Yeşim ÇOBANKENT
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 2009 00:00
Herkesin yaptığının tersini yaptı Aylin Aslım. Önceleri mırıldanarak şarkı söyleyen naif bir genç kızdı. Yaş aldıkça bağıra çağıra sert şarkılar söyleyen öfkeli bir kadına dönüştü. Yaklaşık 10 yıl önce çıkardığı ilk albümü “Gelgit”, yumuşak bir “yağmurlu hava-süt-kurabiye” ruhuna sahipti. Yeni albümü “Canını Seven Kaçsın”da ise göğsünü gere gere “İçtim içtim rezil oldum/Beyoğlu’na vezir oldum” diyor. Artık karşımızda naiflikle hayatta kalamayacağını öğrenmiş, yaşadıklarını alaycı ve sivri dilli şarkılara dökmüş bir kadın var: Zaten rock böyle bir müzik, isyan ne zaman tatlı dilli olmuş ki?”
İnsan merak ediyor, şarkı söylemeyi Aylin Aslım kadar seven biri neden albümleri arasına böyle uzun aralar koyar ki? “Bütün zamanım beklemekle geçmiyor, çok konser veriyorum. Şarkılarımı kendim yazdığım için tekrara düşmek istemedim. Böylesi ticari açıdan daha az riskli ama çok popülerleşen müzisyenler dışında bu işin cefası sefasından daha fazla. Türkiye fakir bir ülke, sanattan para kazanmak zor. Bilmem kaç yıl kalacak bir şey ortaya çıkardığında bundan mutlu olmak her şeyden önemli.”
Aylin Aslım ne popüler ne de alternatif. İki arada bir derede. “Tercihlerim de, hayat da, beni bu yöne getirdi” diyor. Bir şemsiye altına girmeyi her zaman tedirgin edici bulmuş. Öyle ki müzik şirketleri bir şey dayatamasın diye, son albümünü kendisi finanse etmiş: “Artık söylemek istediklerimden daha eminim ve arkama destek alacağım diye bundan taviz vermek istemedim. Kimse inanmadığım bir şeyi yaptıramaz ve bu özgürlük her şeye değer.”
KURTLARLA KOŞAN KADINLAR
Yeni albümü Canını Seven Kaçsın’ın kapağında vahşi ve çarpıcı bir imaj yapmış Aslım. Fotoğraflar akla Kurtlarla Koşan Kadınlar’ı getiriyor. Yani Clarissa P. Estes’in kült kitabını. Tam isabet: “Bu kitabı arkadaşım Ece (Temelkuran) önermişti. Olmak istediğim kadın tiplemesi. Kendi vahşi doğasından kopmamış ve bunu bozmaya yeltenenlere izin vermeyecek kadar güçlü. Kadınlar bu gücün farkına varmadan ölüyor. Hassasiyeti ve sezgilerinin gücü erkek egemen sistem tarafından bastırılıyor. Oysa zor şartlarda hayatta kalabilmek için kendine inanmak en önemli şey. Sadece kadınlar değil, erkekler de doğalarından ve doğadan koptukça deliriyor.”
Albümün, sert ritimleri ve lafı dolaştırmayan alaycı sözlerine kayıtsız kalmak zor. Aslım, nereye gideceğini bilmeyen naif bir genç kızdan ne istediğini bilen bir kadına dönüşme hikâyesini anlatıyor: “İlk albümü yayınlamak için 1.5 yıl kapı kapı dolaşmak, konser verecek dinleyici bulamamak ve 2001 krizi, ‘Acaba yanlış yolda mıyım?’ sorusunu sordurttu. Kırılganlığını bilinçli bir şekilde korumak, bunu kabullenmek ve sonuçlarına katlanmak insanı güçlü yapıyor. Türkiye muhafazakâr-maço bir sistemi kolluyor. Hayat zorlaşıp sertleştikçe müzik de sertleşiyor. Başka hikâyeler anlatacak bir durumunuz olmuyor. İlk albümden sonra insanların maddiyata ne kadar önem verdiğine inanamadım. Kimse işiyle ilgilenmiyor. Tanıdıklarının ne kadar nüfuzlu olduğu çok daha önemli. Bunlar insanı kızdırıp saldırganlaştırıyor. Bana daha korunaklı bir hayat sunanlar da oldu. Ama yoluma çıkan dikenleri illa kendim ayıklayacağım türünden bir dikbaşlılığım vardı her zaman.”
BAZI TOKATLARI YEMEM GEREKİYORDU
Hazır eski naif Aylin’den söz açıldı madem, şimdi karşısında olsaydı Aylin Aslım o kıza neler söylerdi? “Hayatı bu kadar ciddiye alma, demek isterdim. 20’li yaşların nasıl geçtiğini anlamadım ben. Hayatım çok zordu, 18 yaşında sokaklarda şarkı söyleyeceğim ve sahneye çıkacağım diye evden ayrıldım. Üniversiteye devam etmek, para kazanmak için gece 11’lere kadar ders vermek, şarkı yazmaya çalışmak... ‘Bu şarkılar bir yere ulaşacak mı?’ diye çok sorguladım. Varoluş meselesini de kurcaladım. Biraz eğlenebilirdim, en çok buna üzülüyorum. İnsanların o kadar da iyi varlıklar olmadığını da söylerdim. Bir de, ‘Erkekleri kendin gibi zannetme, algılarının senden farklı olduğunu aklında tut. İnsan ilişkileri konusunda biraz daha temkinli ol’ derdim.”
Yine de bazı tokatları yediği için hiç şikâyet etmiyor: “Ben başka türlü öğrenemezdim. Hayatta her şeyi çok zorladım, buna rağmen ayakta kaldım. Bir şeylerin beni koruduğunu, başıma çok daha büyük belalar açabileceğimi düşündüğüm oldu. Bazen elimde mikrofonla İstiklal’de deli gibi dolanmadığıma seviniyorum. O duruma düşmek hiç de zor değil, burası öyle bir ülke. Çok temel bir düzeyde utandığım bir şey yok, vicdanım da rahat.”
ERKEN YAŞTA ANNE OLMAK İSTERDİM
Aylin Aslım’a göre üç albüm henüz kariyerin başı. Ustalaşması gerektiğini ve tatmin noktasına yakın durmadığını düşünüyor. Bu nedenle annelik hayallerini de ertelemiş: “Erken yaşta anne olmak isterdim ama bunu göze alamadım. İyi ki de almamışım, çocuğa yazık olurdu. Zevk için çocuk yapmak diye bir şey yok. Eee dünyaya geldin, hadi bakalım o kulüp senin bu sahne benim, takılalım diyemem.”
YAŞADIĞIMIZ ŞEHİR VAHŞİ BATI GİBİ
Albümün adı “Canını Seven Kaçsın”ın esin kaynağı Red Kit: “Yaşadığımız şehir tam Vahşi Batı oldu. Kurşunun nereden geleceği belli değil. Nereye kaçacağız onu da bilmiyorum. Bazı insanlar şarkı sözlerinden rahatsız olacaktır ama böyle tepkiler alınca ‘Tamam, yerine ulaşmış paket’ diyorum. ‘Fazla feminist’ gibi tepkileri de anlayamıyorum, çünkü bunları yaşamamış bir kadın yok. Genç kızlar kadın olunca da problemler değişmiyor. Sadece kemikleşiyor, ‘Ne yapalım bu erkekler de böyle şekerim’ oluyor. İşin benimki gibi bağıra bağıra şarkı söylemekse bu olaylar olmuyormuş gibi davranmak imkânsız ama tek gündemim de kadın hakları değil. İnsan hakları, çevre, bunların hepsi bir sorun.”
İÇİP SAPITAN ERKEK COOL KADIN İSE DÜŞMÜŞ REZİL!
Basın bülteninin diliyle söylersek, “Bir feminist-punk birlik ve sosyal akımı olan Riot Grrrl ruhuna yakın” Canını Seven Kaçsın. Bu fazlasıyla açık sözlü ve sivri dilli albümdeki şarkıların tamamı Aylin Aslım’a ait. Prodüktörlüğü de Sarp Özdemiroğlu ile paylaşmış. “Kızlar Anlar”, “Hoşuna Gitmedi mi/KızKaçıran” ve “İçtim İçtim” en dikkat çeken şarkılar. Belli ki sonuncusunu Aslım da pek seviyor: “Kadınların derdi yok mu, içemez mi? Sistemin biraz dışına çıkanı hemen marjinalize ediyorlar, hele de kadınsa... İçip sapıtan erkekler ‘karizmatik, cool rock star’, kadın ise düşmüş rezil. Rockçı bile olsa kadın illa ağırbaşlı, kendini bilen hanımağa gibi takılmak zorunda. Ancak o zaman saygı görüyor.”