Güncelleme Tarihi:
“Yurtdışıyla ilgili hiçbir şey yapmama kararı aldım. Hiçbir fuara gitmiyor, yurtdışına mal satmıyorum. Çünkü kendi ülkesinde kuvvetli olmadan yurtdışına açılmak, tasarımcıyı girdaba sokuyor.”
2010 yaz tasarımlarınızın konseptini “Kabullen ya da Değiştir” sloganıyla sunuyorsunuz. Neden? Bahar Korçan, yeni koleksiyonunu ve moda anlayışını Hafta Sonu dergisine anlattı. Ünlü tasarımcı, aldığı radikal kararı da dergiyle paylaştı: “Yurtdışıyla ilgili hiçbir şey yapmama kararı aldım.
- Hayata dair bir şeyleri anlatmak istedim. İnandığım bir felsefe var; bir olma felsefesi. Evrendeki her şey bir ve hepsi bir küre içinde. Aslında küçücük bir noktayız ama bazen bunu unutup öyle şeylere kapılıyoruz ki... Bu yüzden farkındalığın ve kimlik yolculuğunun üstüne gitmek istedim. ınsan olarak sert köşelerimiz var, fakat o köşeler farkındalıkla birleşince yumuşamaya başlıyor. Onun için bu koleksiyonda enteresan amip desenlerine yer verdim.
İşiniz açısından bakınca en önemli özelliğiniz ne sizce?
Hiçbir fuara gitmiyorum, yurtdışına da mal satmıyorum."
- Derinden solumayı seviyorum. Bu ukala bir cümle değil, benim oluş şeklim. Bir şeyi tüketiyorsam, bir yerde soluk alıyorsam, o zincire zarar vermemeliyim. Kimim, neyim, nasıl duruyorum bilmeliyim. Bu felsefeyi anlatmak açısından moda tasarımcılığı en keyifli iş.
İŞE PARA GİRİNCE ÇOK SIKILIYORUM
Koleksiyonunuzda kızınız Lal’in çizdiği desenlerden yararlandınız...
- Evet, Lal çok farklı bir enerji. Onun parmağının değmesiyle farklı bir Bahar Korçan koleksiyonu ortaya çıktı. Ben bir şeyler çizmiştim ama hâlâ birkaç karaktere ihtiyacım vardı. Lal de Robert Koleji’nde okuyor, lise sona geçti ve “Üniversiteyi ne yapayım?” durumlarında. Grafik ve görsel tasarım konusunda eli çok iyi. “Bana çizsene bir şeyler” dedim, “Tamam” dedi ve çizdi. Çok keyifli oldu, biz anne-kız çok eğlendik.
Sürekli çalışan ve üreten birisiniz. Peki bir anlık da olsa sıkıldığınız olmadı mı hiç?
- Tabii ki oldu. Üretme kısmıyla ilgili hiçbir sıkıntı olamaz, çünkü o sizin yaşam şekliniz ve öyle ayakta kalıyorsunuz. Ama işin içine para girdiği zaman ben çok sıkılıyorum. Çünkü ikisi tamamen ayrı dünyalar.
Kendi tasarladığınız parçaları kullanıyor musunuz?
- Evet. şu anda üzerimdekiler de kendi tasarladıkla-rımdan.
Takip ettiğiniz yerli ve yabancı tasarımcılar kimler?
- Türki-ye’deki bütün tasarımcıları takip ediyorum. Moda Tasarımcıları Derneği Başkanı olduğum için hepsinin ne yaptığından haberim var. Çok keyifli buluyorum işlerini.
ALIŞVERİŞ MERKEZİNDE DOLAŞMAYI HiÇ SEVMEM
Alışverişle aranız nasıl?
- Ben alışveriş merkezinde dolaşmayı hiç sevmem. Bunlar mesleki deformasyonlar. Çünkü çok doyuyorsunuz. Ancak Lal isterse, onunla beraber bir şey yapıyoruz.
Gelecek hedefleriniz neler, yurtdışı projeleri var mı?
- İki yıldır yurtdışıyla ilgili hiçbir şey yapmama kararı aldım. Hiçbir fuara gitmiyorum ve yurtdışına da şimdilik mal satmıyorum. Çünkü kendi ülkesinde pazarı sahiplenme anlamında kuvvetli olmadan yurtdışına açılmak, tasarım-cıyı girdaba sokuyor. Kökünüzün olduğu yerde kuvvetlenmek gerekiyor ki, başka tarafa tohumları atın.
BİZ İYİYİZ
Türkiye’nin dünya modasındaki yeri hakkında ne söylersiniz? ıstanbul Fashion Days’in (IFD) sizce bu açıdan büyük katkısı olacak mı?
- İhracat rakamlarına bakın, Türkiye Avrupa Birliği’ne dahil olmamasına rağmen Avrupa’nın altıncı büyük ekonomisi. Bunun önemli bir kısmını da tekstil teşkil ediyor. Eğitime bakarsak da yanılmıyorsam 19 üniversitemizde moda tasarımı eğitimi veriliyor. Yani aslında biz bu işin içine girmişiz. Benim markam 1992’den beri var. Aynı şekilde Hakan Yıldırım, Arzu Kaprol de öyle... Bunlar olgunluk için iyi zamanlar, bunu dünyaya anlatmak gerekiyordu. Bu organizasyon da onu sağladı. Biz sektör olarak farkımıza vardık, ‘biz iyiyiz’ diyebildik. Bunu ülke için yapmamız lazım, bu organizasyonun amacı bu.