Güncelleme Tarihi:
Otellere kaptırdıkları zengin müşterilerini geri almak için çalışıyor
Bir zamanlar anlı şanlı düğünlere ev sahipliği yapan düğün salonları eski günlerini özlüyor. Zengin müşterilerini büyük otellere kaptıran salon işletmecileri iki yıldır kaçan müşterilerini geri getirmek için uğraşıyor.
Düğün salonlarının hayatımıza girmesi 1950'li yıllara rastlar. İlk olarak Beyazıt ve Şehzadebaşı'nda açılan Nis, Rüya, Abdullah düğün salonlarını 1970'li yıllarda Ömür, Yumni gibi salonlar izledi. Bu tarihlerde Şişli civarında da düğün salonları açılmaya başladı. 1980'li yıllar düğün salonlarının en parlak dönemiydi.
Ama bugün, o yıllarda anlı şanlı düğünlere ev sahipliği yapan bu düğün salonları artık cazibelerini yitirdi. Birçoğu kapanmak zorunda kaldı. Direnenler de o eski şaşaalı düğünlere hasret kaldılar. Bunun en önemli nedeni değişen beğenilerin yanında, düğün salonlarının müşteri kitlesinin de farklılaşması oldu.
Nereden nereye
Salonlar yasal olarak kimi zaman kahvehane kimi zaman gazino olarak kabul ediliyor, neredeyse bir kimlik bunalımı yaşıyorlar. Düğün salonu standartlarını çok yetersiz bulan salon işletmecileri belirsizliği ortadan kaldırmak ve salonların itibarını geri almak için 1995'de İstanbul Düğün Salonu İşletmecileri Derneği'ni kurdular. 200 üyesi bulunan dernek meslek odası olabilmek için gereken işlemleri yapıyor.
Eski günlerine geri dönmek isteyen işletmeciler ‘‘kaliteyi getirirsek, kaliteli müşteriyi kazanırız’’ fikriyle salonlarına yatırım yapıyorlar. Günümüzde ortalama bir düğün salonu açmak için en az 15-20 milyar lira para harcamak gerekiyor. Örneğin Sefaköy'deki Akdeniz Düğün Salonu'nun dekorasyonu için harcanan para 270 bin dolar.
Son iki yıldır düğün salonlarında yaşanan bu değişim sancıları hedefini bulur mu? Otellere kaçan müşteri geri gelir mi? Bunu zaman gösterecek. Fakat bu durum düğün salonlarının müşterisi yok anlamına gelmiyor. Sadece İstanbul'da 800-1000 düğün salonu var. Çağlayan, Bayrampaşa, Ümraniye, Aksaray gibi semtlerde yoğunlaşan salonların en büyük müşterileri göçle gelen doğulular. Doğuluların yanı sıra, Arnavut ve Yugoslav göçmenleri de salon müşterileri arasında. Bu bölgelerdeki birçok salon 1000-1200 kişilik kapasiteye sahip. İstanbul'da bir salonda düğün yapmanın maliyeti 120-500 milyon lira arasında değişiyor.
Ayağıma bastın!
Müşteri profiliyle birlikte, düğün törenleri de değişti. Örneğin artık takı törenlerinde eskisi gibi bir sunucunun kim ne taktı diye anons etmesi istenmiyor. Bu hem zorlaşan ekonomik koşullardan hem de yeni neslin tercihinden kaynaklanıyor.
Ama düğünlerde değişmeyen bir gelenek hala sürüyor: Gizlice salona sokulan içkiler, masaların altında içiliyor. Halbuki düğün salonlarına içki sokulması yasak. Düğün salonu işletmecisi ve dernek başkanı Ümit Yaşar Demir gözlemlerini şöyle aktarıyor: ‘‘Düğüne içkisini bidonlarda hazırlayıp getirenler var. Adam karısının çantasında salona içki sokuyor. İçkiyi masanın altında gizli gizli içiyor, o gerginlik içinde ne kadar içtiğini anlamıyor ve sarhoş oluyor.’’
Düğünlerde çıkan kavgaların en önemli nedenlerinden biri de masa altlarında içilen içki. Fakat bir düğünde kavga çıkması için öyle ciddi nedenlere gerek yok: Ayağıma bastın, yüzüme baktın, bana çarptın kavgaları çoğu... Bazen damatların kaçtığı oluyor düğünden, bazen de gelinlerin. Damatların kaçması çok önemli değil de; gelin kaçtı mı, kesinlikle kan çıkıyor!
Bir zamanlar dönemin en ünlü sanatçılarının şarkı söylediği düğün salonlarında bugün ikinci işini yapan müzisyenler çoğunlukta. Düğün salonlarında hala birçok ünlü sanatçı çıkıyor, fakat eskisinden farklı olarak buralarda çalıştıklarını saklıyorlar. Bugünün düğünlerinin gözde müziği davul zurna. Artık dans müziği çalınmıyor bile.
NOSTALJİK YÖNETİCİ
28 yıldır profesyonel olarak düğün salonu yöneticiliği yapan Yaşar Dever: ‘‘Eskiden düğün salonuna gelen kişi düğüne geldiğini bilirdi, şık gelirdi. Bir düğünde benim yorgunluğum giderdi, düğünler eğlenmek için yapılırdı, şimdi ekonomik dayanışma gibi. Eskiden dans müziği vardı, şimdi davul zurna... Son zamanlarda salonların kalitesi yükselsin diye çalışmalar var. Artık ben işten keyif almıyorum. Eski düğünleri özlüyorum.’’
İki bayram arasında evlenilir
ŞU aralar düğün salonlarının işleri durgun. Bunun en önemli nedeni ‘‘iki bayram arasında evlenilmez’’ inanışı. Fakat Düğün Saloncuları Derneği'nin Diyanet'ten aldığı açıklamaya göre bu böyle değil: Hz. Muhammed cuma gününe denk gelen bir bayram sabahı namazdan çıkarken biri önüne çıkar ve sevdiği kızı babasından istemesini rica eder. Peygamber genç adama Müslümanlar tarafından bayram sayılan cuma gününü kastederek ‘‘bu işi iki bayram arasına sıkıştırma’’ der. Yani, iki bayram arasında sözünden kasıt, bayram namazı ve cuma namazıdır...
DÜĞÜN SALONUNDA OLMASI GEREKENLER
1- Giriş kapısından ayrı olarak yangın çıkış kapısı.
2- Salondan ayrı bay ve bayanlar için ayrı ayrı tuvalet, pisuar, lavabo.
3- Girişte vestiyer, boy aynası ve telefon.
4- Tuvaletlerin duvarları 1.5 metre fayans, mermer vb. ile kaplı.
5- Yeterli aydınlatma.
6- Salonda kalorifer, kat kaloriferi, klima vb. ile ısıtma (soba kullanılmayacak).
7- Klimayla havalandırma.
8- Orkestra yeri ve dans pisti.
9- Temiz masa ve sandalyeler.
10- Atistler ve gelin damat için soyunup giyinmeye elverişli ayrı ayrı odalar.
12- Salonun dışında servis odası.
13- Salonun dışında işçiler için soyunma dolapları.