Yıldız savaşları'nın yıldızı Hayden Christensen

Güncelleme Tarihi:

Yıldız savaşlarının yıldızı Hayden Christensen
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 22, 2005 00:02

İki hafta önce Londra’da Cennetin Krallığı filminin tanıtımında Orlando Bloom’a ‘Şöhretin yolu nedir?’ diye sormuştum. Düşündürücü bir yanıt vermişti: ‘Truva filmini çekerken Brad Pitt bana ‘Orlando, sakın şöhret budalası olma çünkü şöhret çok kısa sürüyor. Yarın senden daha genci ortaya çıkacak ve seni sollayacak’ demişti.

Bu çok yerinde bir nasihatti.’ İki hafta sonra bu defa, başka bir genç şöhretin, Yıldız Savaşları’nın yıldızı Hayden Christensen’in karşısındaydım. Aklıma Brad Pitt’in Orlando Bloom’a söyledikleri geldi. Yıldız Savaşları filminin Anakin’i Hayden Christensen’in yarının starı olacağı şimdiden belli. Henüz 24 yaşında. Pırıl pırıl, yetenekli, kibar. İleride Brad Pritt’leri, Johnny Depp’leri, Leonardo DiCaprio’ları tahtından indirecek kadar sinema, tiyatro hatta televizyon bilgisi var. Şu sıralarda İtalya’da çekimleri süren Decameron filminde Lorenzo rolünü üstleniyor.

Sizin tamamen bir rastlantı sonucu oyuncu olduğunuzu duyduk. Ablanızın bu işte bir rolü varmış galiba...

- Doğru. Ablam Dünya Gençler tramplen atlama şampiyonuydu. Bir cips markası onu reklamlarına çıkarttı. Bir gün annemle birlikte ablamı almaya stüdyoya gittik. Ben 7 yaşındaydım, birden kendimi kamera karşısında buldum. 12 yaşımda televizyon dizisi ‘Family Passion’da ailenin afacan çocuğu rolünü üstlenerek oyunculuğa adım attım.

Yıldız Savaşları filmleriyle ilk ne zaman tanıştınız?

- Yedi-sekiz yaşlarındaydım. Harrison Ford’u çok iyi hatırlıyorum, o sıralarda adını bilmiyordum. İlk gördüğüm Star Wars filmi ‘A New Hope’tu (ilk Yıldız Savaşları filmi). Sonra onlarca kez seyrettim.

Bir gün Yıldız Savaşları’nda rol alacağınız aklınıza gelir miydi?

- Kesinlikle hayır! Bir gün New York’ta bir Shakespeare piyesi sahneliyorduk. Kral Lear’de bir rolüm vardı. Birileri beni görüp George Lucas’a söz etmiş. Deneme çekimlerine tam 400 kişi katılmıştı, ben gittiğimde 50 kadar aday daha sırada bekliyordu. George Lucas beni seçince en çok annem sevindi.

Son filmin en can alıcı sahnesi hangisi sizce?

- Son zamanlarda bu tür filmler 20-25 dakikalık acımasız savaş sahneleriyle açılıyor. Bu filmde de en başta benim, yani Anakin’in Ewan McGregor’la, yani Obi-Wan Kenobi ile bir savaş sahnemiz var. Galiba en etkileyici sahne o. Çok sarsıcı ve muhteşem.

Filmin çekimi iki yıl sürmüş. Sonra George Lucas montaja girince beğenmediği sahneleri tekrar çekmek için sizi sık sık Londra’ya çağırıyormuş. Buna nasıl uyum sağladınız?

- Biz oyuncular, başka bir film için sözleşme yaparken, George Lucas’ın bu konudaki şerhini kontrata koymak zorundaydık. Yani George bizi çağırınca gitmeye mecburduk. İçimizde en şanssızı Natalie Portman oldu. Tam 6 kez geri çağırıldı.

Natalie Portman’dan söz etmişken... Çekim sonrası aranızda bir aşk yaşandığına dair dedikodular tabloid gazetelere manşet oldu. Bu konuya bir açıklık getirecek misiniz?

- Ben bekarım! Ama maalesef bu tür dedikodular yayılıyor. Oysa henüz mesleğimin başındayım. Çok çalışıyorum, çok seyahat ediyorum. Sadece Yıldız Savaşları 6 ülkede çekildi. Kız arkadaşım filan yok çünkü vaktim yok.

Ama milyonlarca genç kız size hayran...

- Şimdilik ciddi bir ilişki düşünemem. Ciddi olmayan bir ilişki de bana göre değil.

George Lucas sizin için ne ifade ediyor?

- Bir sinema dehası... Gayet zeki, üstelik çok titiz. Bazen bir saniyelik bir görüntü için saatlerce uğraşabiliyor. Ama işini de çok iyi biliyor. Sette terör estirebilir. George Lucas kendi alanında Shakespeare tipi trajediyi yarattı. Ben de onun sayesinde sinema tarihinin bir parçası oldum.

VATİKAN’DA SIRADAN BİR KATOLİK GİBİYDİM

Aynı zamanda iyi bir sporcu olduğunuzu biliyoruz....

- Televizyon dizisinde oynamak için tenisi bırakmıştım. Sonra iyi bir buz hokeycisi oldum. Buz hokeyi Kanada’da milli spor kabul edilir. Şimdi İngiltere’de oturuyorum, haliyle futbola da merak sardım. Ama sadece seyirci olarak.

Şu sıralar İtalya’da Sicilya adasında film çekiyorsunuz. Yeni filminizden bahseder misiniz?

- Decameron’u çeviriyoruz. Ben Lorenzo rolündeyim. Benim anne tarafım Napolili, büyükannem İtalya’dan Kanada’ya göç etmiş. O yüzden kendimi evimde hissediyorum İtalya’da. Yemeklerini seviyorum, insanlarını seviyorum.

Yolda yürürken tanınmak, ilgi çekmek nasıl bir his?

- Yok canım, o kadar tanınmıyorum ki... Bu filmden sonra elbette dikkat çekeceğim. Bir şey anlatayım: Papa 2. Jean Paul’ün cenaze törenine gittim. Şu an nasılsam orada da öyleydim. Herkes beni Polonyalı bir dindar Katolik zannetti galiba, kimse de çıkıp ‘Aaa Hayden Christensen bu!’ diye çığlık filan atmadı.

Film bütün dünyayla aynı zamanda Türkiye’de de gösterime giriyor. Türkiye hakkında ne biliyorsunuz?

- En son bildiğim, İstanbul’da Şampiyonlar Ligi finalinin oynanacağı... Maçı ancak televizyondan izlemeyi umuyorum. Türkiye’ye selamlar. Star Wars’ı seyrederken umarım eğlenirler.

BİR ÖNCEKİ FİLMİNDE YALAN HABER YAZAN BİR GAZETECİYİ CANLANDIRDI

Kanadalı oyuncu Hayden Christensen, 2000’de Fox televizyon kanalının gösterdiği ‘Higher Ground’ (Yüksek Zemin) adlı dizide üvey annesi tarafından cinsel tacize uğrayan bir genci canlandırarak dikkat çekti. Sofia Coppola’nın ilk filmi ‘Virgin Suicides’da (Kaybolan Hayatlar) ve ‘Life as a House’ (Yeni Bir Yaşam) filminde oynadı. O sırada yönetmen George Lucas tarafından keşfedildi. Yıldız Savaşları’nın son iki bölümündeki Anakin Skywalker rolü için Leonardo DiCaprio’nun da adı geçiyordu ama Lucas genç Kanadalı’yı tercih etti. ‘Klonların Saldırısı’nda (2002) oynadıktan sonra, bu defa bambaşka bir rolle beyazperdede gözüktü. ‘Shattering Glass’ (Şangırtı) filminde gerçek bir karakteri canlandırdı: İlginç haberler uyduran ve sonunda New Republic dergisinden kovulan genç gazeteci Stephen Glass rolünde çok başarılı oldu. Şimdi beyazperdeye ‘Sith’in İntikamı’yla dönüyor. Bir yandan da David Leland’ın yönettiği, Boccacio’nun Decameron öykülerinden uyarlanan filmde oynuyor. Bu film 2006’da vizyona girecek.

YAPIMCI RICK McCALLUM

Star Wars bir televizyon dizisi olacak

Star Wars deyince akla hemen bu öyküyü yaratan, 28 yıldır bu destanla yaşayan ünlü yönetmen George Lucas gelir. Oysa bu film dizisinin gölgedeki patronu yapımcı Rick McCallum’dur. Lucas’ın 1990’dan beri ortağı, dostu, kasası, sağ kolu. Ünlü yapımcıyla perşembe günü Roma’da Eden Oteli’nde konuştuk.

Altıncı bölüm ‘Yıldız Savaşları’nın son bölümü mü? Artık tamam mı?

-Evet, Sith’in İntikamı, sinemalarda izlenecek son Yıldız Savaşları filmi. Ama George Lucas kolları çoktan sıvadı. Çünkü Star Wars toplam 101 saatlik bir televizyon dizisi olacak. Birkaç gün önce anlaşmalar yapıldı. George 61 yaşında. Star Wars için ömrünün yarısını harcadı. Başka planları var artık. Bu altı filmi bir ailenin destanıydı. Anlatılacak sanırım başka bir şey kalmadı.

Demin telefonla görüştünüz ve yüzünüz güldü. Hayırdır?

-Amerika’da durum çok iyi. Seyirciler kuyrukta bekliyormuş, gişe önünde geceleyenler bile varmış uyku tulumlarıyla. Çin’den de iyi haberler geliyor, Meksika’dan da. Yani umduğumuzdan iyi.

Umduğunuzdan iyi ne demek? Örümcek Adam 2’nin rekoru kırılabilir mi mesela?

-Ben iyimserim. Herkes bunun Star Wars’un sonuncu filmi, üstelik en karanlık ama en duygusal ve trajik bölümü olduğunu biliyor.

Siz bağımsız sinemanın kralısınız. Hollywood karşısındaki tavrınız nedir?

-Bu film 6 ülkede çekildi. Ortam uygun, kimse sizi rahatsız etmiyor. Hollywood’daki gibi her iş için önünüze fahiş fiyatlar sürülmüyor, paparazziler yok, vergi memurları sette cirit atmıyor. Daha ne diyeyim?

Sizce Star Wars serisinin en kilit bölümü hangisiydi?

-Bu bölüm bir tür yükseklerden düşüşü anlatıyor. Aşağıya doğru pike yapan bir spiral. Star Wars tutkunlarının çeyrek asırdır bekledikleri film. Özellikle 1. ve 2. bölümden hoşlanmayanlar için bu film anlamlı. Çünkü bu, bütün dizinin tam ortası. Hikayenin neden küçücük bir çocukla başladığı net bir şekilde ortaya çıkacak. Bir ailenin iki kuşağa yayılan destanı tamamlanacak.

Peki ya genç Anakin yani Hayden Cristensen için ne diyeceksiniz?

-Geleceği çok parlak. Şımarık değil ve tam bir Shakespeare oyuncusu. Yeni neslin en iyisi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!