Yoksul ülkeler hálá üçüncü dünya peki dünyaların ikincisi nerede?

Güncelleme Tarihi:

Yoksul ülkeler hálá üçüncü dünya peki dünyaların ikincisi nerede
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 02, 2005 00:00

Geçen hafta Amerikan petrol stoklarının 328.5 milyon varile çıkması sonucu petrolün varil fiyatının 52 dolara kadar düştüğünü okurken ansızın bir soru takıldı aklıma. Bu petrol gerçekten ‘varille’ mi çıkarılıyor? İşin absürd yanı diğer haberleri okurken, başka sorular da sökün etti. Ülke liderleri seçim kazandıktan sonra birbirlerine kutlama ‘telgrafı’ çekiyor. Peki bu çağda gerçekten telgraf mı çekiyorlar? E-mail atmıyorlar mı? Üçüncü Dünya neden Üçüncü Dünya’dır? Bunun birincisi ve ikincisi de var mıdır? Bir de şeyi merak ettim; insan evinin üstünde uçuş yasağı ilan edebilir mi? İtiraf ediyorum. Ayıların gerçekten kış uykusuna yattığını yetişkin yaşımda öğrendim. Onun için ayılar gerçekten kış uykusuna yatar mı diye sormuyorum; ayıdır yatar, biliyorum kış uykusuna yatan başka hayvanlar da var.Ama daha sorulacak milyonlarca soru da var.Geçen hafta haberleri okurken, çok aşina kavramlar ansızın tuhaf gelmeye başladı. Sorular sökün etti. Zincirleme reaksiyon, petrol ve varil hesabıyla patlak verdi.Tabii petrolün varil varil çıkarılmadığını hissediyordum ama, peki ya gerçekten hálá westernlerde olduğu gibi fıçılara dolduruyorlarsa? Düşünsenize petrol üreten ülkelerde günde milyarlarca ‘varil’ çıkarılıyor.İLK PETROL BORU HATTI NİYE DÖŞENDİ?Baktım, işin aslı şöyleymiş: Petrol endüstrisinin ilk günlerinde bildiğimiz klasik tahta variller kullanılıyor. Amerikalı Edwin Drake 1859 yılında Titusville’de çıkardığı ilk petrolü çamaşır leğenine dolduruyor. Ancak üretim beklenen miktarı aşınca bu sefer, tuz ve viski nakliyatında kullanılan variller devreye giriyor. Bu variller genelde 40 galon kadar alıyor. Üretim arttıkça varilin hacmi daha da önem kazanıyor. Bazı kuyulardan günde 3 bin varilden fazla petrol çıkıyor. Böylece 1870’lerde 42 galonluk variller standart hale geliyor. Ancak üretim iyice artıp fiyatlar düşünce tanesi birkaç dolar olan variller pahalıya gelmeye başlıyor. Varilleri tren vagonlarına yükleyen işçiler de ücret artışı istediği için artık boru hatlarının zamanı geliyor. Böylece Samuel Van Syckel, Pennsylvania’nın Pithole kentiyle Happy Farm terminali arasında ilk boru hattını kuruyor. O dönemde bir ahşap vagon 60 varil alıyor. İlk kez 1892’de petrol taşımacılığı için özel çelik tank geliştiriyor ve variller tamamen devre dışı kalıyor. Şimdi halen 42 galonluk varil, petrol endüstrisinin standart ölçü birimi olarak geçerli.NEDEN HAVLU VE SICAK SUPetrol bahsinde western dedim ya, başka bir şeyi daha merak ettim. Gerçi son zamanlarda pek rastlamıyorum ama, neden filmlerde, özellikle de westernlerde, kadınlar hep aniden doğum yapıverirken sıcak su ve temiz havlu telaşı yaşanır? Biri mutlaka çıkıp ‘Havlu ve sıcak su’ diye bağırır. Bunlar olmazsa çocuk doğmaz mı?Bunun izahı da şöyle: 19’uncu yüzyıla kadar doğumları ebeler yaptırdığı için sterilizasyon sorunu yaşanmıyormuş. Ancak doktorlar devreye girince doğumla ilgili humma vakaları - hani al basma dedikleri - başgöstermiş. Örneğin otopsiden çıkıp doğuma giren hekimler, kadavradan anneye bakteri taşıyabiliyormuş. 1880’lerde Louis Pasteur hummanın belirli bir tip bakteriden kaynaklandığını ortaya çıkarınca ve İngiliz hekim Joseph Lister de cerrahide antiseptiklerin önemi konusunda meslektaşlarını ikna edince doğum sırasında aletleri sterilize etmek için kaynar su kullanmaya başlamışlar.DEVLET ADAMLARI NİYE TELGRAF ÇEKER?Şu petrol varili kadar arkaik görünen başka bir mevzu da devlet adamlarının birbirine telgraf göndermesi. Yani gerçekten mors alfabesiyle mi haberleşiyorlar, yoksa telgaf da, petrol varili gibi eski bir yüzyıldan kalma klişe bir kavram mı?Hayır değil. Gerçekten telgraf gönderiyorlar. Seçim galibiyeti, milli bayram, cenaze, düğün, nişan vs. vesilesiyle kutlama ya da başsağlığı telgrafı gönderiyorlar. Araya birkaç siyasi temmeni de sıkıştırarak tabii. Teamüle göre bunun daha şık olduğu, e-mail ya da faksın pek zarafet taşımadığı düşünülüyor. Dışişleri bakanlıkları ise e-mail güvenliği arttıkça giderek daha fazla miktarda elektronik postaya yöneliyorlar. Örneğin Amerikan Dışişleri Bakanlığı memurları yılda 66 milyon resmi e-mail gönderiyor.Zenginler Zirvesi ve yoksulların borçlarının silinmesiyle ilgili haberleri okurken başka bir kavrama takıldım: Üçüncü Dünya. Kavramın kaynağını biliyorum ama, bugünün konjonktüründe birinci ve ikinci dünya hangileri ki, hálá üçüncüsünden söz ediyoruz. Fransız demografi uzmanı Alfred Sauvy ilk kez 1952 yılında, Fransız Devrimi’ne gönderme yaparak ortaya atıyor bu kavramı. Sauvy, soğuk savaş döneminde birinci dünyayı oluşturan gelişmiş kapitalist ülkelerle, ikinci dünyayı oluşturan komünist ülkelerin dışında kalan ‘Üçüncü Dünya’nın (tiers monde), ‘tiers etat’ gibi hor görüldüğünü söylüyor. ‘Tiers etat’, Fransa’nın devrim öncesi eski toplum düzenindeki, ruhban sınıfı ve soylular dışında kalan üçüncü unsur. Böylece kavram literatüre yerleşiyor.Bugün, gelişmemiş yoksul ülkeler hálá ‘Üçüncü Dünya’ diye anılıyor ama, dünyaların ikincisi ortada yok.EVİNİZİN SEMALARINA UÇUŞ YASAĞI KOYABİLİR MİSİNİZ?Son bir sorum daha var ama, onun net yanıtını bulamadım. İnsan evinin üstünü uçuşa yasaklı saha ilan edebilir mi? Roma Hukuku’na göre bu mümkün. ‘Cujus est solum, ejus est usque ad coelum et ad inferos.’ Yani arazi kiminse, bunun tepesi de dibi de ona aittir. Yani mülkünüzün semalarında uçuş yasağı ilan edebilirsiniz. Roma döneminde uçan nesneler bulunmadığı için yasağın işlevi olmazdı, o ayrı. Bugün ise bu hukukun geçerli olduğundan pek emin değilim. Çünkü 1944 tarihli Uluslararası Sivil Havacılık Sözleşmesi hava sahası hakimiyetini devletlere teslim ediyor. Her devlet kendi toprakları üzerindeki hava sahasında da egemenliğe sahip. Hatta 1983 yılında Sovyetler Birliği, yanlışlıkla hava sahasına giren Güney Kore yolcu uçağını düşürdü de, kimse hesabını sormadı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!