Yılın son gecesinde Bodrum, Bodrum

Güncelleme Tarihi:

Yılın son gecesinde Bodrum, Bodrum
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2011 00:00

Yeni yıla girmek için hep uzak diyarlar, egzotik köşeler aradım. Ren geyikleri kızakları çeksin, mevsim yaz olsun denizler dolsun, büyük başkent meydanları insan kalabalıklarıyla coşsun istedim. Oysa dünyadaki en güzel yılbaşı gecelerinden biri Bodrum’da yaşanıyor.

Haberin Devamı

Üstelik hem egzotik, hem denizli, hem çılgın. İnsan da var, bitmez partiler de. Yeni yılın ilk gününde mandalina bahçelerinin kokusuna uyanmak da cabası... Mutlaka yurtdışına, uzaklara gitmek istiyorsanız San Francisco’yu öneririm.

“Bodrum” artık başlı başına bir bölge adı. Kocaman bir yarımada. Ne ararsanız hepsi orada. Sakin, entel, kaçık, çılgın, yabancı, soyguncu, zengin, sonradan görme, bir türlü görememiş, doğal, ermiş, romantik; Bodrum her şey.
Hep yazları gidilmemesi gerektiğini anlayalı çok uzun zaman oldu. Sonbaharlar, hafiften kışlara uzadı. Nişantaşı ahalisi, akademisyen tayfası, büyük şehirden sıkılan “olmuş” kesim, evleri kışları da açar oldu. Derken, onlar gibi olmak isteyenler, uzak ülkelerin insanları, çulsuzlar; siz sayın artık, aklınıza gelen her tür, cins, ırk, renk; Bodrum’u mesken tuttu.
Koylarını birer birer keşfettik. Arsalar, yokuşlar, damlar, ahırlar; her şey satıldı. Köylere geldi sıra; geriye bir şey kalmadı.
Bodrum, garip bir “melanj”, değişik bir renk aldı. Tüm mevsimlerde, başka güzellikler yaşattı.

Haberin Devamı

Yılbaşı gecesi ateşi

Bir gezi yazarı, durmaksızın çekimde olan TV programcısı olarak, belki de “Bitez’de yürüyün, sakin yemek yiyip Bodrum’un içine inin” falan demem gerekir belki de. Yoksa size son keşfettiğim Bodrum noktalarından mı bahsetsem?
Yok, bunların hiçbiri içimden gelmiyor. Sonuçta Bodrum tutkunları, yollarını buluyor. Koylar, barlar, sahiller; hemen herkes nerelerde kimlerle olunması gerektiğini kestiriyor.
Sadece yılbaşı gecesini anlatmak hissiyle dolup taşmaktayım. O çok özel duyguyu, orada yaşanan garip ama çocuksu coşkuyu aktarma niyetindeyim. Çıkıntı olmayan neşeyi, sonuna kadar yaşanan eğlenceyi, en derinlere kadar hissedilen “oh be” nidasını...
“Tutkusuz geçen hayat, yaşanmamış hayattır” diyen o ünlü düşünür kimdi? Her kimse, ben de aynen öyle düşünüyorum. İşte, aşkta, gezide, ibadette, yemekte; tutku yoksa, yaşam da yok bence. İçi boşalmış, ruhu emilmiş kuklaların arasında bir parça ışık, hızlı çarpan bir yürek ve gören gözler isteyenler için, bir daha: Bodrum!
Bodrum, yeni yıla tutkuyla başlamak için en ideal yurt içi adresi. Hani boş sayfalar açılır, “new year resolutions” teker teker yazılır, kararlar tekrar tekrar dillendirilir ya; onu yapmanın en güzel yerlerinden biri. Eski “sen”i yakmanın, cırt diye bembeyaz bir dünyaya başlamanın mekanı.
Hiçbir planınız yoksa, hadi Bodrum’a gidin. Kendinizi denize atın, tanımadıklarınızla kol kola şarkılar söyleyin. Dostlar edinin, dostluğunuzu verin.
Yeni seneye, zenginleşmiş, büyümüş, dopdolu girin.

Haberin Devamı

NELER YAPILABİLİR

* Hemen akıllara gelen şey, meşhur “Barlar Sokağı”. “Bardan bara hoplama”, ya da “bar hopping”, Bodrum’da bir yılbaşı gecesi geleneği. Önce güzel bir yemekle başlanıyor geceye. Gemibaşı Restaurant veya Tango, ilk aklıma gelenler. Yemekten hemen sonra, ki hâlâ saat 24.00’ten önce olmasına dikkat etmek lazım, Zazu’ya bir ara kahve içmek için uğramakta fayda var. Biraz yemeğin ağırlığı iner, kendinize gelirsiniz. Ah, unuıtuyordum az kaldı, bir diğer kahve veya ufak bir içki için uğranacak adres: Marina Yat Kulüp. Küba’ya bayılıyorum; sonrasında gidilmeli. Ama sabahı etmek için, artık orası bir klasik, kesinlikle mavi. Hele Birsen “Çığlık Çığlığa”yı söylüyorsa, muhteşem.
* Arada Helva’ya da uğrayabilirsiniz. Ya da gene nostalji, biraz Veli. İkizlere takılmak, onların gülen yüzleri de iyi geliyor.
* Diğer alternatif Sünger Pizza’da güzel bir yemek. Servis harika, fiyatlar uygun. Arkasından Bodrum Meydanı. Bütün gece, sabaha kadar!
* Bodrum Belediyesi, birkaç yıldır meydanda özel yılbaşı partisi düzenliyor. Canlı konser ve sonrasında eğlence. Aklınıza gelebilecek ve gelemeyecek onlarca kişiyle karşılaşıp, bir o kadar da yeni arkadaş ediniyorsunuz. Civar büfeler ve kafelerden her tür içecek ihtiyacı karşılanıyor. Meydan eğlencesinin en güzel renkleri de çiçekçiler ve çalgıcılar. Roman çalgıcılar coştukça coşuyor. Bir de Bodrum geleneği midir nedir, herkes çiçek alıp karısına, sevgilisine veriyor.
* Bir başka alternatif de geceye Bitez de başlamak. Bitez lokantaları Altın Kaşık, New Season ve Lemon Tree, benim sevdiklerim. Yılbaşı gecesi açık havada da servis yapıyorlar. Bitez, kış aylarında hayat olan tek Bodrum koyu.
* Geceye Bitez’de yemekle başladıktan sonra, Bodrum’a, merkeze gidip, eğlenceye akabilirisiniz.
* Ya da, daha sakin bir yılbaşı için, deniz kenarında yanan ateşlerin çevresinde takılıp, uzun sohbetlere katılabilirsiniz. İsterseniz uzun uzun düşünün, ağlayın, özür dileyin... Bu tip ruh temizleme ve kendi kendine arınma seansları için doğru yer.
* Gümbet’te, daha çok Bodrum’da yerleşik yabancıların gittiği birkaç bar yılbaşı gecesi de açık oluyormuş. Ben gitmem, bilmem. Bodrumlu dostum Meltem Özer öyle dedi. Yalnız, Gümbet’e bambaşka bir tecrübe için gidilmeli: Yılbaşı gecesi denize atlamak! Özellikle yabancılar, saatler 12’yi vurduğunda, soyunup denize atlıyorlar. Arkadaşım eski manken, doktor ve fotoğrafçı, tabii ki Bodrumlu Serdar Önal hiç denememiş. Ben Şubatta Foça’da denize girdim ve yüzdüm; 31 Aralık Bodrum pek farklı olmaz. İnsan kendine geliyor.
* Benim ailemde yılbaşı gecesi yeni külot giyinmek adeti vardı. Yeni donları herkes birbirine hediye eder, saat 24.00’te odalara koşup onları giyerdik. Artık belediye tarafından meydanda mı hediye edilir, mekanlara mı gönderilir; orasını bilemem. Ama Kocadon Kocadon olalı böyle tüyo bir daha hiçbir reklamcıdan alamaz!

Haberin Devamı

Golden Gate’den karşıya yeni bir insan olarak geçin

“Biraz uzaklaşalım, iyi geliyor” diyorsanız, organizasyon yapacak maddi manevi gücünüz varsa, o zaman buyurun San Francisco’ya! Henüz döndüm, birçok parti ve eğlenceyle müthiş bir yılbaşı noktası. Hem sakin, hem cıvıltılı. Kendine has bir duruşu, ahengi olan özel yerlerden biri. San Francisco ya da oralıların dediği gibi “San Fran” veya “Sisco”, mutluluk veren o çok özel şehirlerden. Yokuşları, eski evleri, 1 milyon’dan az nüfusu, “cable car”ları, gülümseyen insanları, Golden Gate Köprüsü ile Kuzey Amerika’nın tartışmasız en güzel kentlerinden.

50 TEPELİ

Amerika Birleşik Devletleri’nin batı kıyılarındaki San Francisco, California Eyaleti’ne bağlı. Şehrin, bu kıtada çok az görünen bir özellik, 50’den fazla tepesi var; belki de bu yüzden, fotoğraf sanatçılarının yıllardır değişmeyen gözde adreslerinden.
Şehrin geçmişi çok eski değil, 1700’lerin sonunda, İspanyol sömürgeciler kurmuş. 1800’lerin ortalarına kadar da, minnacık bir yerleşim bölgesi olarak varlığını sürdürmüş. 1850’ler, bilirsiniz, Amerika’daki meşhur “Altına Hücum” yılları. San Francisco, bu hücumdan payına düşeni almış. Nüfus çok kısa bir sürede 1000’den 25 bin’e çıkmış.
Depremler, yangınlar, sayısız büyük felaket geçirmiş. Her koşulda da küllerinden yeniden doğmuş. Güçlenerek ortaya çıkmış, gittikçe büyümüş, zenginleşmiş…

SAVAŞMA SEVİŞ

Haberin Devamı

San Francisco, bugün dünyanın en çok turist çeken şehirlerinden. Sadece Golden Gate Park’ı bir sene içinde 13 milyon kişi geziyor; bence inanılmaz bir rakam. Çok güzel olması, kuşkusuz ilk etken. Ama en az güzelliği kadar önemli iki unsur daha var: Kışları yumuşak iklimi ve liberal kimliği.
60’ların sonunda hippilerin şehre akın etmesi ve San Francisco sakinlerinin de onlara kucak açması, kentin tüm dünyada nam salmasını sağladı. “Savaşma, seviş” sloganı, San Francisco sokaklarından yayıldı. Her “alt grup”, San Francisco’da mutlu oldu, hayat buldu. Yüzlerce ırk, birçok değişik politik fraksiyon, normların dışındaki cinsel tercihler; bu şehirde konu dahi değildi.
Yazları çekilmez bir havası var. Serin, nemli, sisli... Mark Twain, “yaşadığım en soğuk kış, San Francisco’da geçirdiğim yazdı” demiş! Oysa diğer tüm mevsimlerde güller açıyor. Harika ilkbahar ve sonbaharlar, ılık mı ılık kış aylarıyla ziyaretçiler rahatlıkla yollarını buluyor. İki ay dışında, 10 ay hava gayet iyi. Bir mont, bir ince kazak; yokuşlar, okyanus kenarı, parklar, her yer sizin!
Yakın geçmişe gelindiğinde, ikinci büyük patlamayla, şehir bir kez daha doğdu. Malum, yeni çağ “www”nun filizlenmesiyle başladı. San Francisco’nun yanıbaşındaki “Silikon Vadisi”, yepyeni dünyanın süper zekalarının merkeziydi. Para boldu, harcandı. San Francisco da pahalandıkça pahalandı...

Haberin Devamı

UĞURLAMA ŞÖLENİ

San Fran’de yapacak çok şey var. Civar plajlar, her mevsimde ziyaretçilerin akınına uğruyor. Napa ve Silicon vadileri, Los Angeles’a kadar otomobille süper manzaralı yollardan ilerlemek, çelik halatların çektiği tramvayla şehri keşfetmek, Alcatraz’ı görmek, Golden Gate Köprüsü’nü yürüyerek geçmek, sabah sisinde şehri seyretmek, Fisherman’s Wharf’ta bir öğleden sonra geçirmek, parkları keşfetmek, binlerce kare fotoğraf çekmek, onlarca müzeyi gezmek... Bunların hepsi gezi kitaplarında, yok eğer okumadıysanız, oraya gittiğinizde tur şirketlerinin kapılarında yazıyor.
Ben size yılbaşı gecesi yaşanacak olanları, bir gelenek olarak yaşananları anlatayım en iyisi.
Bakarsınız aklınız çelinir, içinize birden “hadi” gelir. Bakarsınız bilet fiyatlarına, havayollarına, Air France kampanyalarına, atlarsınız uçağa, kaptırıverirsiniz kendinizi San Francisco yokuşlarına...
Yılbaşı gecesine gelince...
Her yerde başka bir parti, değişik tür eğlence var. Rock, caz, Latin, oldies; ne ararsanız, hepsi mevcut. ”The Parlor” ve “Eve Lounge”, popüler partilerin yapıldığı kulüplerden. Ayrıca “Harlot”u da deneyebilirsiniz. Sens Restaurant’ta havai fişek gösterisi var. Şık “SoMA” bölgesindeki “Cosmopolitan”ın hem körfez üzerinde açık, hem de kapalı mekanları var. Özel bir yer.
Değişiklik isterseniz bir öneri: “Cell Space”de patenli diskoya ne dersiniz? Dianne Reeves, “Yoshi’s”de sahne alıyor bu yılbaşı gecesi. Grace Cathedral’de yılbaşı gecesi sessiz film gösterimi var. Kim giderse...
Fort Mason Festival Pavillon’da ise, havai fişekler, birçok DJ ve ciddi bir kalabalıkla açık hava partisi. Üstelik barkovizyonlarda “San Francisco Sokakları” dizisinden bölümler ve “Altına Hücum” filmi gösterilecek. Mekan, aslında 5 bin kişilik bir hangar; ama parti bir miktar da açık havaya yayılacak. Ben bunu tercih ederdim galiba...
Ya da bir başka öneri: Golden Gate Köprüsü üzerinden şehri seyredin. Saatler tam 24.00’ü vurduğunda, havai fişekler ve çığlıklarla birlikte, yeni bir hayata başlayın. Sevgilinize sarılın, içinizde biriken tüm paslı, kirli tortuları okyanusa atın gitsin. Köprüden karşıya yeni bir insan olarak geçin.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!