Simla YERLİKAYA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2007 00:00
Meriç Yurdatapan, 17 yıldır Almanya’da yaşıyor. Farklı türlerden Türk şarkılarının altına caz akorları koyarak yaptığı müziği oryantal caz olarak tanımlıyor. Türkiye’de daha çok Şanar Yurdatapan’ın kızı olduğu için tanınıyor. Türkiye’den arkadaşları ona "Senin yaptığın müzik biraz fazla entelektüel, burada tutmaz!" diyor.
Oysa Almanlar egzotik ve ilginç buluyor. Youtube’un Türk kullanıcıları ise garipsedikleri için bir şarkısını komik videolar arasına koymuş. Bildik bazı Türkçe şarkılara getirdiği yorum, insanı gerçekten şöyle bir sallıyor. Mesela hepimizin bildiği bir okul şarkısıdır, "Kestane, gürgen, palamut; altı yaprak üstü bulut; gel sen burada derdi unut; orman ne güzel, ne güzel". Bu şarkıya Meriç Yurdatapan’ın getirdiği caz yorumunu ilk dinlediğinizde garip geliyor, ama sonra "Bu orman cidden güzelmiş" diyorsunuz.
Meriç Yurdatapan müzisyen ve sanatçının bol bulunduğu bir ailede büyümüş. Babası Şanar Yurdatapan müzisyen. Halası Lale Mansur ve eniştesi Cem Mansur’un da onu çok etkilediğini söylüyor: "Halam o sıralar balerindi. Eşi Cem Mansur da orkestra şefi olduğu için ben devamlı konserlere giderdim. Bir de babamla Atilla Özdemiroğlu’nun kurduğu ŞAT Yapım vardı. Oranın maskotu gibiydim. Nilüfer, Sezen Aksu gelirdi, onlara çay getirirdim."
Böyle bir ortamda büyümesine rağmen, hayatını sanatla kazanmaya karar vermesi uzun sürdü. İstanbul Erkek Lisesi’nin ardından Karadeniz Teknik Üniversitesi mimarlık bölümünü kazandı. Oraya bir sene devam edip Almanya’da Karlsruhe kentine gitti, iki yıl mimarlık eğitimi gördükten sonra Mainz Üniversitesi caz bölümüne girerek şan okumaya başladı.
MELANKOLİYE EVET ARABESKE HAYIR
Oryantal caz merakı üniversitenin ikinci senesinde ortaya çıktı: "O dönemde ben ilk bestemi, Never Born Child’ı yazmıştım. Bu şarkı hicazkar makamındaydı. Şarkı üstünde çalışırken, altına farklı akorlar yazdım. Bu da o makamın dramatik duygusunu alıp, şarkıya umut getirdi. Daha sonra böyle denemeler yapmaya başladım. Aslında bu denemeler çok yeni değil. Aziza Mustafa Zadeh de bunu yapıyor."
Türk müziklerine caz akorları, Latin ritimleri getirerek melodilerin altındaki melankoliyi kırdığını düşünüyor: "Aslında melankoli de güzeldir, ama başımıza gelen kötü olaylarda bile kendimizi geliştirerek, olumlu bir sonuç çıkarabiliriz. Yakınıp şikayet ederek, kendimizi arabesk bir bataklığa saplamamalıyız." İşte bu, onun müziğinin felsefesini oluşturuyor.
Mart ayında kayıtlarına başlayacağı yeni albümünün tamamına yakın bölümünde Türk sanat müziği olacak. Dönülmez Akşamın Ufkundayız veya Gülpembe yorumlayacağı şarkılar arasında. Bu müziği geç keşfettiğini söylüyor Meriç Yurdatapan: "Anneannem, babaannem bu müzikleri hep dinlerdi. Ben sonradan keşfettim. Caz tarihi okurken, caz müziğinin nereden geldiğini öğrenmek için orijinallerini dinlerdik. Afrika folklor müziklerini, pamuk tarlalarında söylenen şarkıları. Bunları dinlerken Türk müziğiyle ortak ve farklı noktalarını gördüm; eski kasetleri çıkarıp dinlemeye, kendi müziğimi de öğrenmeye başladım. Arada şarkı sözleri için babamı veya babaannemi ararım. Mesela ’Lütfuna ermek için söyle perişan olayım.’ Bu mısradaki çelişkinin nereden geldiğini sorarım."
POLİTİKA BABAMI BENDEN UZAKLAŞTIRDI
Meriç Yurdatapan "Live in Mainz" albümünde Orman Ne Güzel, Kim Arar, Sultani Yegah, Katip gibi bildiğimiz Türkçe şarkıları yorumluyor. Albümde kendi besteleri ve bazı Almanca şarkılar da var. Almanca’nın bir şiir dili
olduğunu söylüyor: "Almanca’yı sadeleştirdikçe sanki müzik üstüne şiir okuyormuşum gibi geliyor ve ifade etmek istediğim şeye ulaşabiliyorum. Ama mesela Alman pop ve soul müziğinde kullandıkları haliyle Almanca komik geliyor bana."
Meriç’in albümleri Almanya dışında İngiltere, Hollanda, İtalya, Fransa, İspanya ve Japonya’nın amazon.com sitelerinde satılıyor. 2007 senesinde Almanya’nın çeşitli şehirlerinde ve festivallerde 20’ye yakın konser verdi. Türkiye’de de konserler vermek istediğini söylüyor, "Ama bunun için orada ciddiyetle çalışacak bir ajans ve menajere ihtiyacımız var" diyor. Bir müzik okulunda öğretmenlik yapıyor, 18-35 yaş arası kişilerden oluşan bir koroyu çalıştırıyor ve koro için çok sesli aranjmanlar yazıyor. Yani sadece müzikle uğraşıyor. Politikayla da fazla bir ilgisi yok: "Zaten politika babamı benden uzaklaştırdı. Ben de şarkılarımla tabii bazı mesajlar veriyorum ama o kadar. Aktif politikayla ilgilenmiyorum."
ORMAN NE GÜZEL ŞARKISININ MACERASI
Meriç Yurdatapan’ın konser görüntülerine ve Türkçe şarkılara getirdiği yorumlara video paylaşım sitesi Youtube’dan ulaşılabiliyor. Son albümünde söylediği Sultani Yegah şarkısının yer aldığı video bir ara sitenin komik videolar listesine girmiş. Çok bilinen bu şarkıyı caz müziği gibi söylemesi, Türk kullanıcılara komik gelmiş. Aslında bu bir müzisyen için pek hoş bir durum değil ama Meriç gülüyor, "Şu an Türkiye’de yaşamadığım için bunu sorun haline getirmedim" diyor. "Orman Ne Güzel adlı şarkıma da Türkiye’de gülebilirler. Halbuki bana göre o çok meditatif, dinlendirici bir şarkı."
Meriç Yurdatapan konserlerinde şarkılarının sonunda doğaçlama yapıyor, mesela "Orman ne güzel, ne güzel / Ağaç ne güzel ne güzel" sözleriyle bildiğimiz şarkının sonunu şöyle getiriyor: "Orman ne güzel! Yürümek ne güzel! Koşmak, delirmek ne güzel! Pufuduk bulutlar, ışıl ışıl akan dere ne güzel!"
Konserlerine gelenlerin yüzde 80’inin Alman, yüzde 20’sinin Türk olduğunu söylüyor, "Daha kırsal kesimlerden gelmiş Türkler, benim konserime pek gelmiyor. Ama onlar da Almanların benim aracılığımla, severek Türk müziği dinlediğini görüyorlar ve hoşlarına gidiyor. Almanlar ise bu müziği egzotik buluyorlar."
TÜRKİYE’DE SELPAK GİBİ MÜZİK YAPILIYORTürkiye’ye dönmeyi düşünmüyorum. İstanbul çok dolu, çok gürültülü. Halbuki benim belli bir huzura ihtiyacım var. Almanya’da bunu daha çok bulabiliyorum. Çok yeşil bir yerde yaşıyorum. Bu ortam yaratıcılığı arttırıyor. Bir de tabii sanata verilen değer meselesi var. Türkiye’de de sanat her yerde var. Ama yapılan müzik genelde selpak gibi kullanılan müzik. Gerçekten dinlemek için gideceğin konserler o kadar çok değil. Türkiye’ye her geldiğimde caz dünyasına bakıyorum. Hem ufak hem de fazla Amerikan özentisi görüyorum. Ama caz zaten karışık bir müziktir. Ben de kendi karışımlarımı rahatça yapmak istiyorum. Burada bu imkanım var ve bu kendimi rahat hissettiriyor.