Güncelleme Tarihi:
18 yaşında Bizimkiler dizisinde başladığı oyunculuk serüvenine devam eden Özge Özberk, Kırık Kanatlar dizisinden ayrıldıktan sonra yeni projeler için kolları sıvadı. Şampuan reklamı için gittiği Uzakdoğu dönüşünde sorularımızı yanıtlayan Özberk, 3 yıldır Hayım Sadioğlu’yla birlikte olduğunu belirtip "İşe nereden başlamam gerektiğini bilsem hemen evleneceğiz" dedi...
Şampuan reklamı için Uzakdoğu’ya Phuket’e gittiniz, nasıl geçti çekimler?.. - Phuket Adası’nda paket oldum. Bir daha gideceğimi sanmıyorum, korkunç bir memleket. Herkes Puket Puket diyor ama ben bir ’puket’ göremedim. İnsan bir araştırma yapar güzel mi değil mi diye. Gittik yağmur, çamur... İki gün set ertelendi zaten.
İki katlı uçakla uçtunuz yani... - O kadar bussiness gitmişim ki ben biletimi gösterir göstermez sizi üst kata alalım dediler. Uçağa binişimden inişime kadar 10 sayfa yaşadıklarımı yazdım. Çok komikti, annem diyor ki, "Kızım baktın gate’i bulamadın boşver, dönüş biletin var, ilk uçakla geri dönersin"... Koptum gülmekten. 16 saat ’anneee’ dedim... İlk defa bu kadar uzun yolculuk yapıyorum ve yalnızdım. Uzakdoğu bana çok korkunç geliyordu zaten.
Korkuyorum Uzakdoğu’dan dediniz. Tek başınıza gitmişsiniz oralara, nasıl yaklaşımlar vardı size karşı?
- Vallahi evet korktum. Uzakdoğu ya, bana pek bir uzak geliyordu (gülüyor), çekiniyordum işte, köpek falan kesiyorlar diye. Allah’tan yemek zorunda kalmadım. Ama çok yardımsever ve şeker insanlarmış. Ben sete gittim bir anda kendimi oturtulmuş, kucağımda yastık, ayaklarım suda, masaj yapılıyor, ellerim manikürde, kafam arkaya dayanmış masajda buldum. Görmeliydin yüzümdeki gülümsemeyi. Çok komikti durumum. Kit adında bana yardım eden asistan bir kız vardı. Her 5 dakikada bir gelip, "Bir şey ister misiniz" diye soruyordu. O kadar ilgilendi ki, artık ben sonunda "Kit, git" derken buldum kendimi (gülüyor). Sonra Türkiye’den Özge Özberk diye tanıtıyorlar. Herkes ’aaa’ diye fotoğraf çektiriyordu. Bir de dönüşte orada çok fena bir korku yaşadım...
Niye ki, ne oldu?
- Orada tsunami, felaket durumu var ya, havaalanında check’i yaptırdım, kapıyı arıyorum, ordan oraya koşuştururken, kafamı bir çevirdim belki 1500 tane öğrenci, bunun 1300’ü kız ordusu bana doğru koşuyor. Dedim ki burada bu kadar popüler olamam herhalde! Çekildim kenara. Dedim ki, herhalde uçak kaçıyor da koşuyorlar ama bu kadar çığlık çığlığa niye gitsinler? Elinde pankartlı bir kızı çektim sordum ne oluyor diye. Tayland’ın en ünlü popstarı uçaktan inmiş. Kapılara çığlık kıyamet üşüştüler bunlar. Acayip korkmuştum o anda.
Kıyafet aldınız mı kendinize?
- İstanbul’da daha fazlası var, biliyor musun! Üstelik nasıl pahalı anlatamam... Turistleri kazıklıyorlar vallahi... İki mumluk aldım bir de kimono tarzı bir şey...
AMERİKA’YA GİDİYORUM Orada Amerikalı bir oyuncu koçunuz ve yönetmeniniz olmuş... Belki sizin de Hollywood yolunuz düşer... - Evet... Kim, Amerikalı ve kocası Türk. Türk insanlarına aşırı düşkünlüğü ve sevgisi var. İnanılmaz iyi bir oyuncu koçu ve yönetmen. New York’ta yaşıyor. Kadınla o kadar anlaştık ki, beni kendi kardeşi gibi gördü. Çekimlerden 2 hafta sora Amerika’ya gittik, eşiyle birlikte yemek yiyip, buluştuk... Hálá yazışıyoruz. Geçenlerde Lübnan’da çok yakın dostlarım var, mahsur kaldılar, "Dua et" diye yazdı bana. Hollywood ise... Bakın, işte burada Hollywood (gülüyor ve Hollywood yazılı küllüğü gösteriyor)... Hollywood evimizde, Evimiz Hollywood’da... Ben gitmedim o bana geldi. Şaka bir yana nerede işini yapıyorsan taşlarını cebine doldurmadan, birikimini yapmadan, o taşlarını orada saçma cesaretin yoksa gidemezsin Hollywood’a. Burada o kadar donanımın olmalı ki seni geri çevirmemeliler. Ya da çok sıkı arkanın olması geriyor.
Her iş için geçerli değil mi ama bu dediğiniz. Birikimin olsa da eğer çevren ve arkan yoksa bir yere ulaşman zor...
- Birikimsiz olsan da çevren varsa yapıyorsun evet. Birikimsiz olanların oynadığını da gördük... Ama o cesareti bulman için kendine çok çok güvenmen gerekiyor. Başta tabii bir dil problemi var. Ben bu yıl 3 ay kalıp Amerika’da dil sorununu tamamen halledeyim demiştim ama diziden ve işlerden fırsat bulamamıştım. Bu sene dizi işini bitirip bu işi halletmek istiyorum.
Kırık Kanatlar’dan ayrıldınız... Neden?
- Senaryo ile ilgili çok büyük problemlerim vardı, olmadı. Rolün ilerisini göremediğim ve huzursuz olduğum için ayrıldım...
Sinema projesi var mı peki?
- Evet, Özcan Deniz’in ’Ya Sonra’ adlı bir hikayesi vardı ama ertelendi... Osman Sınav’ın ’Pars’ adlı filminde narkotik polisi oynayacağım. Operasyonlara falan katılacağım. Artık coşmak ve koşmak istiyorum. Yeter bu kadar ağır abla ve duygusal roller...
Koşmayı ve coşmayı becerebilecek misiniz peki? - Vallahi ben koşmaya başladım, gerçi GORA’da biraz koşmuştum ama tabii bu ayrı bir koşturma olacak...
Peki, şimdi bir evlilik de söz konusu sanırım yakın zamanda...
- Evet, nişanlım Hayım’la biri bizi yönlendirsin diye bekliyoruz. Bu işlere nereden başlanır, nasıl bir şey istiyoruz bilemiyoruz. Her genç kızın hayali durumunu ben yaşamadığım için ne yapacağımı bilmiyorum. Aslında tarih şu, şurada düğününüz var deseler hemen koşup evleneceğiz. Her şeye olur diyecek bir havadayım. Ama sanırım yılbaşından sonra plan yapacağız ve uğraşacağız. Bu yaz nişanımız olmuştu, iki yıldır beraberiz. Ben 30, Hayım 34 yaşında, artık vaktimiz geldi. Küçükken ben evlenmem derdim ama doğanın kanunu galiba evleniyoruz işte. Doğru adamı buldun mu tamam ve ben de buldum...
Ne işi yapıyor nişanlınız?
- Maden işletmeciliği yapıyor. Sivas’ta bir demir madeni var, patlatıyor dağları, çıkarıyor demirleri. Zor işi var. Ben gittim gördüm, inceledim. Çok zor işi, bir geliyor yüzü kıpkırmızı.
Ne olacak soyadınız evlenince?
- Sadioğlu... Ama Özberk iyidir yine de... Tabii Özge Özberk bir şarkıcı ismi olarak iyidir (gülüyor). Ayvalık’ta dış çekim yaptığımız zaman çoluk çocuk imza alıyorlardı. Bir tanesine "Özge Özberk, sevgilerimle" yazdım. Bana "Ablaaa, sen şarkıcı mısın ya?" dedi. "Yok canım dizi çekiyoruz" dedim. Tabii ki bilmek zorunda değil ama çok gülmüştüm.
Yeni dizisinde Zuhal Olcay’la oynayacak
Ayşe Kulin’in Geniş Zamanlar kitabından Mahinur Ergun’un senaryolaştırdığı dizide Zuhal Olcay’la birlikte başrol oynayacağım. Dizide alt tabaka bir ailede doğmuşum ve Türkiye’nin en ünlü avukatına giden bir kadının kızıyım ben. Fakat avukatın çocuğu olmadığı için beni büyütüp, okutuyor. Zehra’yı, yani beni üniversitede okutup, yurtdışına gönderip üst düzey bir kız haline getiriyor. Sonra avukatın eşi rolündeki Zuhal Olcay’dan bir kızı oluyor ve beraber büyüyorlar, ona ablalık yapıyor Zehra... O kadar şanslıyım ki oyuncuların çok iyi olmasından yana... Hiç aklımda dizi yokken aklımı çeldiler...
Röportaj: Dilek DALLIAĞ