleri gerçekleştirmek için diğerlerine göre daha geniş olması gerekir. Buna dikkat edilmiyor veya aramızdaki bazı düşüncesizler engellilere ait park yerlerini işgal ediyor. Bu konuda bir yaptırım uygulanmıyor. Gelişmiş ülkelerde engelli park yerini bloke ettiğinizde, 100 Euro'dan 500 Euro'ya kadar ceza veriliyor ve araç derhal çekiliyor. Devlet dairelerinde de engelli kişinin işlerini yapabilmesi için etraftaki insanların onu tekerlekli sandalyesiyle kaldırarak birkaç kat taşıması gerekiyor.
2005 yılında Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinde engelliler yasası yürürlüğe girdi. Buna göre 2012 yılına kadar tüm yollar, devlet daireleri, halka açık
sinema, tiyatro, lokanta ve alışveriş merkezi gibi alanların, engellilerin engellerle karşılaşmadan kullanabileceği şekilde düzenlenmesi gerekiyordu. Yıl 2008... Neredeyse yolun yarısı... Bu konuda sadece bazı belediyelerin ve özel teşebbüsün yapmış olduğu birkaç çok güzel örneğin dışında organize bir çalışma yapılmadı. Devletin bir biriminin bu işi çok ciddi şekilde ele alması gerekir. Dünya standartlarında neler yapılması gerektiği bellidir. Örneğin her yerde basamakların yanına ve kaldırımlara, köşe başlarına rampa yapılması, alışveriş merkezlerinde 8 kişilik asansörlerin olması gibi...
Fiziksel engeliler merdivenlerden dolayı, evlerinden çıkamıyorlar. Çıktıklarında da engellilere uygun toplu taşıma araçları bulamıyorlar. Bulsalar bile gittikleri yerlerde merdivenlerle karşılaşıyorlar. Başkalarının yardımına muhtaç kalıyorlar. Bunun için evden çıkmamayı tercih ediyorlar. Bu çok can acıtıcı bir durum..."