Oluşturulma Tarihi: Nisan 09, 2008 00:00
84 yaşında hayata veda eden Charlton Heston, geride "Ben-Hur", "Maymunlar Cehennemi" gibi başyapıtların yanı sıra tartışmalı bir politik geçmiş bıraktı. Muhafazakár Amerikalılar şimdi, ’büyük yurttaş’ kabul ettikleri Amerikan değerlerinin yılmaz savunucusu, II. Dünya Savaşı’nın telsiz operatörü Ben-Hur için ağlıyor.
4 Ekim 1923’te Amerika’nın Illinois eyaletinin Evanston şehrinde doğan John Charles Carter, daha sonraları annesinin kızlık soyadı (Charlton) ve üvey babasının soyadı (Heston) isimlerini birleştirerek Charlton Heston adıyla anıldı. Gençlik yıllarında tiyatroyla ilgilenen Heston, II. Dünya Savaşı patlak verince Amerikan Hava Kuvvetleri’ne girdi. İki yıl B-25 uçaklarında telsiz operatörlüğü yapan genç Heston, savaş sonrası sivil hayata uyum sağlamakta epey zorlandı.
Bir süre Broadway’de Shakespeare oyunlarında rol alan Heston, 1952’de "The Greatest Show on Earth" filminde canlandırdığı Brad Braden karakteriyle adını Hollywood’da duyurdu. Asıl büyük başarıyı ise dört yıl sonra "10 Emir" filminde canlandırdığı Hz. Musa rolüyle elde etti. Atletik vücut yapısı, gür sesi ve yakışıklılığıyla bütün yapımcıları peşinden koşturuyordu. 1950’li ve 60’lı yıllarda görkemli tarihi yapımlarda rol alan Heston, sinema tarihinin en etkileyici yapımlarından biri olan "Ben-Hur"daki olağanüstü performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar kazandı (Bu filmde yer alan 15 dakikalık at arabası yarışı hálá sinema tarihinin unutulmaz sahnelerinden biri olarak anılır). Heston artık Hollywood’un en çok kazanan oyuncularından biriydi.
YIKILMIŞ ÖZGÜRLÜK HEYKELİNİ KİM UNUTABİLİR Kİ Heston’ın sinema tarihine geçen bir diğer performansı da "Maymunlar Cehennemi"ndeki George Taylor rolüydü. Filmdeki yıkılmış Özgürlük Heykeli sahnesi birçok kuşağı derinden etkiledi. The New Yorker’ın
film eleştirmeni Pauline Kael, "Maymunlar Cehennemi" filmi için kaleme aldığı yazısında "Bu filmin başrolünü Charlton Heston oynamasaydı filmin etkisi asla bu kadar güçlü olmayacaktı. Amerikan gücünü simgeliyordu adeta" demişti.
1970’li yıllar da Heston için çok parlak geçti. Başarılı bir bilimkurgu sayılan "The Omega Man" (1971), tarihi dramalar "Julius Caesar" (1970), "Antony ve Cleopatra" (1972) ve "Deprem" (1974) gibi felaket filmlerinde rol aldı. Heston, 80’li yılların ikinci yarısından itibaren sinema kariyerinde yardımcı roller üstlendi, TV şovlarında ve dizilerde rol aldı. Ancak bu dönemde de kalitesini konuşturdu "Andersonville Diaries" (1996) dizisindeki performansıyla Emmy adaylığı kazandı.
SON GÜNLERİNDE AİLESİNİ BİLE HATIRLAMADICharlton Heston, Hollywood’un çılgın yaşam tarzının dışında sade bir hayat sürdürdü. 1944’te evlendiği eşi Lydia Clarke’den hiç ayrılmadı. 64 yıl süren bu evlilikten Heston iki çocuk sahibi oldu. Heston’ın hayatının son yılları Alzheimer hastalığının pençesinde kıvranarak geçti. Oscar’lı aktör, son aylarında büyük bir hafıza kaybı geçirdi, eşini bile hatırlayamaz duruma geldi. Geçtiğimiz pazar günü Beverly Hills’teki evinde 84 yaşında hayata veda eden Heston, geride "Ben-Hur", "10 Emir", "Anthonius ve Cleopatra", "Julius Ceasar", "Big Country", "Maymunlar Cehennemi", "Deprem", "Airport" gibi birçok başyapıt bıraktı.
Musa’dan sonra yaşamak zormuş
Charlton Heston, yaptığı sıra dışı açıklamalarla da tanınıyordu. İşte bunlardan birkaç örnek:
n Sinema kariyeri boyunca Orson Welles, Sam Peckinpah, William Wyler, George Stevens ve Anthony Mann gibi yönetmenlerle çalışan Heston, bir röportajında "Bu adamlardan dört veya beş tanesi herkesin ’bütün zamanların en iyi yönetmenleri’ listesinde bulunur. Eğer bu adamlardan azıcık bir şeyler öğrenebilmiş olsaydım ben de çok büyük bir yönetmen olabilirdim" demişti.
n "Büyük roller hep Shakespeare rolleridir.’’
n "Filmlerimde üç başkan, üç aziz ve iki dahiyi canlandırdım. Eğer bu bir kimlik sorunu yaratmıyorsa, hiçbir şey yaratmaz.’’
n "Musa’dan sonra yaşamak zormuş!’’ (10 Emir filmi için)
n "Kusursuz bir performans verdiğinize inandığınız an, artık çıkıp gidebilirsiniz.’’
n "İnsanlar 35 yıldır muhafazakár düşüncelerim yüzünden işimi kaybedebileceğimi söyleyip durdu. Ama ben hiç umursamadım."
n "Şahane bir hayat yaşadım. İki kişiye yetecek kadar yaşadım"
Bir zamanlar liberaldiCharlton Heston’ı genç nesil, Amerikan muhafazakár değerlerinin yılmaz savunucusu olarak gördü ancak usta aktör, 1960’lı yıllarda liberal düşüncenin savunucusuydu. 1963 yılında Martin Luther King’in yanında Washington’daki yurttaş hakları yürüyüşüne katılan Heston, daha sonra keskin bir politik dönüşle (1964 ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı) Cumhuriyetçi muhafazakár senatör Barry Goldwater’ın hayranı oldu. Kendisi bu değişim için "Benim politik duruşum değişmedi ama Demokrat Parti’nin politikası değişti" demişti. Hayatının son dönemlerinde muhafazakár politik görüşleriyle öne çıkan Heston, en büyük tepkiyi de Ulusal Silah Birliği’nin (NRA) başkanı olarak elde etti. ABD’de okullardaki silahlı eylemler gündeme geldiğinde de "Ben ölmeden silahımı elimden alamazsınız" diyerek bireysel silahlanmayı savundu. Michael Moore belgesel filmi "Bowling for Columbine"ın çekimleri sırasında bireysel silahlanma konusunda Heston’la röportaj yapmak için evine kadar gitmiş ama Heston röportajın orta yerinde yürüyüp gitmişti.