Yılmaz, bacaklarımı mendiliyle örterdi

Güncelleme Tarihi:

Yılmaz, bacaklarımı mendiliyle örterdi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 10, 2004 00:00

1960'ların kayıplara karışan unutulmaz yıldızı Gülsüm Kamu, birlikte 6 filmde oynadığı Yılmaz Güney'in bilinmeyen yönlerini Hürriyet'e anlattı.Gerçek adı Emine Gülsüm Kefeli’dir ama, Türkiye onu Gülsüm Kamu olarak tanır. Trabzon’un ünlü Kefeli ailesinden Hamdi Kefeli’nin torunu, Mustafa Kefeli’nin biricik kızıdır. Gülsüm adını ona annesinin amcası Türk edebiyatının ünlü ÅŸairlerinden Kemalettin Kamu vermiÅŸtir. Baba Kefeli’yi eskiler Mısır Çarşısı’ndaki ünlü Ehram MefruÅŸat maÄŸazasının sahibi olarak tanır. Emine Gülsüm, 13 AÄŸustos 1944’te dedesinin sahibi olduÄŸu Ä°stanbul TeÅŸvikiye’deki ünlü Ralli Apartmanı’nda dünyaya gelir. 2 yaşındayken annesi baÅŸka bir erkeÄŸe aşık olup terk eder babasını. Ãœvey anne de onu istemeyince dedesinin himayesine girer. Onu Yahya Amcası’nın eÅŸi büyütür, birlikte büyüdüğü kuzeni, Teoman Madra’nın eÅŸi Meral’i öz ablası olarak bilir.Kefeliler muhafazakár bir ailedir, çocuklarının tiyatrocu olduÄŸunu duysalar keserler alimallah. Bunun için Kefeli’nin yerine Kamu soyadını kullanır. Ä°ÅŸte o Gülsüm Kamu ki nice yürekler yakar, nice aÅŸklar yaÅŸar, nice ÅŸarkılar söyler, nice oyunlar oynar, nice filmler çevirir. Gülsüm Kamu’nun Bostancı’daki dededen miras, bahçesinde 98 dev palmiye aÄŸacı olan görkemli dairesinde anlattıklarına genç kuÅŸaklar ÅŸaşıracak elbette. Sevgili gençler, en iyisi Gülsüm Kamu’yu bir de babanıza, dedenize sorun. Yıldız Kenter nereden bilebilirdi ki, kendisine emanet edilen genç kız bir gün gelip yengesi olacak. - Orta öğrenimimi ÅžiÅŸli Bomonti’deki Notre Dame de Lourdes’da yaptım, ama derslerim çok iyi deÄŸildi. Küçüklüğümden beri çok iyi taklit yapardım, amcam bana tiyatrocu olmamı teklif etti. Babama, dedeme söylemeden gizlice komÅŸumuz olan Yıldız Kenter’e gittik. Yıldız Hanım beni yetiÅŸtirdi, konservatuvardaki derslerine bile götürdü. 1964’te Ses Tiyatrosu’nda Kenterler’in oynadığı ‘Nalınlar’da baÅŸroldeki genç kız rolünde sahneye çıktım. Sonra ‘Kim Korkar Hain Kurttan’, ‘Martı’ gibi birçok oyunda rol aldım. Yıldız Hanım benden hep övgüyle söz etti, 4 sene onlarla kaldım. Ondan sonra Gülriz Hanım’a geçtim, orada ‘Ferhat ile Åžirin’i oynadım. Daha sonra Ankara Meydan Sahnesi’ne gittim. Sahne arkadaÅŸlarım arasında Ä°lkay Saran, Zihni Göktay, rahmetli Kerem Yılmazer ve Kenan Işık da vardı. ZORLA ÅžARKICI YAPTILARGülsüm Kamu’ya tiyatro, beyazperde sanki az gelmiÅŸ, bir de ÅŸarkıcı olup çıkmıştı karşımıza. - Tiyatroya baÅŸladıktan birkaç sene sonra Erdem Buri illa seni ÅŸarkıcı yapacağım diye tutturdu. O zaman ÅŸarkıcılık çok modaydı; ama benim ne sesim var, ne müzik bilgim. Erdem, orkestra ÅŸefi Selçuk Özer’e ‘Bu kızı hemen yetiÅŸtir, As Klüp’te ÅŸova çıkaracağım’ dedi. Benim en popüler devrim; Selçuk’la harıl harıl çalışıyorum ama, ses olmayınca nasıl ÅŸarkı söylenir? Erdem ‘Şimdilik dans müziÄŸi söyle, alıştıktan sonra ÅŸova geçersin’ dedi. Dans müziÄŸi bir ÅŸey deÄŸil, zaten arkadaÅŸlar arasında hep söylüyoruz. Sonunda beni zorla ÅŸarkıcı yaptılar, çok da meÅŸhur oldum. Zaten o zamanlar sese bakılmazdı; şık giyin, müşteriyi oyala tamam. Bir gece As’ta büyük bir havayla koÅŸarak sahneye gelirken ayağım kaydı, doÄŸru piyanonun altına girdim.YANIMDA BÖYLE OTURULMAZGülsüm Kamu çevirdiÄŸi 15 sinema filminin 6’sında Yılmaz Güney’le karşılıklı oynamıştır, birbirlerini iyi tanırlar. - Yılmaz Güney çok ciddi, çok sert bir adamdı. Mesela hep beraber bir gece kulübüne gideriz, mini etek giymiÅŸsem hemen mendilini çıkarıp bacağımı örterdi. ‘Benim yanımda bir kadın bu ÅŸekilde oturamaz’ derdi. Club 12’de bir gece ben sahnedeyken bir pandomima koptu. Yılmaz Güney, Ä°lhan Feyman’ın bizim orkestrada çalan kardeÅŸini göğsünden bıçaklamış. Yakın arkadaşım Tülin Elgin’le beraber kaçıp bizim eve gittik.Gece yarısı kapı çalındı. Bir baktım askeri bir cip, Tülin’le beni alıp ÅŸahit diye karakola götürdüler. Ne diyeceksin, ikimiz de ‘Biz hiçbir ÅŸey görmedik’ dedik. Yine Yılmaz’la bir film çekiyoruz, benim o tarihte kırmızı Pontiac Lemans bir arabam var. Setten dönüyoruz; Yılmaz ‘Bırak ben kullanayım’dedi. Çok da içkili, versem bir türlü, vermesem bir türlü. Çaresiz verdim, tam Tarabya’da birisine çarpmasın mı? Allah’tan ölüm kalım yok, hemen beni geçirdi direksiyona. Karakola gittik, hadise benim üstüme kaldı, ertesi gün ‘Gülsüm adama çarptı’ oldu.GELÄ°N GÄ°TTİĞİM Ä°RAN’DAN NASIL KAÇTIM- Sahne hayatım sürerken Türker Ä°nanoÄŸlu başımı yaktı, sene 1969. Beni Ä°ranlı dünyaca ünlü sinema sanatçısı Cihangir Gaffari’yle evlendirdi. Cihangir’le seviÅŸerek evlendik, nikahımız aile arasında yapıldı. Ä°ran’a gelin gidiyordum ama, nasıl bir yer olduÄŸu hakkında hiç fikrim yoktu. Uçağımız Tahran’a indiÄŸinde baktım büyük bir kalabalık, sandım ki bizim gibi iki meÅŸhuru karşılamaya gelmiÅŸler. MeÄŸer hepsi Cihangir’in ailesiymiÅŸ, aman Allahım. Ben bir eve düştüm; kaynana, kayınpeder, 7 görümce, hepsinin kocaları, çocuklar ve biz. Hepsiyle aynı evdeyim, ay deli olacağım, bir iki gün olsa neyse. Cihangir’in kazandığı paralar kaynanama gidiyor, o da kendince münasip miktarda bize harçlık veriyor. Düğünde bana takılan bütün mücevherlerin hepsi kadının kasasında; bir yere giderken bana zimmetle veriyor. Birinci yılın sonunda Cihangir’e ailemi çok özlediÄŸimi anlattım, ailesinden izin almasını söyledim. Ailesi kaçarım diye bana bilet aldırmadı. O arada Gönül, sevgili Erol’la mektuplaşıyoruz. Durumumu anlattım, acilen bir uçak bileti göndermelerini istedim. Ertesi gün biletim geldi, her ÅŸeyimi orada bırakıp tek bir bavulla Ä°stanbul’a kaçtım.YARIN: ÜÇ BÃœYÃœK AÅžKIMÂ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!