Cahit AKYOL
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 2009 00:00
Doçent Dr. Süleyman Erguner (52) uluslararası bir ney üstadı. Neyini üflemeye başladığı andan itibaren izleyenleri kendisine hayran bırakıyor. Her başarılı sanatçı gibi övgüye, takdire alışkın. Ancak son bir aydır verdiği dört konserde adeta çıt çıkmadı. Çünkü Süleyman Erguner, her hafta çarşamba günü Memorial Hastanesi’nin yoğun bakım bölümündeki hastalar için çalıyor.
46 yıldır gerek Türkiye’de gerekse uluslararası sahnelerde izleyicilerine ney çalan Süleyman Erguner bir süre önce Profesör Dr. Bingür Sönmez’le tanıştı. Neyzenle doktor bir araya gelince söz döndü dolaştı müzikle tedaviye geldi. Erguner yoğun bakımda ney fikrinin nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatıyor:
“Bingür Hoca müziğe, neye meraklı. Ben ona neyin, dinlendirici özelliğiyle birçok hastalığın tedavisinde rehabilitasyon işlevi gördüğünden söz ettim. Osmanlı padişahları Sultan 3. Selim, 2. Mahmut, Sultan Abdülaziz ünlü neyzenlerdi ve onların zamanında ney sesleri sarayların yanı sıra hastane odalarında da çınlardı. Bunun üzerine bana ‘Hadi gel yoğun bakımda birkaç konser ver, ben de tıbbi açıdan hastaların gelişimlerini gözlemleyeyim’ dedi. Hiç böyle bir ortamda çalmamıştım. 2 gün sonra Çağlayan’da İstanbul Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi bölümüne gittim. Burada üzerime steril önlükler giydirip başıma bone taktılar. Ameliyattan çıkmış veya komada olan hastaların bulunduğu özel bölüme aldılar. Bingür Hoca ‘Çal’ dedi. İlk defa bir yoğun bakım ünitesine girmiştim. Çevrede yatan hastalar vardı. Tıkandım kaldım. Bir süre neyi ağzıma bile götüremedim. Yapamayacağımı söyledim. Benim oraya hastalara bir faydam olması için getirildiğimi anlattılar. Üflemeye başladım. Hastalar belki duymadı ama onlara bir saat konser verdim.”
HASTALARA İYİ GELİYOR
Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez bu uygulamanın hastalar için faydalı olduğu görüşünde: “Ben tıbbın teknolojik tüm olanaklarını kullanarak hastaları ameliyat ediyorum. Bazı hastaların tansiyonlarının düştüğünü saptadım. Hicaz makamının bir şekli olan Zirgüle üflemesi için üstat Erguner’den ricada bulunduk. Çünkü bu makam Osmanlı zamanında Darü’ş-şifa’da, yani hastalara şifa veren kuruluşlarda icra ediliyordu. Binde bir faydası bile olsa her şey sağlık için.”
NEYLE MOZART KONÇERTOSU
Erguner neyi yaygınlaştırmak için tüm Türkiye’yi gezdiğini anlatıyor: “Her yıl yerli-yabancı birçok sanatçıyla sahneye çıkıyorum. Sempozyumlara konuşmacı olarak gidiyorum. Konserlerimde neyi, saz, gitar, kanun, ut, keman, piyano, trompet, saksofon gibi enstrümanlarla sentez yapıyorum. En son ABD’li trompet virtüözü Leo Smith ile düet yaptık. Fransa’daki son konserimde Mozart’ın konçertosunu da neyle icra ettim. Salon alkıştan yıkıldı.”
KOLOMBİYA’YA NEY SATIYOR
İstanbul Osmanbey’de bir ney atölyesi açan Erguner, “Neyleri Türkiye, Kolombiya, Suriye, Mısır, Tunus’taki öğrencilerim alıyor. Yerli-yabancı yaklaşık 500 kişiye ney üflemeyi öğrettim” diyor. Erguner tasavvuf müziğinin sembolü kabul edilen ney kamışları için Hatay’ın Samandağ bölgesini tercih ettiğini söylüyor: “Her bölgede yetişmesine rağmen, ney için en uygunları Asi Nehri’nin denize döküldüğü bölgede bulunuyor” diyor.
5 YAŞINDAN BERİ ÜFLÜYOR
Süleyman Erguner, bestekâr Süleyman Erguner’in torunu, neyzen Ulvi Erguner’in oğlu, Kudsi Erguner’in kardeşi. Beş yaşından itibaren babasından musiki eğitimi aldı. TRT İstanbul Radyosu’nun sınavını kazanıp 1975’te neyzen olarak işe başladı. Bir yandan da akdemik kariyerine devam etti. Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı ile Marmara Üniversitesi Ticari ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun oldu. Türk müziği tarihi, teorisi üzerine doktora yaptı. 1985’te doçent oldu. İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda ders verdi, İcra Heyeti’nde çalıştı. 2004-2006 yılları arasında da TRT Müzik Dairesi Başkanlığı’nı yürüttü.