OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 17, 2005 00:00
Hakkari’de korucu Metin Taş, dört adamıyla yol kesmiş, ellerindeki Kalaşnikof, tabanca ve el bombalarıyla durdurdukları kamyonda bulunan 17 yaşındaki Nursena
Koç’u kaçırmışlardı.Kızdan o gün bugündür
haber yoktu. Nursena, Durankaya’ya 150 kilometre uzaklıktaki Yüksekova’ya baÄŸlı Dedeler Köyü’ndendi. Babası Ä°sa Koç, aşındırmadık devlet kapısı bırakmamıştı. Ama devlet, Nursena’yı bir türlü bulamıyordu. Ãœstelik 25 görgü tanığının imzaladığı ifadede kaçıranların adları, adresleri, meslekleri de gayet açık yer almasına raÄŸmen! Haberi duyunca, Nursena’nın izini biz sürmeye karar verdik. Ve devletin bulamadığı kızı, evinden 150 kilometre ötede, elimizle koymuÅŸ gibi bulduk. Gözü kara aşık korucu Metin Taş’ın evi korucu olarak baÄŸlı olduÄŸu jandarma karakolunun dibindeydi! Ve TaÅŸ AKP Milletvekili Mustafa Zeydan’ın aÄŸabeyi AÄŸa Ahmet Zeydan’ın PinyaniÅŸi AÅŸireti’ndendi. Metin’i ve Nursena’yı konuÅŸmaya, fotoÄŸraf çektirmeye razı ettik. Ayrıca her iki tarafı da dinledik. Kim haklı, kim haksız; karar sizin.Nursena Koç, 18 Haziran Cumartesi günü, 25 kadın ve çocukla birlikte NevÅŸivan Yaylası’na gitmek için kamyona bindi. Yedi kardeÅŸin ikincisi ve annesi Hınır Koç (45), sekizinciye hamile. Babası Ä°sa Koç (54), koyunları saÄŸmaya gelecek olan Nursena’yı yaylada bekliyor. Nice sonra kamyon görünüyor, kadın ve çocuklardan bir vaveyla kopuyor. Ä°sa Koç hemen eve dönüyor, tanıkların imzaladığı dilekçeyle Yüksekova ve Hakkari Cumhuriyet Savcılıkları ve Yüksekova Jandarma Komutanlığı’na baÅŸvuruyor. Kaçıranlardan ÅŸikayetçi oluyor, kızının bulunmasını istiyor.Dedeler Köyü’ndeki Koç Ailesi’nin evi, bizim gelmemizle birlikte köy sakinlerinin akınına uÄŸruyor. Herkes üzgün. En çok da Nursena’nın annesi Hınır. Kızının elbiselerini koklayıp aÄŸlıyor. KonuÅŸulanları anlamıyoruz. Hınır Hanım gibi kimse Türkçe bilmiyor. Türkçe’yi okulda öğrenen çocuklar tercümanlık yapıyor. 13 yaşındaki Feyyaz aktarıyor anlatılanları. Kendisi de olayın tanıklarından:GENÇLERÄ° PKK İÇİN GÖTÃœRECEĞİZ Bir yandan kucağındaki bebeÄŸi emziren komÅŸu Kudret Hanım, yaylaya çıktıkları 18 Haziran gününden baÅŸlıyor: ‘Kırmızı bir pikap, kamyonun önünü kesti. Plakası beyaz kağıtla kapatılıp çamur sürülmüştü. BeÅŸ kiÅŸi indi. Metin’i hemen tanıdık. Çünkü bizim köyde akrabaları var ve bir hafta önce köyümüzdeki düğüne gelmiÅŸti. Üçünün elinde KalaÅŸnikof, ikisinde tabanca vardı. Sivil giyimliydiler. Metin ve Bengin TaÅŸ ile ÅŸoför Devlet Özatar’ı tanıyabildik. Ellerinde el bombaları da vardı. Kamyon ÅŸoförünün kafasına tabanca dayadılar. Biz PKK’lıyız. Gençleri daÄŸa götüreceÄŸiz, dediler. Önce BeÅŸpulak Köyü’nden bir kızı indirdiler. Yüzüne bakıp, bu deÄŸil, dediler. Sonra Nursena’yı indirdiler. Ensesine yumruk vurdular. Nursena bağırmaya baÅŸladı, beni nereye götürüyorsunuz, diye. Ä°terek kamyonete bindirdiler. Tanımadığımız biri Nursena’nın burnuna mendil tuttu. Başı düştü hemen. Kamyonet Yüksekova tarafına döndü. Åžoföre geri dönelim, telefonla haber verelim dedik, dinlemedi.’ BAÅžI EĞİK, ÇİRKÄ°N DÄ°YE KIZI VERMEDÄ°Baba Ä°sa Koç, ‘Plakayı ertesi gün öğrendim. 30 AK 582’ diyor. Metin’i olaydan bir hafta önce düğünde gördüğünü, kızının da düğüne gittiÄŸini anlatıyor: ‘Metin PinyaniÅŸi AÅŸireti’nden. Biz de aynı aÅŸiretteniz ama kan bağımız yok. Geçen yıl amcaoÄŸluyla gelip kızımı istediler. Vermeyince, bunu yanınıza bırakmayacağız, deyip gittiler.’Nursena’yı Metin’e neden vermek istememiÅŸlerdi? ‘Başı eÄŸik olduÄŸu için. Çirkindi’ diyor babası.Peki Nursena baÅŸkasını mı seviyordu? Hayır. Ablası Gülcan evlenmeden Nursena’nın evlenmesi geleneklere aykırıydı zaten.Anne Hınır Hanım, Kürtçe ağıt yakıyor. ‘Ben özlememiÅŸsem kim özlemiÅŸ?’ Kızının hem erkek hem kadın iÅŸi yaptığını anlatıyor. Nursena hayvanları yemler, bahçe sularmış. ‘Rüyalarımda hiç görmüyorum kızımı. Nasıl davranıyorlardır, ne yiyordur?’Koç Ailesi o gün bugündür kızlarından hiç haber almamış. Peki kaçıranlar hiç mi baÄŸlantı kurmamıştı? Nice ısrardan sonra baba aÄŸzındaki baklayı isteksizce çıkarıyor. PinyaniÅŸi AÅŸireti’nin reisi Ahmet Zeydan ve maiyetindeki birkaç kiÅŸi, 8 Temmuz’da Ä°sa Koç’un evine gelmiÅŸ. ‘Barışın. Kızın namusuna bir ÅŸey olmadı. Yedi milyar lira vereceÄŸiz. Kızınızı Allah’ın emriyle verin’ demiÅŸ. Ä°sa Koç kabul etmemiÅŸ. ‘İlla kızımızı istiyoruz’ demiÅŸ. AÄŸa Zeydan öfkelenmiÅŸ. ‘Hatırımızı tutmadın. Bizi akraba saymadın.’ Ä°sa Koç, kızını görmekte ısrar ediyor. Kızının kandırılıp ya da korkutulup ‘Kendi gönlümle geldim’ demesinden şüpheleniyor.NURSENA’YI NASIL BULDUK1740 rakımda, 4 saat boyunca, birinci vitesteYüksekova’ya gitmek için uçakla indiÄŸimiz Van’dan bir otomobil kiralıyoruz. BaÅŸkale’den sonra yol, yol olmaktan çıkıyor. Vadiler, tepeler aşıp Yüksekova’ya ulaşıyoruz. Yüksekova çöldeki vaha gibi. Sulak, otlak ve mamur bir ilçe. 60 küsur bin nüfuslu, Ä°ran sınırında. UyuÅŸturucu trafiÄŸinde önemli bir durak olduÄŸu hafızamızın bir yerinde. Bu nedenle gördüğümüz lüks otomobilleri hiç yadırgamıyoruz.Önce Nursena’nın ailesinin yaÅŸadığı Dedeler Köyü’ne ulaşıyoruz. Köy yoksul, tek gelir kaynağı hayvancılık. Koruculuk yapmadıkları için kiÅŸibaşı 360 YTL’lik maaÅŸtan mahrumlar. Baba Ä°sa Koç’u yanımıza alıp 150 kilometre ötedeki Durankaya Beldesi’ne gitmek için yola çıkıyoruz.Hakkari yönüne dönüşte jandarma kontrolünden geçiyoruz. Ot bitmeyen derin vadilerin altından Zap Suyu yemyeÅŸil akıyor. BaÅŸ döndürücü yüksekliÄŸin ortasındaki daracık yol kesiliveriyor. Yüzlerce araç bekliyor. Çünkü Karayolları kayaları dinamitle indirmiÅŸ, yol geniÅŸletiyor. Sıcak dayanılır gibi deÄŸil.Ä°ki polis aracı de bekleyenlere katılıyor. Karayolları’nın Hakkari Emniyeti’ne haber vermediÄŸini öğreniyoruz. Kayalıkları tarıyorum gözlerimle. Bir saldırı olsa, güvenlik kuvvetleri de gelemeyecek. Yaklaşık iki saatlik bekleyiÅŸten sonra yol açılıyor da Hakkari’ye ulaşıyoruz. Yüksekova’dan sonra sefil mi sefil geliyor.1740’lık rakımı arkamızda bırakıp döne döne çıkıyoruz. Kartallar dönüyor üstümüzde. Yol stabilize deÄŸil. Durankaya tabelasını soracağımız kimse de yok ortada. Ä°sa Koç’u bu nedenle yanımıza aldık. Çukurlardan kaçmanın mümkünatı yok. Tek tük karşılaÅŸtığımız kamyonlar geçebilsin diye bulduÄŸumuz kaviste bekliyoruz. KORUCU KULÃœBELERÄ°MAZGALLI PENCERELERBirinci viteste, dura kalka ilerliyoruz. Åžoförlüğümün en zorlu etabını yaşıyorum. Ä°sa Koç ve fotoÄŸrafçı arkadaşım Ä°lhami Yıldırım, canını bana emanet etmiÅŸ, gıkları çıkmıyor. Kayalıklarda korucu kulübeleri ve mazgallı pencereler dikkatimi çekiyor. Çoktan haberimiz gitmiÅŸtir, diyorum.Dört saatin sonunda aÅŸağıdaki Durankaya’yı görüyoruz kuÅŸbakışı. Ceviz ormanının içindeki evleri seçmekte zorlanıyoruz. Köye hakim tepede Durankaya Jandarma Komutanlığı. Ä°sa Koç, ‘Beni görmesinler’ diyor. Köy giriÅŸinde bırakıyoruz. Bir köylüye Metin Taş’ı soruyoruz. Adının Ä°brahim TaÅŸ ve korucu olduÄŸunu söylüyor. Ãœstelik Metin’in amcaoÄŸlu. Öfkeli ve önyargılı. Ama ikna olması uzun sürmüyor. ‘Sizi eve götürüp Metin ve Nursena’yla görüştüreceÄŸim’ diyor.KAÇIRAN KORUCU METÄ°NAltı kez istettik vermediler, kaçırdımTaÅŸ Ailesi, çok kalabalık. ‘PinyaniÅŸi Kavmi’nin Silehya Kolu’ndanız’ diyorlar. Metin’in anneannesi Güli Nine’ye ‘Kofi Annan’ diyorlar. Ailenin dört erkeÄŸi de korucu. Verandada sorguya çekiliyoruz. Kürtçe bilip bilmediÄŸimizi soruyorlar. Güli Nine tek kelime Türkçe, ben Kürtçe bilmesem de gayet güzel anlaşıyoruz. Sarılıp sarılıp öpüyor beni. Bana bir çift yün çorap armaÄŸan ediyor. Ben de sırt çantamdan çıkardığım vücut losyonuyla iki çikolatalı gofreti veriyorum.Çocukların fotoÄŸrafını çekmeye baÅŸlıyorum. Buzlar eriyor, sevecen bakmaya baÅŸlıyorlar. Zaman hızla geçiyor, akÅŸam oluyor. Sabırsızlanıyorum. Nihayet içeriden Metin görünüyor. Sürdüğü parfümün kokusu yayılıyor. İçeriye buyur ediyor. AÄŸabeyleri isim vermemek kaydıyla sohbete katılıyor. Büyük aÄŸabey hem imam, hem korucu. Metin, Açık Öğretim Fakültesi Ä°lahiyat Bölümü’ne ait kimlik kartını gururla gösteriyor. AÄŸaç oymacılığı yapıyor. Ceviz aÄŸacından yaptığı KalaÅŸnikof ve dürbünü de aynı gururla gösteriyor. ‘Hepimiz de okumuÅŸ, eÄŸitimli insanlarız’ diyor.Bu sırada Nursena geliyor. Utangaç, yere bakıyor. Metin yanına oturtuyor ve olayı kendi cephesinden anlatıyor.‘Nursena’yla üç yıldır görüşüyorduk. Altı kez istettik, vermediler. Ama gizlice görüşüyor, telefonlaşıyorduk. Gözetim altında olduÄŸumuz için birbirimize yanaÅŸamıyorduk. Telefonla anlaÅŸma yaptık. Yaylaya giderken yolda almayı kararlaÅŸtırdık. Nursena’yı kaçırmaya tek başıma ve ticari taksiyle gittim. Yol uzak ve bozuktu. Araba sürekli durduÄŸu için yolu kestiÄŸimi zannettiler. Zorlama olsaydı, bağırırdı. Oraya kadar yedi kontrol noktasından geçtim. Korucu bile olsam Durankaya mıntıkasının dışına silahla çıkamam.’Metin, resmi nikah için Nursena’nın 18 yaşına gireceÄŸi 1 Ekim’i beklediklerini söylüyor. Nursena konuÅŸmalara katılmıyor, sessizce dinliyor. Metin, Türkçe’yi iyi bilmediÄŸini söylüyor. Nursena’nın ilkokul beÅŸinci sınıfa kadar okuduÄŸunu öğrenmiÅŸtim, hatırlatınca ‘Utandığı için konuÅŸmuyor’ diyor. Nursena hayatından memnun görünüyor. Geçen yıl yeÅŸil kart baÅŸvurusu için çektirdiÄŸi fotoÄŸraftaki Nursena’yla ilgisi yok. Büyümüş, güzelleÅŸmiÅŸ. Arada gülümsüyor. Bakışlarında ne korku, ne tedirginlik var. Babasının köy dışında beklediÄŸini söylediÄŸimde gözleri doluyor. Metin de dargınlıktan yana deÄŸil.‘Barışmaya hazırız. Neticede akraba olmuÅŸuz. Ahmet AÄŸamızı yolladık, babası önce anlaÅŸtı sonra vazgeçti. GönderdiÄŸimiz yedi milyarı önce kabul etti, iki gün sonra iade etti. Maddi durumları iyi deÄŸil. Parayı yardım olsun diye vermiÅŸtik. Daha da veririz, destek oluruz. Kızı ve damadı olarak gidip ellerini öpmek istiyoruz.’KAÇIRILAN NURSENAOlayı büyütmelerine gerek yok Zorla mı kaçırıldın?- Yol kesme yalandır. Olayı büyütmelerine gerek yok.Ä°laç koklatıp bayıltmışlar seni?- Yalan.Metin’le karı-koca mı oldunuz?- Gibi.KorktuÄŸun için mi böyle konuÅŸuyorsun?- Korkmuyorum. Babamın, annemin elini öpmek istiyorum. Ä°ki ay sonra resmi nikah yapacağız. Ä°mam nikahı kıydık.DEVLET YETKÄ°LÄ°LERÄ° TURAN YILMAZ (Durankaya Jandarma Karakolu Komutanı) Metin’i çağırdık, gelmedi. Arama emri olmadan evine giremiyoruz. Üç kez ekip gönderdik. ‘Yok’ dediler. Yeni kanuna göre avludan içeriye adım atmamız suç. Yüksekova Cumhuriyet Savcısı’ndan talimat gelmesi lazım. Metin’i en son 25 Haziran’da toplantıya çağırdık, gelmedi. Ä°dari suç olduÄŸu için maaşını kesebiliriz. Ama adli bir suça karışmışsa savcının emir kuluyuz. Bize emir vermesi gerekir.KURTÇA EKER (Yüksekova Cumhuriyet BaÅŸsavcısı) Dilekçe öbür savcılara verilmiÅŸtir. Bana gelseydi kızı bulmak en ulvi vazifem olurdu. Size açıklama yapmam kanunen yasak. Â
button