Güncelleme Tarihi:
Londra’da Wembley Arena, Los Angeles’ta Shine Auditorium ve Cape Town’da Velodrome gibi dünyanın birçok yerinde konser verdiniz. Türkiye’de de sizi 50 bin kişi dinledi. En etkilendiğiniz yer neresi?
- Daima en küçük konserler... Ne kadar az insan olursa samimiyet o kadar artıyor. Geçen yıl Londra RADA’da 200 kişilik bir konser verdim. Mesela en sevdiklerimden biriydi.
Size ‘İslam dünyasının rock starı’, ‘Müslümanların Ricky Martin’i’ denmesinden rahatsız oluyor musunuz?
- Bunlar şu andaki ticari sistemin getirdiği bir şey. Rahatsız olmuyorum. Bu sattığı için böyle isimlendiriyorlar beni. Bana sorarsanız müziğimi yapıyorum.
Türkiye’de albümlerinizin ilahi raflarında satılmasından neden rahatsızsınız peki?
- Benim müziğim ilahi değil. Bundan utandığım için değil, gurur duyarım bilakis. Ama yaptığım müzik sadece Müslümanlar için değil. Herkes için. İslam neredeyse her yerde kullanılıyor. İslam’ı böyle aklınıza estiği gibi kullanamazsınız. Maalesef içinde yaşadığımız dünyada her şey siyah ve beyaz kutulara konuluyor. Çünkü bu şekilde para ediyor.
Yükselişiniz 11 Eylül sonrası İslamofobi’nin tırmanışına paralel gitti. Sizce bu bir talih mi talihsizlik mi?
- Derin bir soru ve cevabını yalnız Allah bilir. İslamofobi tamamen politikayla alakalı bir şey. Burada herkes suçlu. İslam insanların el ele tutuşmasını ister.
İstanbul’da ev alacakmışsınız, aklınızda bir semt var mı?
- Tabii ki İstanbul’da evim olsun ya da kiralayayım isterim ama ben böyle bir şey söylemedim. Bu tamamen dedikodu.
Son albümünüz ‘Salaam’da beş tane Türkçe şarkı var... Ayrıca Azeri kökenlisiniz. Türkçenin müziğinizdeki yeri ne?
- Çok önemli! Türkçe dinleyerek büyüdüm; Orhan Gencebaylar, İbrahim Tatlısesler... Eski ilahiler ve Türk sanat müziğini seviyorum. Mesela Zeki Müren’e bayılırım: (Şarkıya giriyor) Sormaaa, ne haldeyim... Sözlerini tam söyleyemesem de birçok şarkısının melodisini bilirim. İstanbul konseri de tamamen Türkiye’ye özel hazırlandı. Önemli bir kısmı Türkçe olacak.
Erdoğan ve Gülen için dua etmek en iyisi
Tahran doğumlusunuz ve 3 yaşındayken ayrıldınız. İran’a gidiyor musunuz?
- İran’daki siyasi durum üzücü. Bir gün İran’a gidebilmeyi çok isterim. Orası doğduğum yer. Ve bunu başarabilirsem orada uluslararası konser vermiş ilk kişi olacağım.
‘Arap Baharı’nı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Artık ‘Arap Kışı’ oldu. Bahar ya da kış, beni asıl ilgilendiren oradaki insanların düzgün bir yaşama sahip olabilmeleri. Açlık çekmemeleri... Olup biten, Sünnilerin Şiileri, Şiilerin Sünnileri öldürmesi korkunç bir şey.
Aynısı olmasa da benzer şeyler geçen yıl Türkiye’de de yaşandı. Gezi Parkı sürecini takip edebildiniz mi?
- Tabii ki takip ettim. Ama bu, bir iç mesele. Sorunun cevabını vermemeye çalışıyormuş gibi düşünmeyin beni. Ben sadece dışarıdan bakan biriyim. İnsanların zarar görmesi, yaralanması ya da ölmesi çok üzücü. İster halktan olsun ister polisten. Zarar gören polisler için de çok üzülüyorum.
Daha önce Türkiye’nin başka ülkeler için model olduğunu söylemiştiniz. Ama ülke şu anda yolsuzluk iddialarıyla çalkalanıyor...
- Daha önce söylediğim kültürel bir şeydi, politik bir boyutu yoktu. Yolsuzluk meselesi hakkında söyleyebileceğimse bunun maalesef her yerde olduğu. Benim ülkem İngiltere’de bile. Dışarıdan bakılınca Avrupa erişilmez gibi görünüyor ama öyle değil. Yine diyorum: Türkiye, insanlarının olgunluğu, kültürlerin kesişim noktası olması ve jeopolitik konumuyla hâlâ bir rol model.
Daha önce hem Başbakan Erdoğan hakkında hem de Fethullah Gülen hakkında da çok güzel sözler sarf etmiştiniz. Ama bu iki sevdiğiniz figür şu anda kanlı bıçaklı. Bu amansız savaşta gönlünüzün kaydığı bir taraf var mı?
- Bir pozisyon almamı istiyorsunuz ama almayacağım. Çünkü benim politik bir bakış açım yok. Şuna şüphe yok ki olup biten çok üzücü. İnşallah işler yoluna girer. Naçizane fikrim politikada her şeyin mümkün olduğu. Yargıda bulunmak kolay. Bence dua etmek en iyisi.
Roj TV’ye çıktığım için özür dilerim
Bir de 2007’de Roj TV’ye çıkma hikâyeniz var... Kimse söylemedi mi size bu kanalın bir terör örgütünün yayın organı olduğunu?
- Bu, büyük bir hata ve özür diliyorum. Kandırıldığımı Facebook’ta açıkladım. Bunun bir kültürel kanal olduğunu söylediler bana. O zamanki menajerlik şirketimle de artık çalışmıyorum, nedenlerinden biri de bu olaydır. Buradaki dağıtımcım Beyza Müzik de bana “Bırak, zamanla unutulsun” dedi. Bence bu da yanlıştı.