OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 01, 2005 00:00
Tayfun Güneyer’in yönettiği, Energy Prodüksiyon’un yapımcılığını üstlendiği ‘Keloğlan Kara Prens’e Karşı’ filminin çekimleri sürüyor. Mehmet Ali Erbil, Nükhet Duru, Ahu Türkpençe, Petek Dinçöz gibi isimleri kadrosunda buluşturan filmin kötü kalpli Kara Prens’i Özcan Deniz de elinde kılıç sette dolaşıp duruyor. ‘Kara Prens tam anlamıyla Joe Dalton kıvamında bir adam. Hep ekibiyle hareket ediyor, hep de eline yüzüne bulaştırıyor’ diyen Deniz, filmi ve yeni projelerini Kelebek’e anlattı.Biraz önce Amerikan sinemasıyla ilgili konuşuyordunuz. Hikayelerindeki eksikliklerden bahsediyordunuz sanırım...Evet, aynen öyle... Ya çizgi romanları çeviriyorlar ya da geçmişte çekilmiş ve tutmuş kahramanlık hikayelerinin devamını getiriyorlar. Mesela yine Rocky’yi, Conan’ı düşünüyorlar. O kadar tıkandılar ki...- Sohbetimizin arasında da ‘Biz Hollywood’a gitmeyelim, Hollywood bize gelsin’ dediniz...Ben gelir diye düşünüyorum. Çünkü hem müzik hem de sinema anlamında bol malzemeye sahip bir ülkeyiz. Dört tarafı malzeme bir memlekette yaşıyoruz. Bütçeden dolayı biz kullanamıyoruz bunları. İstanbul’un fethi çekilsin çok isterim mesela... Ama bu asla 2 milyon dolara çekilebilecek bir şey değil. Ciddi paraların akması lazım.- Jean Reno’nun ‘Kurtlar İmparatorluğu’, ayrıca ‘The Net 4.0’ filmi burada çekildi. Bunlar iyi girişimler aslında, öyle değil mi?Onlar küçük filmler. Ben daha büyük filmlerden bahsediyorum.- Teknik yetersizlikleri bir tarafa bırakırsak, çektiğimiz filmin dili İngilizce mi olmalı?İnsanlar artık alt yazıyı okuyor. Almanlar İngilizce mi
film çekiyor? Ä°ngilizce oynamak ÅŸart deÄŸil asla...- Ä°ngilizce biliyor musunuz?Hiçbir zaman bir Ä°ngiliz ya da Amerikalı gibi Ä°ngilizce konuÅŸamam. Ancak film çekerken zorlanmayacağım kadar Ä°ngilizce biliyorum. O yüzden yabancı dilin bana oyunculuk ya da yurtdışına açılma anlamında, derdimi anlatma dışında bir faydası olacağını zannetmiyorum.KOMEDÄ° OYNAMAYAN OYUNCU EKSÄ°KTÄ°R- ‘KeloÄŸlan Kara Prens’e Karşı’ filmine dönelim. Kara Prens biraz kötü bir karakter galiba...Bir çizgi romanda ya da fantastik öyküde kötü karakterler ne kadar olabilirse o kadar kötü... Kara Prens tam anlamıyla Joe Dalton kıvamında bir adam. Sinirli ve hep ekibiyle hareket ediyor, hep de eline yüzüne bulaÅŸtırıyor. Ä°yilere karşı nefret besliyor. Bütün dünyadaki masalların asıl kahramanlarının kötüler olduÄŸuna, ama haklarının gasp edildiÄŸine inanmış. Bu filmi yaparken iki kahramanım oldu. Biri Joe Dalton, diÄŸeri Jim Carrey... Bu karakteri çıkarırken Red Kit’i, özellikle Joe Dalton’u çok izledim. - Ä°nsanların kafasında KeloÄŸlan kel ve parasız, Kara Prens ise senin gibi yakışıklı bir adam olarak ÅŸekillendi bile... Bu filmde asıl sürpriz Kara Prens... Çünkü diÄŸer bütün karakterleri tanıyorsunuz. Onları masallardan biliyorsunuz. Ama Kara Prens tüm kötülerin reisi. Bunu ilk kez görüyorsunuz. Bir oyuncu için denenmesi gereken bir karakter. Komedi oynayamayan, komik tarafı olmayan bir oyuncunun eksik kaldığını düşünüyorum. Ä°ÅŸte o tarafımı eÄŸitmek için bu rolü kabul ettim. Bu film benim için bir ÅŸans... - Geçenlerde bir röportajında ‘Sinema filmi çekmeyen kiÅŸi oyuncu deÄŸildir’ gibi bir açıklamanız oldu.Ben onu oyuncular için deÄŸil, ÅŸarkıcı oyuncular için söyledim. Bir ÅŸarkıcı dizi çekiyor, ikimizi hemen aynı kefeye koyuyorlar. Bu da bana haksızlık gibi geliyor. O arkadaÅŸlarımızın da sinema filmi çekip not almaları gerek. Çünkü ben sinema filmi çektim, iyi ya da kötü notumu aldım. Birileri deÄŸerlendirdi, köşesine yazdı.- ‘Özcan Deniz fırsatları iyi deÄŸerlendirdi’ deniyor. Sizce gelen fırsatları mı deÄŸerlendirdiniz yoksa kendiniz mi bu fırsatları yarattınız?Fırsat yaratılır, deÄŸerlendirilmez! Asla bana fırsat verildiÄŸi için olmadı. Bunların hepsi benim kendi fikirlerim ve öngörülerim. Bu filmin benim için fırsat olduÄŸunu, filmi çekenler gelip bana söylemedi ki... ‘Özcan, hadi sana fırsat veriyoruz, gel oyna’ demediler yani... Bunu lehime çevirmeyi düşünen benim sonuçta... Yani fırsatlar ve ÅŸanslar havadan yaÄŸmıyor. Orada fırsat var mı, yok mu kendin görebilirsen görürsün. Çünkü Türkiye’de kimse doÄŸru düzgün yönlendirmez sanatçıları. Bir sanatçı bu ülkede kendini pazarlayabiliyorsa, ticaret kafası varsa daha ÅŸanslı. Bir popüler adamın kendini satabilme yeteneÄŸinin olması gerek. 15 yıldır bulunduÄŸum camiada bu bilgileri edindim ve kullanıyorum.SAHNE SÃœRPRÄ°ZLERÄ°M DEVAM EDECEK- OyunculuÄŸun, müzikal kariyerinizin önüne geçtiÄŸini düşünüyor musunuz?Olur mu canım, ikisi ayrı ayrı yerlerde. Sonuçta ben konserler veriyorum, albümler yapıyorum, satıyor. Diziler, filmler yapıyorum, izleniyor. Bir taraf çökmüş ya da bastırılmış deÄŸil. Sadece oyunculukla ilgili yaptığımız iÅŸler çok parlak... Her pazartesi yayında olan dizim var mesela. Buna karşın her hafta albümle ilgili bir çıkışın olmuyor ya da konser yapmıyorsun.- Sahne çalışmalarınız sürekli geliÅŸiyor. Mercan Dede ile iÅŸbirliÄŸinden tutun da aryaya kadar çok farklı tarzlar denediniz. Sürprizlerin devamı gelecek mi?Daha çok var. Mesela yabancı bir grup buldum. Onlarla irtibata geçip önümüzdeki yıl mutlaka birlikte çalışmak istiyorum. 100 kiÅŸilik bir grup bu...- Bir de ‘Benim tarzım etnik pop’ dediniz...Evet. Yaptığımız buydu, biz de ismini koyduk. Niye bu kadar zorlanıldı, hiç anlamıyorum.- Filme dönüyorum yeniden... KeloÄŸlan’la yani Mehmet Ali Erbil’le düello sahneniz çekilecek. Neler hissediyorsunuz?Düello çok erkekçe bir ÅŸey tabii. Ama o sahnenin Mehmet Ali’nin matraklığı yüzünden kolay çekileceÄŸini sanmıyorum. Düşünsenize Mehmet Ali’nin elinde kılıç, Kara Prens’le savaşıyor. Düşüncesi bile komik...- Peki kadınla düello yapılır mı sizce?Kadınla hiçbir zaman düello yapılmaz... Vurur seni alnının ortasından!Asmalı Konak film olmamalıydı- ‘Asmalı Konak’ diziniz Yunanistan kanallarında ‘Yabancı Damat’ın karşısında gösterilmeye baÅŸlandı...Aslında ‘Yabancı Damat’ hikayesi onlara çok yakın. Bilmiyorum ki bir aÄŸa mantığı ne kadar ilgilendirir Yunan halkını. Kavrarsa Bahar ve Seymen’in aÅŸkı onları kavrar. Yoksa bu dizi orada kimseyi ilgilendirmez.- ‘Asmalı Konak’ filminden memnun musunuz?‘Asmalı Konak’ın filmi olmamalıydı. Ama mesela Nurgül YeÅŸilçay ve Özcan Deniz’e ‘Asmalı Konak’tan sonra bir aÅŸk filmi yapılmalıydı. Düşüncem bu...Makarena’yı benden baÅŸkası oynayamazdıFilmde ‘Makarena’ adlı karakteri Nükhet Duru canlandırıyor. ‘En güzel benim’ iddiasında olan, kendinden güzelleri zindana yollatan Makarena’yı çok sevdiÄŸini belirten Duru, bu projede yer almaktan dolayı da mutlu...- Bu filmde üstlendiÄŸiniz rolden biraz söz eder misiniz?Makarena’yı benden baÅŸkası canlandıramazdı herhalde. Filmde ‘en güzel benim’ diye dolaşıyor ve benden güzel olanları zindana attırıyorum. 800 kız attık zindana...- Özcan Deniz’le çalışmak nasıl?Özcan çok yetenekli bir oyuncu. Bir de enteresan, ikimiz de aynı gün doÄŸmuÅŸuz; 19 Mayıs...- Bu rolü niye kabul ettiniz?Hayatta en çok kostümlü filmleri severim. Bu filmdeki kostümler de inanılmaz görkemli. Zaten çok büyük bütçe ayrıldı. Böyle bir filmde rol alma fikri de haliyle hoÅŸuma gitti.- ÇocukluÄŸunuzda da masalları sever miydiniz?Ä°tiraf ediyorum, ben hálá çizgi film izlerim, baÅŸucumda da masal kitapları vardır.- Peki en sevdiÄŸiniz masal hangisiydi?Sindirella...- Sindirella’nın olgunluk çağı filme alınsa...KeÅŸke! Hiç düşünmez, oynarım... Mesala Leyla ile Mecnun’un evlendikten sonraki o komik hallerini de çekmek isterim. Evlendikten sonra bigudili Leyla, pijamalı Mecnun, ‘Seni Allah kahretmesin, saçımı süpürge ettim’ diyen bir Leyla, karşısında yayılmış bir Mecnun falan gibi...- Ayrıca bir de yeni diziniz var...Evet, adı ‘ÇeÅŸmi Bülbül’. Orada milletvekili ile evli bir ÅŸarkıcıyı oynuyorum. Tiyatro ve müzik yapmak isteyenlere sponsor buluyor falan... EvlendiÄŸi için aklı kalmış mesleÄŸinde ve onlara yardım ederek aralarına girmeye çalışıyor. Güzel hikaye.- TV8’deki programınız devam ediyor mu?Evet, ‘MuhteÅŸem Ä°kili’ye Cenk Eren’le devam ediyoruz. Ama iki hafta ara vereceÄŸiz sanırım. Bu arada bana gelen farklı televizyon projeleri de var, deÄŸerlendirmeye çalışıyorum. Bir de albüm gündemde... Acaba albüm mü yapayım yoksa single mı diyorum. Bilmiyorum, henüz karar vermedim. Ofisimi tekrar kuruyorum, sevdiÄŸim iki-üç arkadaşımın iÅŸlerini yürütmek istiyorum. Yunanistan’daki albüm projesi ise askıda. Oradaki evim duruyor. Yapacağım mutlaka bu albümü de...Bu rolle çocukluÄŸumu yaşıyorum‘KeloÄŸlan Kara Prens’e Karşı’nın şımarık prensesi Petek Dinçöz, kendisini rolüne epey kaptırmış. Zorlu çekimler nedeniyle dört kilo verdiÄŸini belirten Dinçöz, canlandırdığı rol sayesinde çocukluÄŸuna döndüğünü söylemeden de geçemiyor.- Filmin prensesi sizsiniz deÄŸil mi?Evet, bir bakıma filmin çeÅŸnisiyim... Çünkü filmde benimle ilgili birçok sürpriz var.- Nasıl gidiyor çekimler?Az çile çekmiyorum sette, çünkü giydiÄŸim kıyafetler yorgan gibi kalın. Bu sıcakta birkaç gün içinde dört kilo verdim. Ä°yi ki o dönemlerde yaÅŸamamışım. Bir de elim ağır, birini ittireceÄŸim yerde tutup tekme atıyor, karşımdakini yerlere yatırıyorum!- Rolünüze kaptırdınız mı kendinizi?Kaptırmaz mıyım? Mesela su istiyorum, getirildikten sonra ‘Tamam çekilebilirsin’ falan diyorum. Çocukken oynadığım Barbie bebeklerim vardı. Biri erkek, diÄŸeri kızdı. Onları evlendirirdim falan... Åžimdi küçüklüğümdeki oyuncaklar gerçeÄŸe dönüştü. Canlandırdığım karakterde aslında çocukluÄŸumu yaşıyorum.- Filmde KeloÄŸlan’ı kaale almıyorsunuz ve Kara Prens’e aşıksınız sanırım...Evet Kara Prens’e sevdalı, KeloÄŸlan’ı istemiyor.- Ä°lk sinema filminiz mi?Evet. Bundan önce sinema filmlerine hep hayır demiÅŸ, sahne çalışmalarına ağırlık vermiÅŸtim. Ama bu filmden sonra evet demeyi düşünüyorum. - BaÅŸka projeniz var mı?Bir de sitcom hayalim var. Senaryoyu da kendim yazmak istiyorum.- Hızlı ilerliyorsunuz...Ciddi anlamda hızlıyım. Zaten doÄŸru projelere el attığın zaman çok daha hızlı ilerliyorsun. Kendimi F1 pilotları gibi hissediyorum. Geriye baktığım zaman oyunculuk, mankenlik, sahne derken alıp başımı gittiÄŸimi görüyorum. Maksim ve Günay’da sahne alırken panik atak geçiriyordum. Bu sinema filminde de aynı ÅŸeyi ilk gün hissettim.- Peki yapacaklarınız tükenirse ne olacak?Çocuk doÄŸururum.Â
button