Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2008 00:00
Önümüzdeki hafta Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu’da açılacak sergide Názım Hikmet’in, eşi Vera Tulyakova ile son yıllarını geçirdiği evinden getirilen eşyası sergilenmeye başlanacak.
O sergiden değil de Názım’ın Vera’dan önce birlikte yedi yıl yaşadığı bir başka kadının evini konu alan bir kitaptan söz etmek istiyorum ben.
Kitabın adı Galina’nın Názım’ı ve Kaynak Yayınları tarafından yayımlandı. Yazarı da Dursun Özden.
Dr. Galina Kolesnikova bir iç hastalıkları uzmanı. Zatürreye yakalanan Názım Hikmet’i iyileştirmiş ve 1953-1960 yılları arasında aşk yaşamışlar, aynı evi paylaşmışlar. Bu yedi yılın ardından Názım bir özür mektubu yazarak Vera için terketmiş onu. Ama dostlukları hep sürmüş Galina ve Názım’ın.
Bu yedi yıllık dönemi Galina Kolesnikova Türkçe’ye de çevrilen Názım’la Yedi Yıl adlı anı kitabında anlatmıştı.
Şair Dursun Özden de yıllar sonra 90 yaşındaki Galina Kolesnikova’nın bir Názım Hikmet Müzesi’ni andıran evini ziyaret etmiş ve orada gördüğü belgelerden, yaptıkları konuşmalardan yola çıkarak Galina’nın Názım’ını hazırlamış. Bu kitaba Názım’ın dostları, dava arkadaşları Sabiha ve Zekeriya Sertel’in kızı akademisyen Yıldız Sertel de bir önsöz yazmış.
Buraya kadar her şay normal gibi gözüküyor.
Ama normal olmayan, kitap yayımlandıktan sonra Yıldız Sertel’in gönderdiği açıklama.
"Názım Hikmet’le ilgili bir yayında gerçekleri saptırmak bir suçtur" başlığını taşıyan açıklamada şunları söylüyor Sertel:
"Dursun Özden’in Galina’nın Názım’ı adlı kitabının önsözünü ben yazmadım. Yazar, benimle yaptığı bir konuşmadan faydalanarak bir önsöz yazmış. O önsözün altına benim imzamı atmıştır. Ben, kitap yayına gitmeden, ne adıma yazılan önsözü gördüm ne de kitabın metnini. Onayımı almadan, benim adıma bir önsöz yayınlamak sahtekarlıktır. Yazar, yayınevini de aldatmıştır. Kaynak Yayınları,
Atatürk dizileri gibi değerli yayınlar yapan ciddi bir yayınevidir. Bu kuruma, benim yazmadığım bir metni, benim önsözüm diye sunmak da bir suçtur.
Názım Hikmet’i tanıtmak için yazılmış olan bir kitapta böyle bir oyuna başvurulması son derece üzücüdür. Yazarı, hatasını kabul etmeye, benim kitabının önsözü ile hiçbir ilişkim olmadığını açıklamaya davet ediyorum.
Bu bilgiyi mümkün olduğunca çevrenize yaymanızı rica ederiz."
Daha önce muhabbet sırasında kişinin yüzüne karşı kibarlıktan söylenen övücü sözleri kitaplarının arkasına görüş olarak alanları duymuştum ama bu kadarına ilk defa rastladım.
Gaste ismine talip var
Aylık olarak yayımlanan bir dergi Gaste. Mimariden kültür sanata, eğlence dünyasına kadar farklı alanlarda yazılara yer veriyor ve muhalif bir duruşu var.
Yaklaşık on yıl önce İstanbul’un önemli gece kulüplerinden biri olan Roxy’nin yayın organı olarak başlamıştı çıkmaya. O zamanlar Roxy Gaste idi adı. Şimdi sadece Gaste olarak yayımlanıyor.
Geçtiğimiz haftalarda Hilmi Yavuz’un o dergide yazdığı bir yazıyı alıntıladığım için hayatım boyunca görmediğim oranda bir hakarete maruz kalmıştım. Neyse, konumuz o değil.
İşte bu Gaste’nin isim hakkı üzerinde büyük pazarlıklar yapılıyor şu günlerde.
Medya dünyasının dedikodularını takip edenler bilir. İstanbul’da tıpkı New York, Paris, Londra gibi büyük kentlerin metrolarında ve sokaklarında bedava dağıtılan gazeteler gibi bir gazetenin hazırlığı yapılıyor bir süredir. Bu işi saydığım dünya metropollerinde yapan İsveçli işadamı ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Cüneyt Zapsu birlikte yapmak için ortaklık kurmuşlar. Yaklaşık 750 bin-1 milyon adet basılacak olan gazeteyi bin kişi dağıtacakmış her gün sokaklarda. Büyük bir girişim anlayacağınız.
Dediğim gibi bütün grafikler hazırlanmış, bürolar tutulmuş, çalışmalar tam gaz devam ediyormuş. Çıkacak gazeteye de Gaste adı konmuş. Ancak son anda farkedilmiş ki bu isimde çıkan bir yayın var.
İşte şimdi isim hakkı için Gaste’nin imtiyaz sahibi yazar Cem Selcen’in kapısını aşındırıyorlarmış yeni Gaste yöneticileri. Duyduğuma göre pazarlıklar da halen devam ediyormuş.
En sosyetik fotoğraf sergisi
Haftalık sosyete dergisi Hello’nun ve Olympus’un sponsorluğunda ilginç bir sergi açılacak bu hafta. Serginin adı "Bu fotoğrafı ben çektim" ve 15 Ocak Salı günü İstanbul’da, Nişantaşı’ndaki Coffee Republic’te açılışı yapılacak.
Serginin özelliği, popüler isimlerin kendilerinin çektiği ve en çok beğendikleri fotoğraflardan oluşması.
Ece Sükan, Engin Günaydın, Merve Hasman, Aykut Gürel, Rüzgar Çetin, Keremcem, Eyşan Özhim, Gani Müjde, Tuba Ünsal, Barış Yalçın, Binnur Kaya, Ahmet Hakan, Cüneyt Özdemir ve Birol Namoğlu fotoğrafları sergilenecek isimler.
Klasik
magazin geyiğidir; "Onları hiç böyle görmediniz" diyerek ünlü kişilerin çocukluk fotoğrafları ya da kadınların makyajsız hali kullanılır ya. Madem konumuz
magazin ben de onların bilmediğiniz yanları diyeyim bu sergi için.
Haksızlık etmeyeyim güzel fotoğraflar var.