Güncelleme Tarihi:
Anı ve hikâyelerin iç içe geçtiği Yenikapı Hikâyeleri’nde en çok dikkat çeken konu, İstanbul ve İstanbul’da yaşayan insanlardaki değişim. Gündelik hayatın bu günkü kadar işlevselleşmediği; insanların birbirleriyle elektronik ortamlarda değil de yüz yüze, samimi ilişkiler kurabildiği, bir arada zaman geçirebildiği o yıllarda yaşanan dostluklar, hikâyelerin merkezinde yer alıyor.
Münir Göker, öğrencilik yıllarında bir gurup arkadaşıyla birlikte Yenikapı’yı mesken edinmiş. Yazarın, Steinbeck’in ‘Yukarı Mahalle’sine benzettiği, tarihi İstanbul kadar eski olan bu küçük semtte o yıllarda temeli atılan dostluk ve arkadaşlıklar Yenikapı Hikâyeleri aracılığıyla bugünlere taşınıyor.
Bir şeyleri elde etme hırsıyla sahip olduğu zenginlik ve servetle var olabilen insanların aksine, yaşadığı her anın tadına varmaya çalışarak var olmayı şiar edinmiş olan Münir Bey, başta sinema olmak üzere sanatın her alanına yakın ilgi duyan bohem bir genç olarak çıkıyor karşımıza bu hikâyelerde.
“Maksim Gorki, Steinbeck, Jack London, Orhan Kemal, Panait Istirati, O’ Henry, Sait Faik… Yaptığımız serseriliklerde ya da Yenikapı’daki bohem hayatımızda hep onların izleri vardı.” 60 ve 70’li yıllarda Yenikapı’da yaşadıklarını bu sözlerle özetleyen Münir Göker, hukuk eğitimine devam ettiği yıllarda Hukuk Fakültesi’nde Sinema Kulübü’nü kurdu. Sinemaya gönül vermiş arkadaşlarıyla birlikte daha sonra Sinematek’in kuruluşuna katıldı. Şakir Eczacıbaşı ve Onat Kutlar’la birlikte Sinematek’in yönetim kurulunda görev aldı. 1973 yılında İstanbul Ticaret Odası’nda çalışmaya başladı. Uzun yıllar hukuk müşavirliği yaptığı kurumdan 2008 yılında emekliye ayrıldı. 1997-2000 yılları arasında Fenerbahçe yönetim kurulunda Hukuk Kurulu Başkanı olarak görev aldı. İTO’nun yayın organı olan Ekonomik durum’da köşe yazarlığı yapmaya devam ediyor. Münir Göker ayrıca Büyük Kulüp’te kültür komisyonu başkanlığını yapmaktadır.
Yenikapı, Kemal’in kahvesi, Neşko’nun yeri, Yaman, Savaş, Müjdat, Bambino(arkadaşları tarafından ‘Bambino’ ismiyle çağrılan Münir Göker, hikâyelerinde de bu isimle yer alıyor), Can Paşa, Gavur Turgut, Umbor Mehmet, Nizo, Hoca, Mavro Yahya, Tellal, Fedbaz, Topal Sadi, Arap Teo, Orhan Oruk, Doğan Hızlan ağabey, Mehmet Barlas, Refik Durbaş, Maliyeci Bülent, Göt Erol, Gani Hoca, Cek Yüksel, Erlangen Ziya, Maksim Gorki Dede, Tellak Yüksel, Dr. Himmet, Kara Ünal, Atilla Özkırımlı, Sarı Atilla, Troçkist Serdar, Felsefe Nurettin, Freud Zühtü, Nihilist Cemal, Marçello Tunga, Ali Baba, Cikcik Gülşen, Artist Ünver, Taskafa, Kız Feridun, Şantör Sinan... ve daha birçok ilginç isim var bu hikâyelerin içinde… Tümü yaşanmış, tümü gerçek öyküler...