Güncelleme Tarihi:
Demirdöküm İTÜ Güneş Teknesi Takımı’nın kurucusu Münir Cansın Özden (29). Çocukluğundan beri gemilere meraklı olan Özden, 2002’de İTÜ Gemi İnşaat Bölümü’ne girdi. Daha öğrenciyken ev arkadaşlarıyla kendi projesini oluşturmaya karar verdi: “Sadece okuldaki derslere girip ödev yapmak istemedik. Harçlıklarımızla güneş panelleriyle çalışan ufak bir tekne yapmaya karar verdik. Araştırmalarımız sırasında büyük güneş tekneleriyle Amerika’da yarışlar yapıldığını öğrendik ve hedef büyüttük!” Bunun üzerine de 2004’te İTÜ Güneş Teknesi Takımı’nı kurdular.
MALİYETİ 200 BİN DOLAR
Hedefleri, 1994’ten beri ABD’de düzenlenen SolarSplash’a (Güneş Enerjili ve Elektrikli Tekneler Yarışı) katılmaktı: “Daha önce hiç Türk takım yarışmamış. Başka şey düşünemez olduk! Teknemiz Türkiye’nin en iyisi olsun istedik. Hazır ekipman almayıp her şeyi kendimiz yapmak için çalışmaya başladık.”
İlk iş, teknenin formunu tasarlamak oldu. Sonrası da kolay olmamış: “Teknenin maliyeti 200 bin dolardı. Başta bize inanmadıklarından hiçbir özel şirket destek olmadı. Cebimizden harcadık. İnşa ettikçe fotoğrafları görenler fikir değiştirdi; hizmet sponsorları bulduk. Performansı görmek için Tuzla’da yüzlerce test yaptık.”
AMERİKALILAR ŞAŞIRDI
Tekne hazır olmasında rağmen ilk yıl destek bulamadıklarından, ikinci yılsa teknenin ABD’ye nakliyesinde sorun yaşadıklarından yarışa katılamadılar. Nihayet 2007’de, ‘Nusrat’ adını verdikleri tekneyi bir buçuk aylık yolculukla yarışın yapılacağı Arkansas’a götürdüler: “Amerikalılar bizi görünce şaşırdı. Üç gün sonunda yarışta ikinci sıraya yükseldik! Filmlerde hep her şeyi sadece Amerikalıların yapabildiği gösterilir. Oysa orada gördük ki biz daha pratik düşünüyoruz. Yarıştan üçüncülükle döndük. İlk defa katılmamıza rağmen sonuçtan mutlu olmadık. Emeğimizle birinci olabilirdik.”
EN YENİ SİSTEMİ VASİYET ETTİ
Dönüşte yeniden çalışmalara başladılar. Bu sefer destek bulmaları daha kolay oldu; “İkinci tekne Muavenet’i çok daha kısa sürede yaptık; daha hızlı ve verimli oldu. 2008’de Amerika’da kıl payı birinciliği kaçırıp dünya ikincisi olduk.”
Bu arada takımın nüfusu da arttı; altıdan 12’ye çıktı. Ancak Özden mezun olduğundan; takımı genç arkadaşlarına emanet edip ayrıldı. Bu arada yeni tekne için aynı makine gücüyle daha yüksek hıza çıkmayı sağlayan ‘hava yağlama sistemi’ kurulmasını vasiyet etti.
Yeni ekip, üç yıllık çalışma sonucunda ürettiği ‘Odabaşı’ teknesiyle 2011’de yeniden yarışa girdi. Yarışta hem dünya üçüncüsü oldular hem de tekneleri dünyanın güneş enerjisiyle çalışan ‘ilk hava yağlaması sistemli teknesi’ unvanını aldı. Bu arada güneş teknesi çalışmalarından uzak kalmaya dayanamayan Özden işinden istifa edip yeniden İTÜ Güneş Teknesi Takımı’nda kurucu ve danışman olarak döndü.
YAYGIN KULLANIMA UYGULANABİLİR
Tekne şu şekilde çalışıyor: Arkasındaki güneş panelleri, içindeki kimyasallarla güneş ışığını elektriğe çeviriyor. Elektrik enerjisi akülerde depolanıyor. Tekneyi sürerken hem akülerde depolanan elektrik hem de güneş panelinden alınan enerji anında motora verilebiliyor. Münir Cansın Özden, 2013 hedeflerini, “Ne zaman endüstrileşeceğimiz hep soruluyor. Teknemiz, Akdeniz sahilleri için ideal. Saatte 20 deniz mili hız yapabiliyor. Bundan sonraki hedefimiz, gelen tekliflere de bağlı olarak içinde daha fazla yolcu alabilen tekne yapmak” diye anlatıyor.
Yarışta, güneş teknesinin sürücüsü Harun Kemali (21) olacak: “İzmir’de ufak bir teknemiz olduğu için hep merakım vardı. İTÜ’ye girince de Güneş Teknesi Takımı’na katıldım. Ekibin en hafifi olduğum için sürücü oldum. Elektrikli olduğundan tekneyi sürmek çok zor değil. Arabalardaki gibi anahtarı çevirip gaz koluyla kontrol ediyorum. Testlerde iki saat küçücük gölde dolanıyordum!