Güncelleme Tarihi:
Bildiğiniz düşmanlardan, koruyucu tedbirlerinizle ve gücünüzün yettiği ölçüde korunmak mümkün iken, gizli düşmanlardan gücünüzün yettiğince ya da yetmediğince kendinizi koruyabilmeniz pek mümkün değildir. Bir İngiliz atasözündeki ifadesi ile bu durum şöyle izah edilir: “My God! Please defence me from my friends. I can defence myself from my enemies.” Tanrım beni dostlarımdan koru. Ben kendimi düşmanlarımdan korumasını zaten biliyorum!
Gizli düşmanlar, genellikle dost postu altında kuzu kuzu yaklaşıp, kurt düşleriyle sizi ham yaparlar. Bu gizli düşmanların anne, baba, kardeş, hala, teyze, amca, dayı, arkadaş, sevgili, hamili kart, öğretmen, patron, kurumdaş bürokrat ve siyasetçi versiyonları çok meşhurdur.
Ortak hedefleri olan korumak, sizi size rağmen, size karşı korumak arzuları içlerinde sürekli depreşir durur.
Gizli düşmanların hayatımızdaki ilk yok edici korumacılık eylemleri annelerle başlar. Yekten hapı yutarız.
Ben maalesef, “aman yavrucak bir taraflarını sakatlamasın” diye kundakta esaret hayatı yaşayanlardanım. Kafa, kol, bacak, bir fasulye sırığı gibi, vücudunda 50 kırık bulunan kazazede misali sarılıp sarmalandığımız yıllar çok şükür geride kaldı. Kundaklandığımız yıllar, yalnızc
Ama kundaklanmak, “aman çocuk bir taraflarını kırmasın”, “şimdi bu çocuğun elleri kolları çok narindir, onu şöyle bir sarıp sarmalayalım d
Çocuğa soran mı var? Onun o her bir tarafının oynama ve hareket etme ihtiyacına ve isteğine inat, mumyalanırdı. Sa
Bu çocuğa rağmen,çocuğu koruma azmi, “oğlum koşma, düşersin... sen suyu doldurma, dökersin... yemeğini kendin yeme, üstünü berbat edersin…”lerle devam eder,.Zavallı anne ve zavallı yavrucak. İkisi de birbirine muhtaç ve ikisi de hayatı birbirine zehir ederler. Anne korumak ister. Çocuk kurtulmak ister. Ama kurtulmak ne mümkün…
Yok edici korumacılık, hayatın takip eden devrelerinde de aynı şekilde devam eder. Önümüze her yemekten önce itina ile bir önlük bağlanır. Önlük numarası, “sen yiyemezsin, sen şimdi önüne dökersin, sen sakarın tekisin” şartlanmasının dantelli versiyonudur.
Her önlük giydirilişinde, çocukcağız sakarlığını ve dökeceğini bir kez daha anlar. Daha önce yerken ki döktüğü anları bir kez daha kesin bir şekilde hatırlar. Bir de tabak ağzına sokulurcasına kafaya yapıştırılır ki yemek dökülmesin. Eline kaşığı alacak olur, bir nara patlar: Durrr, dökeceksin! Sen yiyemezsin, ben yedireceğim. Ne kadar muhteşem bir
Yok edici korumacılık, evde, kırda, bayırda aynı şekilde devam eder durur. Ayakkabısını bile bağlayamayan üniversiteli gençler biliyorum. Anne çok bilmiş edasındaki, havalı kornasıyla “Bu çocuk ayakkabısını bile bağlayamaz abisi!..” diye ötüyor. Ve bu şekilde öttükçe, çocuk nasıl başlasın ayakkabısını bağlamaya…
Çocuğun ödevi var, hemen yardım ederiz. Yönlendirme ve yan sorularla düşünce ufkunu açmak yerine, alırız elimize kalemi, açarız yavrucağın defterini ve ödevi güzelce yaparız.
Hani utanmasak, okul
Kişilik gelişecekse, karakter oluşacaksa, davranış oturacaksa, nasıl olacak bu, bana bir söyler misiniz?
Halter çalışan bir sporcu düşünün. Annesi babası aman yavrucak bel fıtığı olmasın diye antrenörün önünde ağırlıkları yüklenmişler, kaldırıp kaldırıp indiriyorlar. Ya, öyle işte. Mükemmel halterci yetiştirme modeli. Neyimizle güleriz bu durum
Tamam da, çocuk hayatın ağırlıklarını tanımadan, yüklerini yüklenmeden, onları kaldıracak kasları rüyalarında mı geliştirecek?
Okuld
Okul seçeriz onlara, yok edici korumacılıkla. Arkadaş seçeriz, meslek seçeriz, kız arkadaş, erkek arkadaş ve hatta eş seçeriz. Seçmece bunnnaaaar! İyi seçmeceler. Her seçtiğimiz, onlar için bir yok edilmişlik, ah bir farkına varabilsek!
Delikanlı ürkek üveyikler gibi, yanına sokulduğu babasıyla şirketin kapısından girer. Ellerinde akşamdan babanın hazırladığı klasik CV Bizim zamanımızd
Öncelikle ben şirketime tek bir eleman arıyorum, yapışık ikiz değil. Sonracığıma, ben genç bir eleman alacağım, bir baba değil. Şirkete aldığımd
Delikanlı sarmaş dolaş manitayla turluyor. Magandanın birinden bir sözlü sataşma gelir. Kızcağız alageyik gibi süzülür delikanlının arkasına. Oğlan kaya gibi diklenir. Y
Yok edici korumacılık her yerde. Hamili kart yakınımdır. Siyaset sahnesine bakmak bile istemiyorum. Ya d
Birleşik Arap Emirlikleri’nin ticaret emirliği Dubai, en sevdiğim iş ve alışveriş merkezlerinden birisidir. Binlerce ırkın binlerce tonu ile değişik değişik versiyonları dünyanın bu en serbest iş ortamını bir ticaret cennetine çevirirler. Herkesin kafasınd
Yapacağınız işi mükemmel bir şekilde yapabilmenizden başkaca bir şart aranmaz orada. Dolayısı ile insandan çok işe bakılır. Ürüne ve üretime bakılır. Bunu kim yapmış, nasıl yapmış sorularıyla vakit öldürmektense, bu iş mükemmel bir şekilde yapılabilmiş mi, sorusuna cevap aranır.
Geçenlerde, bir iş ziyaretindeyim. Oradaki arkadaşlarımdan birisine yüksek düzeyde bilgisayar kurdu bir yazılımcı gerekiyor. Bir online Hindistan gazetesindeki “iş arıyorum” ilanlarından bulduğu birisini aradı. Cepten. Çıkan kıza yarın 11:00’de kendisini Dubai’deki ofisinde beklediğini söyledi. Bir gün sonra saat 11:00’de kız ofiste. Nasıl geldin, kimle geldin, pasaportun hazır mıydı, vizeyi nasıl hallettin? Kızım senin anan baban yok mu? Eee, iş dediğin böyle olur.
Bizdeki senaryoyu bir düşündüm, başım ağrıdı. Bir sefer kadın kısmı yurtdışında çalışır mı? Bizim kız gurbet ellere giderse? Oralarda y
Aslında tek tek koruduğumuzu sandığımız gençlerimizin seçeneklerini daralttığımızın ve onlarl
2005’te gümrükler kalkıyor. Koruma duvarları yok oluyor. Şimdiden hazır olmazsak, yarın çok geç olabilir. Annelere, babalara, hamili kartlara havale edilen bir yaşam yerine, yapabildiğimiz kadarıyla ve tamamen bize ait olan bir hayat diliyorum, hepinize. Yapabileceğinize inanın yeter. Gerisi gelecektir. Yırtın bedeninize ve ruhunuza giydirilmiş kafesten koruma kalkanlarını. Aşın. Önce kendinizi, sonra çevrenizi aşın. Bize rağmen bize karşı bizi bizden korumanın modası geçti artık.
Münir Arıkan
Düşünce Öğretmeni - NLP Trainer