Güncelleme Tarihi:
Ankara doğumlu Ceren Aksan (32) sanatçı bir ailenin çocuğu; dedesi ünlü besteci Muammer Sun, annesi bale öğretmeni Müride Aksan, babasıysa tonmaister Engin Aksan. Durum böyle olunca çocukluğu hep klasik müzik dinlenen bir ev ve konservatuvar arasında geçti. Dokuz yaşında Ankara Devlet Konservatuarı’nda keman eğitimine başladı. Ama Aksan, rock, punk ve hip-hop’a da meraklıydı. Elektro-kemanın en meşhur ismi Vanessa Mae’yi izlediği bir konser sonrasında iki tutkusunu birleştirmeye karar verdi. Aksan, ilk elektrokeman deneyimini “Bana farklı hisler yaratan iki ayrı müziği bir araya getirmek çok heyecan vericiydi” diye anlatıyor. Mezun olana kadar hem çeşitli gruplarda alternatif müzik yaptı hem de Borusan Filarmoni Orkestrası’nda çaldı. Sonra sekiz yıl okulun akademik kadrosunda çalıştı. Kırılma noktası, Sertab Erener’le birlikte çalmak üzere İstanbul’a gelmesi oldu.
Ceren Aksan, Brazzaville, Sertab Erener, Ajda Pekkan, Teoman, Zülfü Livaneli ve Ferhat Göçer gibi pek çok sanatçıyla aynı sahneyi paylaşmasının ardından solo performanslarına ağırlık veriyor. Tarzını, “Tek tür müzik yapmıyorum. Sevdiğim türleri mümkün olduğunca birbirleriyle birleştiriyorum. Rihanna’yı kemanla, ‘Üsküdar’a Gider İken’i Vivaldi’yle buluşturuyorum” diye anlatıyor. Sahneye, özel kostümleri ve kemanlarıyla çıkıyor: “Üzeri Swarovksi taşlarla kaplı yarı akustik yarı elektronik el yapımı keman yaptırdım. Sahnede pırıl pırıl parlıyor. Her şey bana özel olsun istiyorum.” Bununla birlikte Borusan Filarmoni Orkestrası’nda çalmaya da devam ediyor. Çok farklı tarzlardaki konserler arasında gidip gelmenin artık kendisine kültür şoku yaratmadığını söylüyor: “Orkestrada çalmak çok muhteşem. Bütünün bir parçası oluyorsunuz ama solo çaldığınızda bütün ilgi sizin üzerinizde oluyor. İkisini dengelemeyi öğrendim.”
OPERALARDA ÇALIŞILMIYOR
Aksan’ın farklı tarzı onun için zorluktan çok ayrıcalık yaratıyor: “Herkesin yaptığını yapmadığımdan insanları şaşırtıyorum. ‘Bu nasıl müzik? Hem Vivaldi hem rock var!’ diyorlar. Sahnedeki heyecanımı seyirciye yansıtıyorum.”
Peki keman sanatçılığı karın doyuruyor mu? Aksan bu soruyu, “Orkestraya kapağı atayım, işimi yapmasam da olur derseniz kaybetmeye mahkumsunuz. Operalar bu yüzden kapatılma noktasına geldi” diye cevaplıyor.