Yeryüzünde 3 ÅŸey insanın ayağını yerden keser: Puro, aÅŸk, motosiklet

Güncelleme Tarihi:

Yeryüzünde 3 şey insanın ayağını yerden keser: Puro, aşk, motosiklet
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 17, 2005 00:00

Karşımda ‘Çin Seddi’ duruyor. Kötü benzetme de deÄŸil. 78 kilo, 1.90 boy. Kendi çapında bir duvar sayılabilir. Ama aÅŸması zor deÄŸil! Ä°ddia edildiÄŸi gibi, BaÅŸbakan’ın baÅŸdanışmanı olarak BaÅŸbakan’ı herkesten kaçırdığı, görüşmesini engellediÄŸi doÄŸru deÄŸil. En azından o böyle söylüyor. O kim mi?O, Ömer Çelik... Prototip AKP’li nasıl olur bilmiyorum ama onlardan deÄŸil! Prototip bir siyasetçi gibi de deÄŸil. En önemli özelliklerinden biri, özgürlükleri korkuların önüne geçirmeye çalışan biri olması. Bu yönüyle ÅŸaşırtıcı biri olduÄŸunu itiraf etmeliyim. Ve bilgili. Ãœstelik bilgisini sunma konusunda ‘timing’i iyi. Ne insanın gözüne sokuyor ne de çok geride tutuyor. Bilgisini tam kıvamında kullanıyor. Yeri gelmiÅŸken söyleyeyim, akademisyen. Siyaset bilimi doktorası yapıyor. Yakın zamana kadar köşe yazarıydı, ‘ağır’ köşe yazıları yazdı. Ciddi ve teorik. Allah’tan konuÅŸurken öyle deÄŸil. Tane tane, akıcı. Ne söylediÄŸi anlaşılıyor. Adana Milletvekili. HemÅŸehrim yani. Bakımlı bir Adanalı. TeÅŸbihte hata olmaz Zegna gömlekleri ve Gucci takımları üzerine çektiÄŸinde, BaÅŸbakan’ın siyasi danışmanı gibi deÄŸil de, bir futbol kulübü baÅŸkanı gibi duruyor. Çok havalı. Bunun da farkında. Ama benim en önemsediÄŸim özelliÄŸi, motorlu adam olması... Siz istemez misiniz, Meclis’e her gün Harley Davidson ya da BMW motoruyla giden deÄŸiÅŸik, farklı bir milletvekili? Ben isterim. Motosiklet kullandığını duyduÄŸumda, ‘Bunu mutlaka görüntülemeliyiz’ dedim. ‘Bir gün inÅŸallah’ dedi. ‘Hayır, hayır yarın!’ dedim. Ertesi günü Alya’dan izin alıp, Ankara’ya tekrar geldim...Åžu an bulunduÄŸunuz konumdan yüzde yüz mutlu musunuz?- Tabii ki deÄŸilim. Bundan sonra bulunacağım hiçbir konumdan da yüzde yüz mutlu olacağımı zannetmiyorum...Nedir hayatta daha fazla istediÄŸiniz?- Benim bir konum elde etme hırsım yok ama hayatı daha çok anlamak, daha çok kavramak gibi bir derdim var...Anlayıp kavrayınca ne olacak?- OkuduÄŸum her satırın, dinlediÄŸim her müziÄŸin, içime çektiÄŸim her nefesin, gördüğüm her güzelliÄŸin tadına daha fazla varacağım!Ä°ktidar sahibi birinin danışmanı olmak nasıl bir his?- Ä°ktidar sahibi birinin danışmanı gibi hissetmiyorum kendimi. Ortada Türkiye için düşünülmüş bir proje var, bu projenin yürütülmesini saÄŸlayan bir siyasi hareket var, bu siyasi hareketin bir lideri ve kadrolarının bir karar mekanizması var. Ben bu karar mekanizmalarına bir ÅŸekilde katkıda bulunmaya çalışan biri olarak görüyorum kendimi...‘Kendim için bir ÅŸey istiyorsam namerdim, varsa yoksa partim’ mi diyorsunuz!- Yok canım. Kendisi için doÄŸru ÅŸeyleri isteyemeyen insanların baÅŸkalarına faydası olmayacağını düşünürüm ben... ‘İktidarın bodyguard’ı olarak eleÅŸtirilince neler hissettiniz?- Onların baktığı yerden gerçeklik öyle gözüküyor olabilir. Hiçbirimiz gerçekliÄŸi kendi baktığımız yerden tümüyle kuÅŸattığımızı söyleyemeyiz. Ama beni iktidarın ‘bodyguard’ı olarak nitelendirmek biraz gülünç. Ben bir ÅŸey önerip sahanın dışına çıkan biri deÄŸilim, bizzat siyasi sorumluluk sahibiyim...Bu tür eleÅŸtirilere üzülüyor musunuz?- Ãœzülüyor muyum üzülmüyor muyum bunu bile düşünmüyorum. Vakit kaybı. Ben iÅŸime bakıyorum. Bir de Kazancakis’in sözünü hatırlıyorum: ‘Bağırmayın, acılarınız azalmaz!’İktidarın baÅŸdanışmanı olmak yerine bizzat kendisi olmak ister miydiniz?- Bizde iktidar kavramı çok kategorik algılanıyor. Bir makam arabası ve üç koruma eÅŸittir iktidar zannediliyor. Oysa iyi bir restoranın emsalsiz bir aşçısı da bir iktidara sahiptir. Yani geniÅŸ bir yerden bakıyorum ben iktidar kavramına. Göreceli bir ÅŸey. Neredeyse aklım ermeye baÅŸladığından beri iktidar kavramı üzerine kafa yoruyorum, o yüzden siyaset bilimi okudum.Bu siyasetçilere özgü bir ÅŸey mi? Lafı çevirip çevirip karşısındaki insana ‘Bir dakika ya, ben ne sormuÅŸtum?’ dedirtmek...- Benim gibi laf çeviren bir siyasetçi varsa, ben de tanışmak isterim doÄŸrusu!Bazıları 1. deÄŸil de 2. adam olmak için doÄŸmuÅŸtur...- Bende ne 1 ne 2 ne de 3. adam gibi bir kategori var. O anda hangi iÅŸi yapıyorsam, o iÅŸin adamıyım. Her iÅŸi de iyi yaparım!Peki danışmanlar tam olarak ne yapar? Bazılarına göre hiçbir ÅŸeyi yapmayan adamdırlar ya...- Bizde karar sürecine katkı saÄŸlayan arkadaÅŸlarımız danışmanlık yapıyorlar... Aklınıza gelebilecek her türlü politik, ekonomik ve kültürel sorunla ilgiliyiz...Artık saklamaya gerek yok, isimler ortalığa döküldü. Nazlı Ilıcak’ın haklı olduÄŸu herhangi bir nokta var mı: ’BaÅŸbakan’ın çevresine set koyuyorlar, onu ulaşılmaz kılıyorlar, put haline getiriyorlar, yıkılmasını kolaylaÅŸtırıyorlar...’- Bu eleÅŸtiriyi dikkate bile almadım. Åžunun bilinmesi gerekir: BaÅŸbakan’ın isteÄŸi dışında herhangi bir oluÅŸum, herhangi bir tavır, herhangi bir duruÅŸ ortaya çıkamaz. ÇeÅŸitli konulardaki fikirlerimizi sayın BaÅŸbakan’a olabilecek en açık biçimde söyleriz ama en son kararı hep o verir. Dolayısıyla, meÅŸru bir takım talepleri engelleyen, BaÅŸbakan’ın çeÅŸitli insanlarla iletiÅŸimini bozan bir örgütlenme mümkün deÄŸildir. BaÅŸbakan’ın mesaisinin büyük bölümü zaten bu kabullerle geçiyor. Engelleme, birinin önünü kesme, söz konusu bile olamaz.Siz bu göreve gökten zembille mi indiniz?- Yok, hayır. Yeni Yüzyl gazetesinde köşe yazıyordum. Tayyip Bey’in de belediye baÅŸkanlığının son yılıydı. Ä°stanbul Belediyesi sık sık sempozyumlar düzenliyordu. Bir sempozyuma beni de davet ettiler. Tanıştık. Benim telefonumu aldı, ben onun telefonunu aldım, o günden beri görüşüyoruz.Ne zaman ‘Gel benim danışmanım ol’ dedi...- Böyle bir konuÅŸma hiç geçmedi aramızda. O tanışıklıktan sonra çeÅŸitli siyasi konularda konuÅŸa konuÅŸa böyle bir ÅŸey kendiliÄŸinden oldu. Kahrolur musunuz bu görev elinizden alınırsa?- Yok canım. Ne zaman bir konumu kaybetmiÅŸsem, o bana daha büyük bir kazanç olarak dönmüştür...Oldu mu böyle ÅŸeyler?- Tayyip Bey’le fazlaca beraber oluyorum diye üniversitede hakkımda soruÅŸturma açılacaktı, ben de istifamı verdim. Dönüş yolunda hissettiÄŸim ÅŸuydu: Åžimdi ruhumun en özgür olduÄŸu zamanlardan biri...TAYYÄ°P ERDOÄžAN BÄ°RÄ°LETİŞİM SÄ°HÄ°RBAZIDIRBaÅŸbakan konuÅŸmalarını kendi mi yazar?- Hiçbir BaÅŸbakan konuÅŸmalarını kendi yazmaz. Ama konuÅŸmalarla ilgili söyleyecekleri olur: ‘Şu girsin, bu girsin. Şöyle bir tavır alalım.’ Yönlendirici kendisidir...Peki metinlerin redaksiyonlarını siz mi yaparsınız?- Yaptığım oluyor...Åžu kelimeleri kullanmayalım, onun kelimesi deÄŸil gibi ÅŸeyler...- Tabii tabii. Sayın BaÅŸbakan’ın bir duruÅŸu, bir üslubu var. O üslubu, o duruÅŸu mutlaka gözetiyoruz. Zaten onun ötesinde bir ÅŸeyi de BaÅŸbakan okumaz...Onun hitabetini nasıl buluyorsunuz?- Bir iletiÅŸim sihirbazı olduÄŸunu düşünüyorum. Yasaklı olduÄŸu ve akabinde partiyi kurmaya çalıştığı zamanlarda kendisine bazı meÅŸhur iletiÅŸimciler, iletiÅŸim ve imaj danışmanlığı vermek istediler. Fikrimi sordu. Kendisine en büyük gücünün doÄŸallığı olduÄŸunu söyledim. Hatta iletiÅŸimcilerin onda eleÅŸtirdiÄŸi tarafların halk nezdinde onu üstün kılan tarafları olduÄŸunu... Yürüyüşünü eleÅŸtiriyorlardı, KasımpaÅŸalı gibi konuÅŸuyor diyorlardı. Oysa onların eleÅŸtirdiÄŸi bu ÅŸeyler, halk nezdinde onun sahiciliÄŸinin ifadesi olarak algılanıyordu. BaÅŸbakan’ın yabancı dil sorunu nasıl çözülüyor?- Onun konuÅŸmalarını tercüme eden arkadaÅŸlarımız var. BaÅŸta bu meselenin çok büyük sorun olacağı düşünülüyordu. Hiç olmadı. BaÅŸbakan gerçekten beden dilini çok iyi kullanan birisi. DoÄŸrudan iletiÅŸim kurabiliyor.KADINLAR HAKKINDA4 Siyasetçilerin kadınlar hakkında konuÅŸmasını deÄŸil, konuÅŸmamasını haber yapmak lazım...4Bence erkeklerin bilmesi gereken bir ÅŸey var: Bir sohbette kadınlar neyi talep ediyorsa, onu konuÅŸacaksınız. Dümeni kesinlikle onlara bırakacaksınız. O zaman, o yemeÄŸin de o gecenin da tadına doyum olmaz!4Kadınların neyi niçin beÄŸendiÄŸi ve neyi niçin düşündüğü bir erkeÄŸin idrakinin yetmeyeceÄŸi bir ÅŸeydir. O sebeple kadınları olduÄŸu gibi kabul etmek gerekir. Halil Cibran’ın bir ÅŸiiri var diyor ki: ‘Kadın ve erkek iki ayrı sütunsunuz. Birbirinizden çok ayrı giderseniz tavan düşer. Çok yapışırsanız da tavanı taşıyamazsınız. Bir ÅŸekilde baÄŸlanacaksınız ama ayrı durmayı da bileceksiniz... 4Kabul etmek lazım ki, erkeklerin hayata bakış biçimleri çok standart ve sıkıcıdır. Erkek olmanın sıkıcılığını yegane gideren ÅŸey de kadınların varlığıdır...4Hiçbir ÅŸey, bir erkek istiyor diye olmaz. Ne arkadaÅŸlık ne aÅŸk ne de evlilik. Erkek hazırdır ya da deÄŸildir. Süreci belirleyen, sonucu tayin eden hep kadındır.AÅžK, BOYACI KÃœPÃœ DEĞİL SIK SIK İÇİNE DÜŞÜLMEZAÅŸklarınızı nasıl yaşıyorsunuz bu trafik içinde?- Schopenhauer’in bir lafı var: ‘Hayatı yaÅŸamak kadar saçma bir ÅŸey yok, bırakın hayat sizi yaÅŸasın!’ Bir erkek hiçbir zaman ben şöyle bir aÅŸk yaşıyorum demez. Bir aÅŸk onu yaÅŸamaya deÄŸer buluyorsa, onu yaÅŸar...Sizi yaÅŸamaya deÄŸer bulan aÅŸklar var mı?- Bu yaÅŸa kadar olmuÅŸtur.OlmuÅŸtur ne demek...- Oldu tabii.Ama bu aralar aÅŸkın içine düşmüş deÄŸilsiniz...- Zaten bu boyacı küpü deÄŸil! AÅŸk kelimesi köken itibariyle zehirli sarmaşık demek. Bir insanın hem çok istediÄŸi hem de onu çok yaralayan bir ÅŸey. Ä°steklerimizle bir yarayı taşıyabilme gücümüz arasında denge kurmaya her zaman hazır olmalıyız. Daha doÄŸrusu bizi böyle bir denge kurmaya hayat her zaman layık görmez. Gördüğü anda, aÅŸk olur. Ama bu herhalde insanın başına bütün bir hayatı boyunca bir iki kez gelir. Üç kereyi geçmez. AÅŸk, ağır meseledir.Taksitle Harley almak ister misiniz?Kaç tane motorunuz var?- Üç tane: Harley Davidson, BMW Cruiser, bir de arazi için Dakar...Peki mecliste kaç tane motorcu milletvikili var?- Hiç rastlamadım... Benden baÅŸka yok galiba...Motosikletle fotoÄŸrafınızı çeksek...- Olmaz...Arkada ben oturacağım, belinizden size sarılacağım... Åžahane olur!- BaÅŸka bir zaman inÅŸallah...Yok, yok çok iyi fikirmiÅŸ.... Ben yarın yine geliyorum Ankara’ya. Artık beni kırmaz o fotoÄŸrafları çektirirsiniz... Ne zaman baÅŸladı motor sevdanız?- 12, 13 yıl oldu...Meclise hiç motosikletle gittiniz mi?- Hayır ama gitmeyi düşünüyorum. Takım elbisenin üzerine tulum giyip...MüthiÅŸ olur! Tulum çıkacak, siz ÅŸu üzerinizdeki Gucci takımınızla kalacaksınız, elinizde kask meclise doÄŸru yürüyeceksiniz...- Enteresan bir özgürlük aslında... Yeryüzündeyken insanın ayağını kesen üç ÅŸey var: Puro, aÅŸk ve motosiklet...GömleÄŸiniz Zegna, takım elbiseniz Gucci, motosikletiniz Harley Davidson, pahalı zevkleriniz var... Çok mu zenginsiniz?- Hayır. Motosiklet dediÄŸiniz ÅŸey zaten çok da pahalı deÄŸil. Ãœstelik artık 20 taksitle motosiklet alabiliyorsunuz. Size de bir tane alalım mı?Valla, çok iyi olur!- Bir haber vardı gazetede, okudunuz mu: Harleyciler kolay Harley alabilsin diye taksitlendirme yaptılar. Artık elektrik süpürgesinden daha kolay alabiliyorsunuz. Ama tabii Harley’den Harley’e fark var, 100 bin dolara olanlar da var, benim bindiÄŸim gibi makul fiyata olanlar da...Aileden mi varlıklısınız siz?- Hayır. Benim babam bir işçidir. İşçi emeklisi. Babam ilkokul, annem lise mezunu. Bizde terstir. Mücadeleci tarafımı babama, entelektüel tarafımı anneme borçluyum!Ve olay Adana’da geçiyor...- Tabii, tabii. Biz yaklaşık 300 senedir Adanalıyız.ERDOÄžAN RASYONEL BÄ°R KADERCÄ°En yakınlarından birisiniz. Gözlemleme imkanı bulmuÅŸsunuzdur, BaÅŸbakan’ın bilmediÄŸimiz bir özelliÄŸini söyleyin...- Karar alırken bir tavrı var, ben çok etkileyici buluyorum. Mesela ortada müdahale edebileceÄŸi bir konu var. Suyun akışını istediÄŸi yönde deÄŸiÅŸtirebilir. Böyle bir fırsatı varken, o bunu tercih etmez. KiÅŸiler arasındaki iliÅŸkileri ve süreçleri olgunlaÅŸması için kendi haline bırakır. oysa bu doÄŸallık içinde hoÅŸuna gitmeyen ÅŸeyler de yaÅŸanabilir. Buna raÄŸmen müdahale etmez. Ä°nsanlarla olan iletiÅŸiminde onların özerk alanlarına girmemeye özen gösteriyor. Bunu gözlemliyorum. Bir de olayların tabiatına güveniyor...Ne bu? Kadercilik mi?- Yok, rasyonaliteyle kaderciliÄŸin sentezi. Kaderci rasyonalizm diyebiliriz ya da rasyonel kadercilik...BaÅŸbakan sizinle sırlarını paylaşır mı?- BildiÄŸim sırları vardır. Mutlaka bilmediklerim de vardır.Onu görünce ceketinin önünü ilikleyenlerden misiniz?- Bu, saygının ve yapılan iÅŸin tabiatı gereÄŸidir...O sizde en çok neyi seviyor?- Bilemem.‘YaÅŸa! Bu ÅŸahane fikir de çıktı... Helal olsun sana...’ filan demez mi?- Hayır... Cimri midir iltifat konusunda...- DoÄŸru yapan insanları kuÅŸkusuz takdir ediyor. ArkadaÅŸlarımızı takdir ettiÄŸini çok duydum, ama kendimle ilgili hatırlamıyorum...BaÅŸbakanlar da Hollywood starları gibi parasız mı dolaşırlar? Gerekirse yanlarındaki insanlardan alıp, sonra onlarla mı hallederler?- Bir harcama yapacaksa, ekibinde onu ödeyecek biri her zaman hazır ve nazırdır. Buna raÄŸmen BaÅŸbakan, kendi cebinden çıkartıp ödemeyi daha çok seviyor. Sizin her an her ÅŸeyi yapabilecek bir yapınız var. Yanılıyor muyum? Beklenmedik ÅŸeyler yapabilecek bir Ä°kizler misiniz?- Özel alanda yaparım. Ama kamusal sorumluluÄŸum içinde yapmam.Åžaşırtmazsınız yani BaÅŸbakan’ınızı?- Hayır.AKP’LÄ°LER LABORATUVARDA ÖZEL OLARAK ÃœRETÄ°LMEDÄ°LERBenim bildiÄŸim kadarıyla Cohiba purosu içiyorsunuz. Puro, hayatı iyi yaÅŸayanların simgesidir. Hedonist misiniz?- Benimki meÅŸakkatlerle çerçevelenmiÅŸ bir hedonizm...O nedir ayıptır sorması!- Sorumluluk sahama düşmüş bir görevi, büyük bir konsantrasyonla, hatta kendimi hırpalayacak kadar iyi yaptığımda kuÅŸkusuz zevkli bir vakit geçirmeyi hak ederim... Mesela bir puro yakarım...Peki içki?- İçki içmek çok olaÄŸanüstü bir ÅŸeymiÅŸ havasına sokuluyor. Oysa, son derece doÄŸal, herkesin yaptığı bir ÅŸey. Ä°kide bir sorulmasını anlamsız buluyorum... Hani ÅŸu olsa anlayacağım: Biri çıkıp ben evimde içki üretirim dese bu haber konusu olabilir ama içki içen de içmeyen de hiçbir ÅŸekilde haber konusu olmayacak bir iÅŸ yapıyor...Öyleyse AKP’liler içki içmez diye bir kural yok...- Onlar da nihayetinde bu toplumun içindeki insanlar. Gökten zembille inmediler. Laboratuvarda da özel olarak üretilmediler... İçeni de vardır, içmeyeni de... Bu konuda bir ÅŸey söyleyemem. Milletin ne yiyip içtiÄŸi de beni hiç ilgilendirmiyor...BAÅžBAKAN HADÄ° GEL SENÄ° EVLENDÄ°RELÄ°M DÄ°YORKaç yaşındasınız?- 68 doÄŸumluyum.Hiç evlenmediniz mi?- Hayır. Peki düşünmediniz mi?- Valla, bu soru bana saçma geliyor. Ä°nsanlar ya evli olur ya da olmaz. Düşünülerek verilmez bu kararlar. Etrafımda herkes yerleÅŸik düzene geçmiÅŸ durumda. Ãœzerimde öyle bir baskı var: ‘Hadi gel seni evlendirelim...’ Sayın BaÅŸbakan bile söylüyor...Kendinize koyduÄŸunuz bir süre var mı?- Çok ahlaksızca buluyorum, 40 yaşında evleneceÄŸim filan demeyi. Ä°ki sene sonra ÅŸurada bir inÅŸaat yapacağım demek gibi bir ÅŸey...Çok kadın arkadaşınız var mı?- Var tabii. Erkek arkadaşım olduÄŸu kadar kadın arkadaşım da var...Kız ardaşınızla bir resepsiyona gidebilir misiniz? Yoksa evli olmadığınız için hoÅŸ karşılanmaz mı?- Gitmem. Yemek yerim, sinemaya giderim, ama resmi bir resepsiyona gitmem. Bunu doÄŸru bulmam...Flört etmekten hoÅŸlanır mısınız?- Åžimdi bu kavram...Aşıyor mu AKP’lileri...- Türkiye’de kamusal iÅŸ yapan herkesi aşıyor!Peki sormamış farz edin...Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!