Yerçekimsiz ortamda havada uçuşan kırıntıların peşinden koşturmak kim ister?

Güncelleme Tarihi:

Yerçekimsiz ortamda havada uçuşan kırıntıların peşinden koşturmak kim ister
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 07, 2007 00:00

Astronotlar için yemek hazırlarken ilk düşünülecek şey, yemeğin ufalanıp ufalanmayacağı. Yer çekimi olmayan bir ortamda uçuşan kırıntıların peşinden koşturmak ister misiniz? Emirates’in dergisi Open Skies’da Kim Severson tarafından kaleme alınan bir yazı, uzay mutfağını ele alıyor. Yazıya göre, NASA’nın merkezi Houston’daki gastronomi uzmanları, çocuklarına beslenme çantası hazırlayan telaşlı anneler gibi günlerini astronotların ne yiyeceklerini düşünerek geçiriyor.

Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki 3 astronotun akşam yemeğinde ne yediğini hiç düşündünüz mü? Uzay yemek programında 21 yıldır çalışan Vickie Kloeris, NASA yemek biriminin mönüyü etnik lezzetlerle zenginleştirdiğini söylüyor. Hatta ekibe son olarak bir Fransız şef katıldı. Bu yıl uzayda onun tasarladığı yiyecekler yenecek. Bu da, Rusya ve ABD’nin sorumluluğunda olan uzay mönüsüne Avrupa Birliği’nin yaptığı ilk katkı olacak.

Atlantis uzay mekiği, 2006’da uzay üssünü genişletmek için gereken yapı malzemelerini taşırken, üsteki astronotlar için kivi, portakal ve nektarin gibi yiyecekler götürdü. Üsse vardıklarında, mekikteki astronotlar arkadaşlarına kendi tortillalarını da hediye ettiler. Tortilla uzayda sandviç yapmak için birebir, çünkü ekmek kadar çabuk ufalanmıyor ve küflenmiyor. Bir ekip altı ay boyunca uzay üssünde sıkışıp kaldıysa, taze bir tortilla veya bir elma kütürtüsü bütün moralleri aniden düzeltebiliyor. Dünya yörüngesinde 190 gün geçiren uzay istasyonunun komutanı William McArthur, "Normal şartlarda insanın farkına bile varmadığı ufak bir sorun, günde üç kere, haftada yedi gün ve aylarca devam ederse insanı çıldırtabilir" diye anlatıyor bu boğucu atmosferi.

RUSLARIN KUZU GÜVECİ AMERİKALILARIN ÇORBASI

Uzayda koku alma duyusu, ağırlıksızlık nedeniyle alt bedenden üst bedene geçen sıvıların burun kanallarını tıkamasıyla körelebiliyor. Bir de filtrelenmiş havanın içerideki kokuyu beter bir hale getirdiğini eklersek, astronotlar için üzülmemek elde değil. Bu nedenle Uluslararası Uzay İstasyonu komutanı McArthur taze bir diş sarımsak gibi mekikte saklanması imkansız olan keskin lezzetlerin, aylarca tatsız tuzsuz yemekler yedikten sonra kendilerine cennet gibi geldiğini söylüyor. En sevdiği uzay yemeği olan karides kokteylini anlatırken kelimeleri bir gurme edasıyla seçiyor: Suyu alınmış karidesler plastik bir poşetin içinde saklanıyor. İçine sos enjekte ediliyor ve sonra poşete hafif hafif masaj yapılarak karides kokteyli hazırlanıyor.

Tuz ve biber uzaydaki yemeklere tat katabiliyor ancak sıvı olarak tüketilmesi şartıyla çünkü tuz ve biber zerrecikleri ortalıkta uçuşarak ekipmanların içine sızabiliyor veya astronotların burnuna, gözüne kaçabiliyor. Mönü sırası kendilerine geldiğinde Ruslar hemen domatese başvuruyorlar. Ancak çok dikkatli doğranması gerekiyor.

Astronotlar yemeklerini aynı masa etrafında yiyor; tabii oturmadan, havada hafif hafif sallanarak. Masadan uzaklaşmamak için de ayaklarına sabitleyiciler bağlıyorlar. Uzayda iki ayrı ısıtma sistemi var. Amerikan sisteminde poşetlenmiş yiyecekler sıcak suda haşlanıyor, Rus sisteminde yemek kapları uzay gemisine entegre küçük bölmelerde ısıtılıyor. McArthur Ruslar’ın kuzu güvecini seviyor, Ruslar ise Amerikalılar’ın çorbalarını.

MARS MÖNÜSÜ NASIL OLACAK

Bazen mekikler istasyona depolama yaparken astronotlara özel yemekler getiriyor. Örneğin Discovery uzay mekiği son seferinde astronotlara, New Orleans’lı ünlü şef Emeril Lagasse’ın hazırladığı mönüyü götürdü. Lagasse, uzayda alkol yasak olduğundan romlu meyve pastasında birkaç ufak değişiklik yapmak zorunda kaldı. Lagasse’ın hazırladığı yiyecekleri deneyen biri Rus, biri Alman, biri Amerikalı üç astronot, duydukları memnuniyeti televizyona canlı bağlanarak belirttiler.

NASA’nın uzay yemekleri sorumlusu Kloeris, Lagasse’ın geliştirdiği körpeliğini uzun süre koruyabilen sarımsaklı yeşil fasulyelerin, ileriki uçuşlar için adapte edilebileceğini söylüyor. Mars seyahati için raf ömrü 5 yılı bulan yemeklere ihtiyaç olduğunu düşünüyor Kloeris. Bunun için de su aktivitesini azaltan yeni saklama ve paketleme yöntemlerine ihtiyaç var. Su aktivitesi, bakterilerin büyümesine yol açıyor, bakteriler de uzayda NASA’nın istediği en son yaratık.

20 YILDA NASA MUTFAĞINDA 60 ÜRÜN GELİŞTİRİLDİ

Uzayda yemek konusunda gösterilen ilerleme büyük. Gemini astronotlarının yaşamlarını sürdürmek için tükettikleri jelatin kaplı yemek küpleri ve aliminyum tüpte elma sosları ile Apollo astronotları için üretilen jambalaya (sosis, tavuk, midye ve sebzeli pilav türü) arasında müthiş bir fark var. 1990’lara kadar NASA, piyasada satılan ürünleri pişirip dondurarak idare ediyordu. 90’larda artık uzay istasyonlarının dondurucularla dolup taşamayacağına karar veren NASA, kendi yemeklerini geliştirmeye başladı. O günden beri 60’tan fazla ürün geliştirildi. 10-15 günlük mekik yolculuğu görevi olan astronotlar, süpermarketlerden alınan çikolata ve abur cuburla idare edebiliyor, ama aylarca yörüngede kalacak olanlara özel öğünler gerekiyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!