Güncelleme Tarihi:
Kelebek'e konuşan oyuncu, "Yeşim Hanım hiçbir zaman flörtöz bir kadın olmadı. Hatta literatüre geçen bir lafı da var, 'Eğlenilecek kadın var, evlenilecek kadın var' diye... Kendisi de eğlenilecek değil, evlenilecek bir kadın. Biz belediye huzurunda deftere imza atmadık, ama kendi içimizde yaptık bunu" dedi.
Son olarak "Sürgün Hayatlar" adlı diziyle izleyicinin karşısına çıkan Hakan Eratik, yer aldığı onca projeye rağmen adının "Yeşim Salkım’ın sevgilisi" diye anılmasından rahatsız... Eratik, tepkisini "Ben teklifleri Yeşim Salkım’ın sevgilisi olduğum için değil, Hakan Eratik olduğum için alıyorum" sözleriyle dile getiriyor.
Siz küçük yaşta keşfedilen oyunculardanmışsınız...
- Evet, 8-9 yaşlarındaydım. Sokakta top oynarken biri gelip "Gel seni dizide oynatalım" demişti. TRT’nin bir dizisi içindi, ama ailem izin vermedi. O zaman çok üzülmüştüm, ama şimdi düşünüyorum da iyi ki izin vermemişler. Çünkü çocukken star olanların ilerleyen yaşlarda nasıl kafayı üşüttüklerini görüyoruz. Psikolojisini koruyup hayatına normal devam edebilen kişi çok az. Belki ben de yitip gidenlerden biri olurdum.
- O yıllarda lisedeydim ve radyoların en meşhur olduğu dönemlerdi. 1995’te sektöre girdim, radyo ve televizyon programcılığı yaptım, ardından reklam filmleriyle oyunculuğa başladım. Yaklaşık 14 senedir bu sektörün içindeyim.
Reklam filmi teklifleri kimden geldi size?
- Reklam çekimine bir arkadaşım vasıtasıyla başladım. 15 reklam filminden sonra diziler geldi, 6 dizide rol aldım. Sonuncusu da TRT’deki "Sürgün Hayatlar" işte...
Haftaya o dizinin final bölümü ekrana gelecek. Yeni projeler için görüşmelere başladınız mı?
- Birkaç iş var, ama ince eleyip sık dokuyan biri olduğumdan inandığım iş çıkana kadar bekleyeceğim. Yer aldığım her projede ya başroldüm ya da ana karakterlerden biriydim. Dolayısıyla bundan sonra küçük rolleri kabul edeceğimi sanmıyorum. Bu noktaya gelmek hiç kolay olmadı benim için. Aktör olacağımı biliyordum ve bekledim. Hiç param olmadığı zamanlar yaşadım, yine de evde taş gibi oturup bekledim, çünkü bir gün çok iyi teklifler geleceğini biliyordum. Şöhret bunalımı yaşamadım ama işle ilgili ister istemez bir takım sorunlarım oldu.
Oyunculukta görüntüden çok duyguların ön planda olduğunu savunuyormuşsunuz...
- Kesinlikle... Oyunculuk tiple yapılacak bir iş değil, duyguyla, karakterle, hissederek yapılacak bir şey bence. İnsanlara hissettirdiğiniz enerji çok önemli. Karizmanın da fiziksel özelliklerden ziyade kimyasal bir görüntü olduğunu düşünüyorum. Karşınızdakine hissettirdikleriniz, onda salgılanan hormonlardır karizma...
Sürekli tane tane ve kendinizden çok emin konuşuyorsunuz.
- Ben üniversite okumadım, ama kendimi geliştirmek için çok okudum. Sabahlara kadar felsefe kitapları okuduğum olur.
Bu sözler sizin ev hayatını da çok sevdiğinizi gösteriyor, doğru mu?
- Doğru, evi ve evde yaşamayı daha çok seviyorum. Belki 45’ten sonra, andropoza girdikten sonra çıkıp dışarılarda fink atabilirim, yarının ne getireceğini bilmiyorum. Ama karakter denen şey bende artık oturdu, ufak değişmeler olsa da köklü bir değişiklik yaşamam.
Gelelim özel hayatınıza... İlk zamanlarda Yeşim Salkım’la beraber görülmek istemiyordunuz pek, fakat artık çok daha rahatsızınız. Bu ilişkinizin oturmasından mı kaynaklanıyor?
- Paldır küldür magazin gündemine düşen bir adam olmak istemediğim için ilk zamanlar kaçtık, görüntülenmek istemedik. İnsanların bizi yanlış değerlendirmesinden korkuyorduk. Ama dediğiniz gibi, ilişkimiz ilerledikçe her şey yerine oturdu. Biz nasıl anlaşılmak istiyorsak, kendimizi öyle anlattık.
Birbirinizden nerede, ne zaman etkilendiniz diye sorsam, net bir yanıt verebilir misiniz?
- Aslında tam bir an meselesiydi. Bunu zaten anlıyorsunuz. Bakıyorsunuz ve görüyorsunuz ki ikiniz de aynı yöne bakıyorsunuz, aynı şeylerden bahsediyorsunuz. Dolayısıyla ortak birçok şey buluyorsunuz ve bu da sizi bir yere taşıyor.
Peki ya evlilik?
- Bir yıldır düzeyli bir ilişki yaşıyoruz, fakat bir süre daha evlenmeyi düşünmüyoruz.
Evleneceğiniz, istemeye gittiğiniz, yönündeki haberler nereden çıktı peki?
- "Uydur uydur yaz"cıları bilmez misiniz siz? Yeşim Hanım şimdiye kadarki ilişkilerinde hiçbir zaman flörtöz bir kadın olmadı. Tam tersi doğru düzgün yaşamayı bilen bir kadın. Söylediği ve literatüre geçen bir lafı da var, "Eğlenilecek kadın var, evlenilecek kadın var" diye... Kendisi de eğlenilecek değil, evlenilecek bir kadın. Biz bir yıldır doğru düzgün bir ilişki yaşıyoruz. Belediye huzurunda deftere imza atmadık, ama kendi içimizde yaptık bunu. Yani bizim için sorun yok. Birlikte yaşıyoruz.
Çıkan magazin haberlerinin sizin kariyerinizi etkileyeceğini düşündünüz mü hiç?
- Yeşim Salkım’ın hayatımda olması veya olmaması benim oyunculuk kariyerimi, işimi etkilemez. Ben iyi bir oyuncuysam, bundan sonra da hayatım yolunda gidecektir. Yeşim Salkım’ın sevgilisi olarak da hiç teklif almadım, Hakan Eratik olduğum için teklif alıyorum ben... Sadece magazin basını biraz daha fazla beni tanıdı ama bu da avantaj mı, dezavantaj mı tartışılır.
"Ben hep büyük ve fırtınalı aşklar yaşadım" demiştiniz. Bu da öyle mi?
- Kendi içinde tabii ki çalkantısı olan bir aşk, ama diğerleri gibi değil. Ufak tefek kavgalar olsa da bunlar aşkı ve ilişkiyi besleyen şeyler. Kıskançlık da dahil.
Kıskançlık aşkı nasıl besler ki?
- Kıskançlık değerli bir şeydir. Mesela yanında ben yokken erkek arkadaşlarıyla bir partiye gitmesini, öyle bir sevgilim olmasını istemem. Gitmeyecek!
Biraz maçosunuz yani...
- Bunun adı maçoluksa ben maçoyum. Bazı kurallarım var. Çok da rahat olmamak gerekiyor. Midesi geniş bir adam değilim, gelenekselciyim. Kadının yeri, erkeğinin yanıdır. Buna inanırım.
ŞİMDİLİK ÇOCUK İSTEMİYORUM
Her fırsatta çocuk sevginizden söz ediyorsunuz, çocuk sahibi olmayı düşünüyor musunuz peki?
- Aile kurmaktan yanayım, ama çocuk sorumluluğunu üstlenmek zor. Yani istiyorum, ama henüz değil. Şu anki sevgilimle alakalı bir durum değil bu. Kendimden emin değilim. Bunun net bir sebebi yok aslında.
Yeşim Salkım’ın kızı Gizem’le diyaloğunuz nasıl?
- Her şeyden önce kızıyla çok iyi arkadaşım. Konuşup dertleşiyoruz zaman zaman. Hiçbir problemimiz yok, gayet iyi anlaşıyoruz.