Güncelleme Tarihi:
Gazetede yayımlanan “Muhteşem Yüzyıl özel bölüm” başlıklı yazıda, “Biz Yunanlılar, onca tarihimize rağmen dünyada 150 milyon izleyiciyi etkileyecek bir tarihi şahsiyeti, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kanuni Sultan Süleyman için dediği gibi milli açıdan saygısızca bile olsa ön plana çıkarma cesaretini gösterebilir miydik?” sorusu soruldu.
Büyük İskender’i bile Yunanlılar gibi milliyetçi sendromlardan etkilenmeyen yabancı senaryo yazarları ve yönetmenlerin sinemaya aktardığı hatırlatılan yazıda, örneğin Bizans İmparatoru Nikiforos Fokas’ın eşi Theofanu’nun tahtı ele geçirmek için sevgilisi Tsimiski ile çevirdiği entrikaları konu alacak bir dizinin, Yunanlıların histerik ihbarları ve tehditleri yüzünden fazla dayanamayacağı kaydedildi.
Yazıda şu tespitler yapıldı:
- Türkiye, Yunanistan’ın aksine kültür açısından dünyaya açık. Kültürel tecrit de siyasi tecridin habercisidir.
- Kültürel canlılığı sınırları dışında pek tanınmayan bir millet, kendi “mito”sunu yaratamaz. Geçmişte yaratmış olsa bile canlı tutamaz. Böyle bir millet de dünyada sempati ve hoşgörü göremez.
- “Muhteşem Yüzyıl”, belki tarihi açıdan güvenilir olmayabilir, ucuz bir yapım olabilir: Ancak bu dizi Türk tarihinin bir dönemini masala dönüştürerek, Türkiye’nin tarihi ile ilgisi olmayan büyük insan kitlelerine hitap etmeyi başardı.
- Biz Yunanlılar uzun geçmişi olan tarihimizi işlemeyi başaramıyoruz. Sadece dizilerde değil edebiyatta da yapamıyoruz. Onca tarih içerikli kitaplar yazıyoruz ama bir tanesi bile ülke sınırları dışında ilgi çekmiyor.
- Başbakan Erdoğan ister dediklerinde haklı olsun, ister kızsın ama “Muhteşem Yüzyıl”, bizim buralarda “Helenizm’in yok olmasını hedefleyen Türk propagandası yapılıyor” naralarını atanlar dahil dünyada 150 milyon insan tarafından izleniyor.