Güncelleme Tarihi:
Seda Küçük, üçüncü romanı ‘Yoksul Ruh’u Postiga Yayınları’ndan çıkardı. Küçük, yeni kitabında ihanet ve isyan sarmalında fırtınalı bir hayat yaşayan Elif’in, sakin limanlara yolculuğunu anlatıyor. Kitapla birlikte, Elif karakteri üzerinden karanlıkta yolunu kaybetmiş, bir çıkış arayanların yoluna ışık tutması ve insanların kendini yeniden keşfetmesi amaçlanıyor.
Küçük, eseriyle ilgili şunları söylüyor:
“Tanık olduğum hayatları, hayal gücümle harmanlıyorum. Her karakterimde insanlar kendisinden bir şeyler buluyor. Karakterlerimi yaratırken farklı birçok insanın farklı özelliklerini, yaşanmışlıkları koyuyorum. Yani karakterlerimde, çok alakasız insanların farklı özelliklerini bir sentez yapıyorum. Sonuç olarak karakterlerim gerçek kişiler değil. Her biri hayal ürünü. Ama onları o kadar özümsüyorum ki, kitap ilerledikçe her biri hayatımdaki gerçek kişilere dönüşüyor. Karakterlerimle yoldaş oluyorum. Onlarla ağlıyor, onlarla gülüyorum. Hayalime ulaşmak için son altı yıldır gece gündüz deli gibi çalışıyorum. Yüzlerce kitap okudum. Uzun geceler yazarken uykusuz kaldım. İnsanlara tavsiyem; hayallerinin peşinde koşmaktan asla vazgeçmesinler. Yılmadan verilen mücadelelerin sonu zaferle, başarıyla noktalanır.”
Karakterlerini bu şekilde anlatan Seda Küçük, gördüğü bir rüyayla kitabını nasıl değiştirdiğini şöyle anlatıyor: “Aslında üçüncü kitabım farklı bir hikâyeydi. Hatta onun 60’ıncı sayfasına gelmiştim. Bir gece gördüğüm enteresan rüya her şeyi değiştirmeme neden oldu. Uyandığımda gecenin dördüydü. Doğruca çalışma odama geçtim. Bilgisayarımı açıp yazmaya başladım. Yoksul Ruh’a giden yolda hep birtakım işaretler bana rehberlik etti. Bazı yazılarımı sonradan okuyunca, kendim bile inanamadım. İlahi bir ilham beni yönlendiriyor gibiydi. Kitapta insanlara tekrar kendilerini keşfetmek, yaşadıklarını yorumlamak ve anlamlandırmak için bir seçenek sunuyorum. Aslında kendilerini keşfederken mutluluğun şifrelerini de çözmüş oluyorlar. Mutlu olmak göründüğü kadar zor bir şey değil. Bazen bir gülüş, bir bakış, bir mektup, bir teşekkür, bir özür dünyaya bedeldir. İnsanlar; mükemmel çalışan, düşünen, duygusal makineler gibidir. Günümüzde duygusallık geri plana atıldığı için geriye sadece makine tarafı kaldı. Oysa her şey, düşüncede başlıyor düşüncede bitiyor. Düşüncelerimiz bize bir bakış kazandırıyor. Mutlu olmanın ilk şifresi, Mevlana’nın şu sözünde gizli: ‘İsyanlardayım dedi. Hayır imtihanlardaydı. Fark etseydi kurtulacaktı.”