Yufka yüreklilik sendromu

Güncelleme Tarihi:

Yufka yüreklilik sendromu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 23, 2004 00:10

Sakın çocuğunuza ‘Dediklerimi yapmazsan, seni cezalandırırım’ demeyin. Asla tutamayacağınız sözler vermeyin! Ya bahsettiğiniz cezayı uygulamak zorunda kalırsanız, ne yapacaksınız?

Çocuklara doğru olanı yaptırmaya çalışmak bence akıntıya kürek çekmekten başka bir şey değil. Baba, kendi aklınca bazı yöntemlere başvurur ama ne yazık ki bunların hepsi de onu sadece başarısızlığa mahkum eder. Rüşvet, tehdit, örnek vermek, mantıklı hareket etmek, şantaj yapmak ve de sonunda çocuktan insaflı olmasını istemek, hiçbir işe yaramaz. Diyelim ki, bir otobüs garına gittiniz. Orada sandalyelere oturmuş otobüs bekleyen erkekler görürsünüz.

(Tabii kadınlar da vardır ama konumuz onlarla ilgili değil) Adamlar, gözlerini boşluğa dikmiş, öyle dalgın dalgın otururlar. Bunlar, çocuklarına doğru olanı yaptıramayan zavallı babalardır. Ben baba olduktan sonra sadece bir kez başarılı olmaya çok yaklaştım. Ama o zaman da yufka yürekliliğim beni yenik düşürdü.

Oğlum 12 yaşında yeni bir merak edinmişti, yalan söylemeye bayılıyordu. Bu işte o kadar da başarılıydı ki, nerdeyse yalancılığı bir sanat dalına dönüştürecekti. Okuldan resmi damgalı, mühürlü uyarı ve şikayet mektupları almaya başlamıştım. Oğlum, bunlardan hiç etkilenmiyordu. Her zorluğun altından bir yalan desteğiyle kalkabileceğine inanmıştı. Bir gün oğluma, ‘Bundan sonra sana şunu yap bunu yap demeyeceğiz. Sadece dediklerimizi yapmanın senin için hayırlı olacağını söyleyeceğiz. Sen özgür olmaya hazır değilsin, beni anlıyor musun?’ dedim.

‘Evet, anlıyorum baba.’

Birkaç gün sonra bir iş için şehir dışına gitmiştim. Karım telefon etti ve oğlumuzun bu aile yasağını çiğnediğini açıkladı.

Telefonda oğluma ‘Nerden sana söyleneni yapmadın?’ diye sordum. ‘Bak seni ikinci kez uyarıyorum. Annen çok üzülmüş. Okuldan da senin ödevlerini tamamlamadığını bildirdiler.’

‘Şey, işte.. canım ödev yapmak istemedi.’

‘Pekala. Eve döndüğüm zaman dayak cezasına hazır ol.’

OĞLANIN POPOSUNA ŞAPLAK İNDİRMEK ZOR

Psikologlar, bu sözlerimi duysalardı beni canavar babalar listesine alırlardı. Çocuk dövmenin taş devrinden kalma bir yöntem olduğunu söyleyip, beni doğru yola yönlendirmek isterlerdi. Eve döndüğüm gün, oğlum ortalıkta yoktu. Akşam da sofraya gelmedi. Ertesi sabah, ev halkını toplayıp ‘Hanımlar, oğlum nerede?’ diye sordum. Kızlarımdan biri, ‘Buralarda olmalı’ diye kaypak bir cevap verdi.

O gün akşama doğru, küçük bey, lütfedip salona geldi. Sert bir sesle, ‘Eve döndüğüm zaman seni pataklayacağımı söylemiştim’ dedim.

‘Evet, baba.’

‘Neden böyle bir karar verdiğimi de biliyorsun değil mi?’

‘Evet, baba.’

‘Öyleyse bodruma gidelim.’

Bodruma indiğimiz zaman, ben yumuşama belirtileri göstermeye başladım.

‘Bak evlat, seninle yalan söylemek konusunda biraz sohbet edelim.’

O güne kadar çocuklarımın hiçbirine bir fiske bile vurmamıştım. Dayak faslına bir türlü başlayamıyordum. Büyük bir hata yapmak üzere olduğuma birden inanıvermiştim. Oğluma baktıkça yüreğim sızlıyordu.Oğlan da benim bocaladığımı hemen farketmişti. Karşı saldırıya geçmekte gecikmedi:

‘Babacığım, gerçekten çok üzgünüm, yaptığımın yanlış olduğunu biliyorum. Söz, bir daha yalan söylemeyeceğim.’

‘Bunları söylemen iyi hoş da, sana bir söz verdim. Bunu yerine getirmezsem, bana saygı duymazsın.’

‘Babacığım, sana saygım var. Seni çok seviyorum.’

‘Evlat, çok geç kaldın.’

‘Hiçbir zaman çok geç kalınmaz.’

‘Dön arkanı bakayım.’

‘Prensiplerinden vazgeçmene çok üzülüyorum, baba.’

‘Son pişmanlık fayda vermez.’

Oğlanın poposuna iki şaplak indirdim ama sanki dayak yiyen o değil de bendim. Bir daha çocuklarıma böyle bir ceza uygulamamaya karar verdim.


Ünlü komedyen Bill Cosby’nin dünyada satış rekorları kıran kitabından yaptığımız derlemenin 3’üncü bölümünde babaların yufka yürekli olmalarının yarattığı sorunlar gözler önüne seriliyor.

Kızlar babalarının kıyafetini eleştirir

Kız evlatların babalarına çok düşkün oldukları bilimsel yöntemlerle kanıtlandı. Ben bu iddialara pek kulak asmıyorum. Dört kız evlat babası olarak yaşadıklarım, şu baba- kız ilişkisi hakkında ortaya atılan iddiaların gerçek olmadığını gösterdi. Genç kızlık çağına gelen kız evlatların bir özelliği var. Sokakta babalarıyla yanyana görülmekten hoşlanmıyorlar. Babanın en az bir adım geriden gelmesi tercih edilir. Neden mi? Küçük hanım babasının kıyafetini beğenmez de ondan. Kız evlatlar, babaların başına birer moda uzmanı kesilirler. Pantolonlar beğenilmez, ceketlerin rengi hoşa gitmez. Takım elbise ile sokağa çıkmayı ayıp sayarlar. Babaların çoğu, öyle iyi kalpli kişilerdir ki, gardıroplarını oğullarının ve hatta kızlarının didik didik etmelerine ses çıkarmazlar. Kız evlat, günün modasına uymak uğruna babasının gömleklerine gözlerini diker. Birkaç ay önce, çok sevdiğim kazaklarımdan biri dolabımdan sırra kadem bastı. İki hafta sonra bir başka kazağım esrarengiz bir şekilde kayboldu. Ben iki kayıp olayının etkisinden kurtulamadan üçüncü bir kayıp olayını yaşadık. Eğer 14 yaşındaki kızımın makyaj malzemesine alerjisi olmasaydı, belki de ben hala, kazaklarımın akıbetini merak etmekten kafayı yemiş olacaktım. Bir gün, okulun hemşiresi, karımla beni okula çağırdı. Kızımızın yüzü şişmişti. Acaba geometri dersinde kabakulak mı olmuştu? Zavallı kızım, okulda havalı görünebilmek için gizlice makyaj yapmaya kalkışmıştı. O gün kızımın dolabını incelerken kayıp kazaklarıma da kavuştum. Kızım, annesinin ona giydirdiği kıyafetleri beğenmediği için benim kazaklarımı çalıp okulda kıyafet değiştiriyordu.

YARIN: ARABA SEVDASI
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!