Banu TUNA
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2003 02:10
Malum, her yer yılbaşı indiriminde. Oranlar yüzde 50, taksitler sekiz civarında seyrediyor. Hediye alışverişi bittiyse ve hálá cepte para, kredi kartında limit kaldıysa kendiniz için de birşeyler baksanız iyi olur.
Şu anda İstanbul'un anlı şanlı-düşük belli-dar kalçalı-göbeği çıplak mağazalarında 25 milyona kazak, 65 milyona spor ayakkabı satılıyor. Gerçi İstanbulluların önünde ocak ortasına denk gelen bir de alışveriş festivali var ama indirim oranları bu kadar yüksek olur mu bilmiyorum. Sokağa çıkınız, fırsatı değerlendiriniz.
Yalnız bu indirim meselesinde biraz dikkatli olmakta fayda var. Bazı firmalar sanırım etiket değiştirmekle uğraşmamak için etiket fiyatı üzerinden indirim yapıyor. Ama sonra kasada etiketteki fiyat yazılıyor. Benim başıma geçenlerde geldi. Umarım dalgınlıkla olmuştur. Aksi gibi fişi de bakmadan çantama atmışım. Normal insanların mesai saati içinde gazeteden çıkmayı başarabilirsem, gidip hesabını soracağım.
Ben genelde sevimsiz bulurum yılbaşı sepetlerini. Karlı bir yatırım olduklarını bu sene fark ettim. Hediye olarak değil, kendim için alıyorum. Basbayağı ev için alışveriş yapıyorum. Süper-mega-maksi marketlerde dolaşırken obsesif damarım tuttu. Sepetlerin içindekilerinin bir listesini çıkarıp, sepetle değil de tek tek alsam kaça gelir diye baktım. Dikkatinizi çekerim bu sepetlerin içinde votka, şarap, viski, sigara filan bulunuyor. Sepetin fiyatı 70 milyon civarındaydı, ben daha alkol toplamını bulmaya çalışırken bu fiyatın üzerine çıktım. Üstelik sepetin içinde daha bir sürü şey var. Aldım tabii hemen.
İstanbul Beylikdüzü'ndeki Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi'nde 31 Aralık'a kadar sürecek bir fuar var: İkinci El Otomobil Fuarı. Farkındayım yılbaşıyla pek bir ilgisi yok. Ancak benim gibi, canının çektiği yolda kalan, 73 model bir Volkswagen'iniz varsa diye yazıyorum. Tostos isimli bu araç başlı başına bir şahsiyet haline gelip, benden bağımsız kararlar aldığından, insan haliyle hediye alma ihtiyacı da hissediyor. Gidip bir bakacağım. Belki orijinal ve uygun fiyatlı bir vites kolu, direksiyon filan bulurum.
Oksijeni de paketleyip satmaya başladılar
Sonunda olacağı buydu. Bir kenara not alınız, 2003 yılı itibarıyla oksijen de paketlenip, satılmaya başlandı. Bilimkurgu romanlarında bahsedilen 2000'li yıllar bu olsa gerek.
İnterfarma adlı ilaç firması çıkarmış piyasaya bu oksijen tüplerini. Adı gox. Stresli hayat şartlarında yetersiz oksijen nedeniyle kendini dinç hissedemeyenler için kurtarıcıymış. Ha deyince Kaz Dağları'na gitmek zor oluyor tabii. At çantana bir tüp gox, canın çekince oksijeni burnundan al, ağzından ver.
Gox reçetesiz olarak satılıyor. Hijyenik alüminyum tüp içinde ve yüzde 99.5 saflık oranına sahip. Solunması halinde zihin ve beden zindeliği kısa sürede geri geliyormuş. Gox'la yaralar daha hızlı iyileşiyor, kan dolaşımı düzene giriyor, yaşlanma gecikiyor. 4 litrelik kutusu yaklaşık 40 kez, 6 litrelik kutusu ise 60 kez kullanılabiliyor.
Kullanımda tavsiye edilen bir doz var mı acaba? Yani daha zinde olmak için kaç kere nefes almak gerekiyor? Ben bu gox'u burnumdan ayırmasam, her dem taze kalır mıyım? Yoksa temiz havaya alışık olmayan ciğerlerim yüzünden düşüp bayılır mıyım?